Sizi bugün “iyi kalpli bir marka” ile tanıştıracağım: Lando Studio.
Sloganı, “Better Planet, Better You” (Daha İyi Bir Gezegen, Daha İyi Bir Sen) olan Lando Studio; sürdürülebilir, üreticisine saygılı ve doğa dostu bir marka. Tüm ürünleri Global Organik Tekstil Standartları sertifikasına sahip organik pamuktan üretilmekte. Ürünlerini dünyanın neresinde olursanız olun, internet üzerinden edinebiliyorsunuz
Kurucusu Ezgi Utan ile Common People Shop’ta düzenlediğimiz bir yoga etkinliğinde tanıştık. Yüksek yaşam enerjisi ve kocaman gülümsemesi tüm günü güzel geçirmeniz için bir sebep olabilir, öyle söyleyeyim. Daha sonra ise Lando Studio, W Istanbul’daki “Fuel Your Soul” etkinliğimizde moda partnerimiz oldu. Lando’nun yumuşak yoga kıyafetlerinin içinde olmak bir nevi ruhsal bir deneyim diyebilirim.
Ben Lando’yu ve Ezgi’yi çok ama çok sevdim ve benimsedim. Röportajı okuduktan sonra sizin de kalbinizi ısıtacağına inanıyorum.
Maceranı bize anlatır mısın? Ezgi Utan kim?
Ezgi, doğa ve yeşil tutkunu bir anne ve hayattan zevk almasını çok iyi bilen bir babanın şanslı 3 kızının en küçüğü. 2012 yılında Koç Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduktan sonra bir süre eğitim ve kariyer sebebiyle Şangay’da yaşayıp Türkiye’ye geri döndü. Akabinde 4 sene hayal gücü üzerine çalışan bir sosyal girişimi hayata geçirip devamında Lando Studio için kolları sıvadı.
Bu markayı yaratmaya giden süreci de çok merak ediyorum. Hangi düşünce ve duygularla böyle iyi kalpli bir marka yarattın?
Benim çocukluğum yeşil ve doğa içinde geçti. Şehir hayatında zorunlu bırakıldığımız sistemi sorgulamak, koyun psikolojisinden rahatsız olmak ve sürekli gelişim isteği sanki DNA’ma işlemiş gibi.
Yoga da hayatıma bu şekilde girdi. Bu arayışlarımda beni sakinleştirdi, bana değişimin kendimden başladığını deneyimletti ve iyi niyetle yapılan hareketlerin evren tarafından alkışlandığını da tecrübe etmeme sebep oldu. Çok popüler şu an yoga. Gerçekten şifasını gören anlar; tarifi zor bir ruh, beden, zihin hali. Hakkını vermeliyim, Lando Studio’da yoganın emeği büyük!
Her türlü doğaya ve insana zarar veren konu veya projede hep daha sürdürülebilir, yaşayan her türlü canlıya daha saygılı alternatiflerin arayışına girdim, var olanları sorguladım ve kabul etmek istemedim. Ezgi olarak “Bu sistemin bozukluğuna ufak da olsa nasıl fayda sağlayabilirim?” dediğimde, yoga yaparken kullandığım kıyafetlerin üzerinde kafa patlatmaya başladım.
Yoga esnasında tüm beden uzuyor, esniyor, nefes alıyor, deri gözenekleri açılıyor fakat bizler polyester ve naylon malzemelerin içinde, en önce doğaya sonra kendi cildimize zarar veriyoruz. Bu çok ironik.
Bilinçli bir şekilde seçim yapıp satın aldığın bir ürün dünyanın başka bir ucundaki çiftçinin kanser olmasına sebep oluyorsa, üreticiyi adil olmayan ve insan haklarına aykırı koşullarda çalışmaya zorluyorsa, su kaynaklarımıza ve gıda zincirimize kimyasal karışmasına neden oluyorsa orada bir yanlışlık, bir sistem bozukluğu var demektir. Bugün tekstil endüstrisi, petrolden sonra dünyayı kirleten en büyük ikinci sektör. Bu bilinç ve bilgi birikimi Lando Studio markasını yaratmama sebep oldu.
Yogada giydiğimiz kıyafetlerin insana ve doğaya saygılı alternatifi olabilir mi?
Lando Studio, bir alternatif bulma düşüncesiyle doğdu. Sürdürülebilir active wear odağında, tüketiciyi bilinçlendirirken üreticiyi eğitmeyi hedefleyerek insanların günlük hayatında ve spor yaparken rahatlıkla kullanabileceği ürünler geliştirmeye başladım.
Derimiz en büyük organımız. Spor yaparken derimize temas eden kimyasallar, terlediğimizde açılan gözeneklerimizden bedenimize giriyor ve bize zarar veriyor. Sürdürülebilirlik konusu her ne kadar bizim ülkemizde yeni yeni konuşuluyor olsa da anlamak ve anlaşılmak için çok da havalı tanımlara ihtiyacımız yok.
Bugün mahallenizin manavından aldığınız bir domates, domates kokmuyorsa, küçük yaştaki çocuklar alerji rahatsızlığı ile baş etmeye çalışıyorsa, temiz su kaynaklarımızda ciddi oranda kıtlık yaşanıyorsa hepimizin döngüsel ekonomilere ve sürdürülebilir yaklaşımlara ihtiyacı var demektir.
Lando Studio’da tüm ürünleri Global Organik Tekstil Standartları sertifikasına sahip organik pamuktan üretiliyor. GOTS bugün dünya üzerinde tohumdan bitmiş ürüne kadar teste tabi tutulan en güvenilir sertifika.
Neden organik pamuk derseniz, konvensiyonel pamuğun aksine organik pamuk tarım ilaçları ve zararlı kimyasallar kullanılmadan doğal yöntemlerle üretilir. Organik pamuk daha az karbon salınımı ortaya çıkarır ve konvansiyonel pamuk yetiştiriciliğine oranla yüzde 60 daha az su tüketir. Böylece hem çevre hem insan için sağlıklı ve sürdürülebilir bir çözüm yaratıyor.
İlginizi çekebilir: Röportaj: A Hidden Bee ile Sürdürülebilir Moda
Lando ismi nereden geliyor?
Lando eski bir Latin dilinde “toprak” demek. Tüm kullanılan malzemeler toprakta çözünebildiği ve kullanılan iplikten karton etikete kadar toprak anaya zarar vermediği için Lando ismini koydum. Lando’nun etiketleri dahi çöp olmuyor. İçlerinde fesleğen tohumu ile geliyor. Böylece Lando’dan ürün alan birinin, Lando etiketini toprağa ektiğinde evinde yetiştirebileceği ve afiyetle tüketebileceği bir fesleğeni olmuş oluyor.
Buradaki amaç biraz da tüketicide farkındalık uyandırmak. Bir kıyafeti satın alıp evinize geldiğinizde, ürünü kullanmadan önce ilk yaptığınız hareket karton etiketini koparıp çöpe atmak oluyor. Etiketi çöpe atmak yerine toprağa diktiğinizde hem yarattığınız günlük çöpü azaltmış oluyor hem de yapılan bu bilinçli satın alma seçimi ile doğayla temas kurabildiğiniz bir deneyim yaşıyorsunuz.
Sen de yoga yapıyor musun?
Bizim evdeki gerçek yogini annem. Sanıyorum 6-7 yaşlarındayken annemi sabah gün doğumu saatlerinde ‘’Tibet’in 5 Hareketi’’ni yaparken izlediğimi hatırlıyorum. Bir süre sonra annemin bembeyaz saçlarında siyah saç çıkmaya başladığını gördüm.
Bu durumdan tabii ki etkilendim, yoga ve Uzak Doğu felsefeleri erken yaştan itibaren hayatıma dahil olmaya başladı. Yoga pratiğim ilerledikçe daha derine inebilmek adına bir de 2016 yılında yoga eğitmenliği sertifikası aldım.
Bize önce hayallerinden sonra da projelerinden biraz bahseder misin?
Gerçekten en büyük hayalim etrafımda mutlu insanlar görmek.
Lando ile ilgili projelerimde ise tüketim konusunda farkındalık yaratmak var. Çok fazla tüketiyoruz, ruhumuzu tüketim ile beslemeye çalışıyoruz ve günün sonunda istediğimiz huzur ve tatmini alamıyoruz. Halbuki sadece ihtiyacımız olanı alsak ve elimizdeki ürünün yaşam ömrünü uzatmayı bilsek belki de bu kadar fazla ruhumuzu ve paramızı harcamamıza gerek kalmayacak.
İşte bu yüzden ileride isimsiz tamir istasyonları kurmak istiyorum. İster Lando ister farklı bir markanın ürünü olsun, tüketici getirsin elindeki ürünü tamir ettirebilsin ve yenisi almaktansa tekrar ona bir şans verebilsin.
Bildiğim bir gerçek var: Biz her ne kadar sektörü dönüştürmeye çalışsak ve sürdürülebilir alternatifler sunsak da eğer tüketici bilinçli ve farkında değilse bebek adımları ile ilerleyebileceğiz. Bu yüzden çok geç olmadan hızlı bir iyileşme olabilmesi için tüketicinin eğitilmesi ve gelecek nesiller için bilinçli seçimler yapması gerekiyor.
