YAZAN: ALEYNA TEPE

Özsaygı olarak da bilinen benlik saygısı, kişinin kendisine verdiği değere bağlı olarak hayatta kendisini nasıl konumlandırdığını temsil ediyor. Düşük benlik saygısı olan kişiler kendilerini eleştirmeye, izole olmaya, utangaçlaşmaya ve duvarlar örmeye daha yatkın olabiliyor. Sosyal yaşantıdan akademik yaşantıya hayatın birçok alanını etkileyen düşük özsaygının tohumları çocukluk döneminde atılmaya başlanıyor. Aile ilişkileri, sosyal ilişkiler, kişisel inançlar ve öğrenilenler yetişkinlik dönemi benlik saygısı seviyesini belirliyor. Düşük benlik saygısının sebeplerini ve özsaygıyı artırma yollarını sizin için araştırdık.


Benlik saygısı nedir?

Benlik saygısı kendiniz hakkında sahip olduğunuz görüşler olarak tanımlanabilir. Kendinizi konumlandırdığınız yer, verdiğiniz değer ve yargılarınız benlik saygınızın düşük ya da yüksek olmasını etkiler. Yüksek benlik saygısına sahip insanlar kendileri hakkında daha pozitif görüşlere sahip olurlar, başarısızlıklarında ya da hatalarında kendilerini acımasızca yargılamak yerine şefkatli bir yaklaşımla çözüm yolları ararlar. Öte yandan benlik saygısı düşük kişiler kendileri, çevreleri ve hayatları hakkında daha negatif duygu ve düşüncelere sahip olurlar. Başlarına iyi şeylerin gelmesine ihtimal vermez ve hataları karşısında kendilerini suçlarlar.

Yapılan araştırmalar benlik saygısının genetik aktarıma ve çevresel faktörlere bağlı olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 2-3 yaşlarından itibaren prefrontal korteks, yani beynin ifade, algı, karar ve düşünce becerilerinden sorumlu kısmı gelişmeye başlıyor. Bu gelişim, başkalarının düşüncelerini anlamaya, buna bağlı olarak kişisel görüş ve düşüncelerimizi geliştirmeye yarıyor. Çocukluk döneminde çevreden alınan bu ipuçları kendimiz ile ilgili inançlarımızı ve düşünce şeklimizi oluşturuyor. Aile ve sosyal çevre tarafından sıkça eleştirilmek, reddedilmek ve yeterli desteği alamamak bireylerin kendilerine karşı düşüncelerini de olumsuz etkileyerek düşük benlik saygısına sebep oluyor.

Kurulan ilk ilişki

Kurulan ilk sosyal ilişki ailemiz ile oluyor. Çekirdek ailemizle kurduğumuz ilişki ve gözlemlediğimiz ilişki modeli dünya ile kurduğumuz ilişkiyi de belirliyor. Sevgi dolu ve destekleyici bir ailede büyüdüğümüzde dünyanın da böyle bir yer olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan eleştirel, istismarcı ya da şiddet yönelimli bir aile ortamında büyüdüğümüzde herkesin böyle olduğunu ya da bizim bunu hakettiğimizi düşünmeye başlıyoruz. Aile ortamının benlik saygısı üzerindeki etkisi işte tam olarak bu noktada kendisini gösteriyor. Ailesi tarafından eleştirilen, yüksek beklentilerle karşılaşan ya da hatalarından dolayı büyük tepkiler gören çocuklar kendilerini tüm bunlar için suçlayabiliyor. Bu durumda dünyadan her zaman böyle bir davranış bekleyerek, devamlı olarak negatif düşünce sistemi içinde kalıyorlar. Öte yandan ailelerin yalnızca negatif tutum göstermesi değil, pozitif tutumdan yoksun olmaları da düşük özsaygıya sebep olabiliyor. Örneğin çocuk başarıları için takdir edilmediğinde ya da attığı adımlarda desteklenmediğinde de düşük benlik saygısı geliştirebiliyor. Davranışlarının zaten olması gereken ve takdir gerektirmeyen şeyler olduğunu düşünerek kendi emeklerine de değer vermemeyi öğreniyor. Kendine güvenen, saygı duyan ve kendisini seven bireyler yetiştirmenin kökleri çocukluk dönemine uzanıyor. Çocuklara iletişimin güçlü olduğu, desteklendikleri ve onaylandıkları bir çevre sunmak benlik saygısı yüksek yetişkinler olmalarını sağlıyor.

Reddedilmenin etkisi

Sosyal çevre ve toplum tarafından reddedilmek birçok insan için mücadele etmesi zor bir durumdur. Biz insanlar sosyal canlılarız, yaşamımızı devam ettirmek için birbirimize ihtiyaç duyarız. Bu henüz bir bebek olarak dünyaya geldiğimizde başlar ve hayatımız boyunca devam eder. Dünyaya gözlerini açan bir bebek hayatta kalabilmek için ona bakacak insanlara ihtiyaç duyar. Benzer şekilde, evrimsel bir bakış açısından bakıldığında canlıların hayatta kalabilmek için sürü halinde, birbirlerini destekleyerek hareket etmeleri gerektiğini görürüz. Çocukluk döneminde, özellikle 0-6 yaş aralığında aile, toplum ya da sosyal çevre tarafından reddedilmek bir çocuğun “Ben reddedilecek biriyim.” inancını benimsemesine sebep olur. Reddedilme ile karşı karşıya kalındığında insan bedeni de tepki vermeye başlıyor. Kalp atışı yavaşlıyor, iletişimi destekleyen progesteron hormonu azalıyor ve stres hormonu olarak bilinen kortizol hormonunun salgısı artıyor. Bu da iletişim kurmanın, negatif sonuçları olan bir deneyim olarak kodlanmasına sebep oluyor. Özgüveni ve benlik saygısını azaltarak kişinin izole olmasına, iletişimden kaçmasına ve kendisini konfor alanına hapsetmesine sebep oluyor.

Yüksek standartlar

Çocukluk döneminden itibaren benlik saygısını düşüren bir diğer faktör ise çok yüksek standartlara ve beklentilere maruz kalmaktır. Aşırı idealist ve yüksek beklentili aileler, öğretmenler ve toplumsal normlar, bireylerin ulaşması gereken yüksek hedefler oluşturuyor. Elbette her zaman bu standartlara ulaşmak ya da beklentileri eksiksiz karşılamak mümkün olmuyor. Böyle durumlar çocukların yetersiz, başarısız ve sorunlu hissetmelerine, dolayısıyla düşük özsaygı geliştirmelerine sebep oluyor. Çocukların gelişimi için hedefler koymak, aşırıya kaçmadığı sürece, yapıcı ve olumlu etkilere sahip olabilir. Dolayısıyla, belli standartlar koyarken ya da beklentiler oluştururken çocukların yaşı, gelişim seviyeleri, içlerinde bulundukları durum ve ruh halleri de göz önünde bulundurulmalı; başarıları veya başarısızlıkları genellenerek değil, olay bazında değerlendirilmelidir. Aksi takdirde çocuklar hiçbir zaman karşılarındaki insanların beklentilerini ve kendi kendilerine koydukları standartları karşılayamayacaklarına inanan, benlik saygısı düşük yetişkinler olurlar.

Benlik saygısı nasıl yükseltilir?

Başta kendimizle olan ilişkimiz, ardından sosyal ilişkilerimiz, kariyerimiz ve sağlığımız üzerinde doğrudan etkiye sahip özsaygıyı artırmak, daha iyi bir hayata sahip olmanın kapısını açıyor. Hayalini kurduğunuz hayatı yaşamanın ilk adımı o hayale değer olduğunuzu farketmekten, bu da benlik saygısını geliştirmekten geçiyor. Çocukluğunuzda ya da sonrasında yaşadığınız deneyimlerin sizde düşük benlik saygısına sebep olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bu, durumu değiştiremeyeceğiniz anlamına gelmez. Yalnızca biraz çabaya ihtiyacınız olduğu anlamına gelir. Birkaç küçük ipucundan yararlanarak benlik saygınızı artırma yoluna gidebileceğiniz gibi yalnız başınıza yapamadığınızı düşündüğünüzde psikolojik destekten de yararlanabilirsiniz.

Korkunuza meydan okuyun

Özsaygı eksikliğinden, hata yapma ya da reddedilme korkusundan dolayı görmezden geldiğiniz hayalleriniz olabilir. Önünüzdeki bu engellerle başa çıkmanın ilk adımı onlara ve kendinize meydan okumak olabilir. Her zaman yapmak istediğiniz ama yapmaya korktuğunuz bir şeyi yapın. Hala korkuyor olabilirsiniz, korkunuzu kabul edin ve size eşlik etmesine izin verin. En kötü ne olabilir ki? Konfor alanı denen kavram, hayal ettiğimiz şeylere doğru adım atmamıza engel olan bir sınır aslında. Gerçekten o kadar konforlu bir yer mi bu konfor alanı? Arzularınızı ve hedeflerinizi görmezden gelmenize sebep olan bir sınır ne kadar konforlu olabilir ki?

Belki bir yakınınızdan, güvendiğiniz birinden ya da korkunuzun kendisinden destek alarak konfor alanınızın dışına doğru adım atın. Çocuklukta aksini öğrenmiş, reddedilmekten korkuyor ve takdir edilmeyeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Fakat adım atmadıkça tüm bu öğrendiklerinizin aksini deneyimleme şansınız da olmayabilir. Kendinize meydan okuyup konfor alanınızın dışına çıkın ki artık sonuçların farklı olabileceğini keşfedin.

Kendinizle iletişiminizi güçlendirin

Düşük benlik saygısına sahip kişiler genelde kendilerine karşı yargılayıcı, suçlayıcı ve sert bir tutum sergilerler. Etraflarındaki kişilerin de onlara öyle davrandığını düşünür ve sık sık kendilerine karşı negatif cümleler kurarlar. Bu davranış, durumu olduğundan daha iyi duruma getirmek yerine benlik saygısını zedelemeye devam eder. Dünyadan saygı görmek, iyi ilişkiler kurabilmek ve hayal edebilmek için önce kendimize değer vermemiz gerekir. Dolayısıyla, kendimizle olan ilişkimizi daha pozitif bir noktadan ele almak faydalı olacaktır. Bir hata yaptığınızda, korktuğunuzda ya da yeni bir adım atmaya hazırlandığınızda kendinize karşı kibar ve destekleyici olun.

İletişim konuşmadan ibaret değil, dolayısıyla kendinizle ilişkinizi güçlendirmek için kendinize iyi bakmaya da özen gösterebilirsiniz. Sevdiğiniz şeylere zaman ayırarak, sağlıklı beslenerek ya da dinlenerek kendinizle olan ilişkinizi ve iletişiminizi güçlendirebilirsiniz. Kendinizi destekledikçe, iyi baktıkça ve şefkat gösterdikçe kendinize verdiğiniz değer ve benlik saygınız artacaktır.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP