Allan’la bundan beş sene önce San Diego’da aldığım NLP kursunda tanıştık. Sınıfta Bir Brezilyalı, bir Türk, bir Alman ve bir Kanadalıydık. Onu tanıdığımdan beri kalbimde yeri ayrı.
Allan’la ilk tanıştığınızda onun derinliğine tam anlamıyla hakim olamayabilirsiniz. Yaşam enerjisi çok yüksek olduğu ve ego duvarları olmadığı için. Fakat onu tanıdıkça ve birlikte meditasyon yaptıkça kadim bir şaman olduğunu hissetmek zor değil.
Allan’ın enerjisi mutluluk, sevinç, bereket, kapsayıcılık ve çocuk ruhu etrafında toplu. 5 sene aradan sonra Allan bir gün beni aradı ve “Los Angeles’ta ev tuttum hadi gelsenize, birlikte meditasyon yapalım!” dedi. Eşimle birlikte hiç düşünmeden kabul ettik. Şubat ayı boyunca birlikte meditasyon yaptık. Beraber geçirdiğimiz bu ay öğrendiklerim, hatırladıklarım, kendimde keşfettiklerim hayatımın dönüm noktalarından oldu. Korkularımla yüzleştim, iyileştim, içim mutluluk tınılarıyla doldu, kalbimdeki çocuk tekrar uyandı, özgürleştim.
Allan, hem bir medyum hem de Brezilya Amazonları’nda uzun zaman geçirmiş, eğitim görmüş ve el almış bir şaman.
Bir aya sığdırdığımız bu bilinçaltı temizleme ve hızlı dönüşüm sürecini sizinle bir yazı dizisi olarak paylaşmak istedim. Bu ilk yazıda size kendi süreçlerimi ve Allan’ın hikayesini biraz anlatmak istiyorum. Ayrıca benim için de henüz daha çok yeni olan medyumluk konusundan biraz bahsedeceğim.
İlginizi çekebilir: Dört Yüce Hakikat: İnsanlığın Yol Haritası Nedir?
Allan Pfeiffer Buffara’nın hikayesiyle başlayalım o zaman…
Allan, Brezilyalı bir ailenin üç çocuğunun ortancası. Medyumik özellikleri, o daha 6 yaşındayken izlerini göstermeye başlamış. Anlattığına göre bir kahin, anne ve babasına doğacak olan ortanca çocuklarının eşcinsel bir medyum olacağını önceden haber vermiş. Fakat onlar bu kehanete inanmak istememişler.
Bana göre Allan’ın hikayesini en ilginç kılan şey, cinselliğiyle tinselliğini aynı anda kabul etmiş olması: 16 yaşında! Başlarda geceleri kuru kafa görüp ürkerek uyanıyormuş. Ailesinde onu doğru yönlendirecek ve bu enerjiyi kullanmayı ona öğretecek biri olmadığı için çocukluk yıllarında ne yapacağını bilememiş ve çok korkmuş. Cinsel yönden ise ergenlik dönemine girdiği zaman kadınlardan değil, erkeklerden hoşlandığını fark etmiş. Homofobik bir babanın oğlu olarak doğmuş olmak da onun erken yaşta vermek zorunda olduğu sınavlardan.
Bir gün tüm gücünü toplayıp annesine gitmiş ve “Anne, sen erkeklerden hoşlanıyorsun, öyle değil mi?” demiş. Annesi de “Evet” diye yanıt vermiş. Ellerini havaya kaldırıp, “Ben de!” demiş ve çak yapmışlar. Babaya gelince tabii, o kadar kolay olmamış. Bir süre evden uzaklaşması gerekmiş. Fakat süreç içinde babası da onu olduğu gibi kabul etmiş. Tinsel gücüyle de cinselliğini ilan ettiği zamanlarda barışmış.
Medyumik yetileri kabul etmek, kolay bir şey değil.
Bu konu fazlaca cesaret ve teslimiyet istiyor. “Nereden biliyorsun?” derseniz, bir meditasyon sırasında Allan bir gün sıçrayarak “Sen de benim gibisin, sen de benim gibisin!” diye sevinçle dans etmeye başladı. Şaşkınlık içinde “Kimin gibiyim, ne gibiyim?” diye sordum. “Sen de medyumsun! Senin de sekizinci çakran açık, görebiliyorum.” dedi.
Ve istersem bu yetimi kullanmam için beni inisiye edebileceğini söyledi. Önce şaşırdım, sevindim, heyecanlandım, karmakarışık duygular hissettim ama sonunda buna henüz hazır olmadığımı, belki zaman içinde kabul edebileceğimi söylemek zorunda kaldım.
Allan bana bazı kişilerin sekizinci çakraları açık olarak doğduklarından ve bu kişilerin medyumik özelliklere sahip olduğundan bahsetti. Sekizinci çakraları açık olan bu kişiler, yeteneklerini kullanmayı seçebilir, bu yetileri geliştirebilir veya bu yolu hiç seçmeyebilirler. Bu onlara bağlı. Pek çok kişi ise toplumumuzda fazla bir yeri olmadığı için medyumik yetileri olduğunun farkında dahi değil.
Benim deneyimlediğim kadarıyla, medyumluk veya herhangi bir psişik özelliği böylesine ruhsallığını reddetmiş bir materyal dünyada kabul etmek, Allan’ın da benzer şekilde deneyimlediği gibi cinsel bir yanını keşfetmeye ve onu kabul etmeye benziyor. Utanılacak hiçbir şey olmamasına, aksine size bahşedilmiş bir hediye olmasına rağmen insan gayrı ihtiyari utanabiliyor.
Onun hikayesine dönecek olursak eşcinsel olduğunu kabul etme cesaretiyle birlikte, medyum olduğunu da kabul ettiği ve bu gücünü dünyaya hizmet etmek adına kullanmaya karar verdiği zaman, karşısına doğru ustalar, rehberler, okullar çıkmış ve yeteneğini en sağlıklı şekilde kullanmayı öğrenmiş. Çocukluğunda korktuğu şeyin aslında kötü bir varlık olmadığını, onu koruduğunu ve kolladığını fark etmiş.
Allan’dan önce bir medyumla yollarımız kesişmemişti. İtiraf etmem gerekirse, Allan’ı tanımasaydım ve onunla bu denli dönüştürücü bir süreç geçirmemiş olsaydım böyle bir yazı hazırlamaya da yeltenmezdim sanırım.
Onunla geçirdiğimiz süreç içinde ruhaniyeti bilimsel yönleriyle incelemeye almış olduğum ve mistik yönünden özenle uzak durduğum gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldığımı da söylemek zorundayım.
Onunla yaşadığımız süreçte hem işin mistisizmine tekrar bağlanma fırsatı buldum hem de enerji bedenimi okuyup, kimsenin bilmediği detayları görmesine ve bilinçaltımı temizlemesine izin verdim. Sarsıcı, hızlı, yüzleşmelerle dolu ve dönüştürücü bir deneyimdi. Sarsılmadan dönüşüm olmuyor zaten. Ancak medyumluk konusuyla ilk kez karşı karşıya kaldığım için size bu konuyu en doğru şekilde aktarabilmek adına önce medyumluğu biraz araştırmam gerekti.
İlginizi çekebilir: Daha Pozitif Bir Yaşam İçin Takip Etmeniz Gereken 3 Yol
Ülkemizde medyumluk, gelecek hakkında kehanette bulunan bir nevi falcı olarak anlaşılıyor.
Oysa medyumlar, her iki alemi de şifalandırmak adına öte alem ile fiziksel alem arasında bir köprü görevi görüyorlar. Öte alemin titreşimlerine açık oldukları için, yüksek ruhlar ve fiziksel bedende var olmayan rehberlerle çeşitli şekillerde iletişim kurma yetilerine sahipler.
Okudukları kişiyi çevreleyen enerji bedenini okumak için psişik ve/veya sezgisel yeteneklerini kullanıyorlar. Wikipedia’da yazdığına göre, medyumluk, fiziksel ve zihinsel olarak ikiye ayrılıyor.
Fiziksel medyumluk materyalizasyon, demateryalizasyon, levitasyon, telekinezi gibi fiziksel oluşumların söz konusu olduğu paranormal fenomenleri kapsıyor.
Zihinsel medyumluk ise, bilgi alışverişinin söz konusu olduğu medyumluğu, yani medyumun söz veya yazıyla bilgi aktarımını kapsıyor. Zihinsel medyumluk da kendi içinde duru görüye sahip olanlar, duru sezgiye sahip olanlar ve duru işitiye sahip olanlar olarak üçe ayrılıyor.
Allan, kendisi meditatif bir evreye geçerek, yüksek rehberleri kendi bedeninde ağırlamayı kabul etmiş bir medyum. Bu rehberler, onun üzerinden enerji bedenini okuma, gerekli şifalandırmaları ve spiritüel işlemleri yapıyorlar. Bazı psişik güçlere sahip kişiler, bedenlerini ve bilinçlerini Allan gibi tamamen teslim etmeden de benzer işlemler yapabiliyorlar.
Kaynakça:
https://www.oprah.com/spirit/what-is-a-medium-rebecca-rosen
https://www.thecircle.com/us/magazin/loss_and_grieving/how-does-a-spiritual-medium-work.do
www.sharonfarber.net/whats-the-difference-between-a-psychic-and-a-medium/