Hayvan ve bitki ekosistemlerine, besin zincirlerine ve okyanus sağlığına zarar veren yoğun kimyasal içerikli cilt bakım bileşenleri her ne kadar birçok ülke tarafından yasaklanıyor olsa da bizlere hayat veren doğamızı korumak için atılan adımlar hala çok yavaş!
Bireysel olarak yapabileceklerimiz arasında ise etiket okurken sadece “hangi bileşen hangi faydayı sağlıyor” cümlesine odaklanmak yerine o bileşenin çevremize verdiği zararı da bilmek ve tercihimizi temiz içerikli ürünlerden yapmak yer alıyor. Yazımızda, cilt bakımında doğaya zarar veren bileşenler ve onlar yerine kullanılabilecek doğal alternatifleri mercek altına aldık!
1. Parabenler
En bilinen toksik cilt bakım bileşenlerinden biri olan ve kozmetikte “koruyucu” olarak kullanılan parabenler, okyanuslara karışarak yunusların ve su samurlarının dokularında görülüyor. Mercan resiflerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oldukları gibi birçok hayvanda üreme sorunlarına neden olabilecekleri de çeşitli çalışmalar tarafından gözler önüne seriliyor.
Bunun yanı sıra insan sağlığı için de son derece tehlikeli olabilen parabenler, hormon işlevlerine de zarar veriyor. Bir ürünün paraben içermediğinden emin değilseniz, ambalajının üzerindeki içerik listesine bakarak, metilparaben, propilparaben ve butilparaben gibi en yaygın paraben bileşenlerinin olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Paraben içerikleri yerine konsantre uçucu yağlar, özler ve şifalı bitkiler ile doğal koruyuculuk sağlayan ürünleri tercih edebilirsiniz.
2. Sentetik kokular
Kendine has kokuları sebebiyle ticari bir sır olarak saklanan ancak kimyasal bir reaksiyon zincirinden oluştuğu bilinen sentetik kokular, genellikle şampuanlarda, parfümlerde, nemlendirici ve güneş kremlerinde kullanılıyorlar.
Atık su arıtma tesislerinin arıtamadığı bu zararlı bileşenler, böylelikle nehirlere, denizlere ve okyanuslara karışıyor. Deniz canlılarının dokularında biriken bu toksik maddeler, National Geographic’e göre organizmaların kendilerini diğer toksinlerden koruma yeteneklerini azaltıyor. Sentetik kokulara doğal alternatifler olarak uçucu yağlar kullanılan ürünleri tercih edebilirsiniz.
3. Plastik mikro-boncuklar
Özellikle yüz ve vücut peelinglerinde ve diş macunlarında kullanılan plastik mikro boncuklar, lavabomuzdan su yollarıyla buluştuğunda balıkların ve diğer deniz canlılarının besin zincirlerini tehlikeye atıyor. Mikro tanecikler içeren bir scrub, yüz temizleyici veya diğer cilt bakım ürünlerini alışveriş sepetinize atmadan önce etiketlerini okuyarak kayısı çekirdeği, kahve granülü veya şeker gibi doğal granüller içerip içermediğini kontrol etmeyi ihmal etmeyin.
4. Triklosan
Diş macunları, şampuanlar ve yüz yıkama ürünlerinin yanı sıra el temizleyicileri ve dezenfektanlar gibi antibakteriyel ürünlerde kullanılan triklosan, enfeksiyonların ölümcül olma riskini artıran antibiyotiğe dirençli organizmalardaki artışla bağdaştırılıyor. Bu zararlı bileşenin banyolarımıza girmesiyle birlikte amfibiler, balıklar ve su bitkilerinin biyokimyasını değiştirebileceği araştırmalar tarafından belirtiliyor.
Çalışmalar, triklosanın aynı zamanda su yollarındaki diğer kimyasallarla reaksiyona girerek dioksin yani kalıcı organik kirleticileri oluşturduğunu gösteriyor. Bu toksik bileşeni içeren kimyasal sabunlar yerine doğal sabunları, yatıştırıcı ve iltihap azaltıcı etkisiyle yüz maskelerinde balı ve vücut losyonlarında shea ve kakao yağı içeren ürünleri tercih edebilirsiniz.
5. Oksibenzon ve oktinoksat
En yaygın kimyasal güneş koruyucu bileşenlerinden olan oksibenzon ve oktinoksatlar, mercan resiflerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra birçok araştırma, bu bileşenlerin kana karıştığını ve endokrin sistemine zarar verdiğini gösteriyor. Böylelikle, hormonal dengesizlikler ve alerjiler görülebiliyor.
Her ne kadar cildimizi, Güneş’in zararlı ışınlarına karşı korumak cilt sağlığı için son derece önemli olsa da kimyasal güneş koruyucuları tek alternatif değil! Kimyasal güneş kremleri gibi toksik maddeler içermeyen mineral güneş kremleri, son derece dayanıklı olduğu gibi hem doğaya zarar vermeyen hem de güneşe karşı koruyan çinko oksit ve titanyum dioksit içeriyorlar.
6. Siloksanlar
Silikon familyasının bir parçası olan siloksanlar, özellikle yaşlanma karşıtı ürünlerde, nemlendiricilerde, primerlerde, losyon ve saç bakım ürünlerinde kullanılıyorlar. Araştırmalar devam ediyor olsa da 2005 yılında Norveç ve İsveç’te yapılan çalışmalar, siloksanların suda yaşayan besin zincirlerinde biyolojik olarak birikerek balıklar ve diğer organizmalar için toksik hale getirebildiğini gösteriyor.
Başka araştırmalar ise bu zararlı bileşeni vücudumuza uyguladığımıza uçucu hale gelebileceğini, böylelikle havaya salınıp sulara zarar verebileceğini de belirtiyor. Her ne kadar saç bakımında kabarmayı ve kırılmadan taranmayı kolaylaştırıp cilt bakımında da kayganlık ve pürüzsüzlük sağlasa da bitkisel içerikli şampuanlar gibi doğal alternatifler hem cildi hem de çevreyi siloksanlar gibi toksik bileşenlerden koruyorlar.