YAZAN: RAQUEL HABIB

Bilinçli bir şekilde yapmak istediğimizde zihnimizden geçen en basit düşünceyi bile aklımızdan çıkarmak zordur. Bir de söz konusu yoğun duygular, rahatsız olduğumuz deneyimler, kaybetmekten korktuğumuz insanlar ya da eşyalar olunca nasıl zor olabileceğini düşünün. Bu açıdan baktığımızda “Bırakabilmek Mümkün” başlıklı bir yazı biraz merak biraz da şüphe uyandırıp zihinlerimizde “Acaba nasıl mümkün?” sorusunu uyandırabilir. Bu sorunun cevabına birlikte bakmadan önce “bırakma” haline geçebildiğinizde deneyimlediğiniz ana his nedir diye sorsam? Muhtemelen “rahatlık, genişleme ve akabinde gelen içsel bir huzur hali” diye cevap verirsiniz. “Gerçekten” bırakabildiğimizde önce bedenimiz gevşer sonra zihnimiz sakinleşir.


Bırakabilmek nedir?

Dış dünyada olan her şey kaotik ve hızlı bir şekilde var olmaya devam etse bile bırakabilme haline geçtiğimizde algımız değiştiği için dışarıda olan her şeye rağmen içsel bir güven ve teslimiyet haline geçeriz. Kadim öğretilerde bahsedildiği gibi bu hal sonsuz mutluluğun kaynağıdır. Öyle ise “Bırakabilmek, tamamen teslim olmanın bir yolu ve buna has bir mutluluk hissidir.” diyebiliriz. Burada duygu değil, his tanımını kullanmamın sebebi duygunun daha zihinsel bir kavram olması ve her zaman bir düşünceyle birlikte var olan bedensel bir hal olmasıdır. Esasen hislerimiz duygularımızdan ve düşüncelerimizden bağımsız olarak var olabilirler. 

“Bırakmak” dediğimizde bu kelimenin hepimiz için zor bir durumu ifade eden zihinsel bir kavram olduğunu hatırlatmak isterim. Örneğin, şu an size “Dün yaşadığınız tatsız bir tartışmayı, sizi endişelendiren bir konuyu veya mutlu bir paylaşımı önce hatırla ve şimdi bu anıyı sakın düşünme, bırak bu düşünceyi.” desem bunu yapabilir misiniz? Hoş veya nahoş bir olayla birlikte ortaya çıkan duyguları hemen hissetmeyi bırakın desem ne olurdu tepkiniz? Hatta herhangi bir alışkanlığınızı hemen bırakmanızı istesem ya da kaybetmekten korktuğunuz bir ilişkiyi, insanı hayatınızdan çıkarın desem. Sahip olduğumuzu sandığımız ve çoğu zaman kullanmadığımız eşyaları bile bırakmakta zorlanırken bizi biz yaptığını sandığımız duyguları, düşünceleri, tanımları ve eylemleri bırakmanın hayli zor olması pek anlaşılır bir durum. Hal böyleyken çözüm ne diye merak ediyorsanız hemen söyleyeyim.

Nasıl bırakabiliriz?

Hayatımızdaki bir şeyleri bırakmak istiyorsak önce nefesimizi bırakmayı öğrenmeye ihtiyacımız var.  Çoğumuz farkında olmadan nefesimizi tutarak yaşıyoruz. Nefes alamamamızın sebebi nefesimizi tam olarak vermeyişimiz. Nefes vermek bu ana yerleşmeyi, bırakabilmeyi, teslim olabilmeyi sağlar. Nefesimizi tam olarak bıraktığımızda bedenimiz gevşer, sinir sistemimiz rahatlar ve kaslarımız yumuşar. Tam olarak nefesi verebilmek, o anın içine yerleşebilmek ve köklenebilmek demektir. Köklendiğimizde güvende hissedebildiğimiz için bırakabilmemiz kolaylaşır. Öyleyse nefesimizi bırakmak teslimiyete giden yolun ilk adımıdır. İster kaybetmekten ister yolda giderken bir anda trafikte korkalım, kaygılandığımızda, streslendiğimizde, aşırı üzüldüğümüzde sinir sistemimiz aşırı derecede kasılır ve sertleşir. Yani, bedendeki kaslar birbirine yapışıp kalır, daralır ve sertleşir. Beden nasılsa zihin de onun aynasıdır. Gevşek ve yumuşak bir bedenin zihninde kaygılı düşünceler barınamaz. Bu durumda nefesi rahatça bırakabilmek bir başka deyişle, nefesimizi rahatça verebilmemizi sağlayacak pratikler yapmak, zihnimizi rahatlatacağı için bizi bırakma haline kolayca getirir.  

Nefes egzersizleri ve teknikleri bin yıllardan beri uygulanan şifalı birer araçtır. Nefesimiz zihnimizin hapishanesinden kurtulup bizi özgürleştiren ve bu özgürlüğü en kalıcı hale getiren, dış dünyanın kaosuna rağmen iç dünyadaki dinginliği bulmamızı destekleyen bir anahtardır. Nefesimizi farkındalıkla kullanmayı yaşam biçimi haline dönüştürürsek fırtına, deprem veya yangın gibi her dış koşulda zihnimizin kontrolünü elimizde tutabildiğimiz bir yapıda yaşamaya başlarız. 

Bu halde yaşayan kişi ona iyi gelmeyeni kolaylıkla fark edebilmeye ve zaman içinde bırakabilmeye başlar. İster sevdiğiniz bir eşya ister bir insan ister bir ilişki ya da köklü ve zararlı bir alışkanlık olsun bir kere zihin yapınızın ötesine nefesinizi kullanarak geçtiğinizde yoldan çıksanız bile yola geri dönmeniz kolaylaşır. Budist öğretilerin temeli olan acı ve hazza tutunan zihin yapısını nefesimizi kullanarak bırakmayı öğrenmek, özgürlüğün bir başka deyişle hafifliğin kendisidir. Nefesinizi kolaylıkla verebildiğiniz ve ihtiyacınız olduğu biçimde, miktarda alabildiğiniz, kendinizle uyumlu, hafif günler dilerim.



Raquel Habib

Üniversite eğitimini İsviçre’de tamamladıktan sonra kendine doğru çıktığı farkındalık yolculuğunda bir çok farklı disiplinlerde yurt içi ve yurt dışı eğitimlere katılmıştır.Bütüncül bir yaklaşımla, 2015 yılından bu yana Gestalt/Jung ve Mindfulness-Temelli Koçluk seansları, Şiddetsiz İletişim odaklı eğitimler, yönlendirmeli meditasyon, atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenlemektedir. Bireylerin, hayatın her alanında arzuladığı gerçek değişimi...



BLOOM SHOP