Şarkı söylemekte çok yenetekli olmayan biri sahneye çıkıp mikrofonu kaptığında, Instagram’a 7 farklı fotoğrafınızdan oluşan carousel bir post atmadan önce, 8 sene önce herkesin içinde söylediğiniz salakça bir cümle aklınıza geldiğinde hissettiğiniz o yoğun utanç hissinin artık bir ismi var: Cringe. Hiçbirimiz cringe hissetmekten mahrum değiliz. İster başkaları adına ister kendi aksiyonlarımız hakkında sürekli olarak endişe ettiğimiz ve yanlış bir şey yapmamak, söylememek için devamlı dikkat ettiğimiz bir zamanda yaşıyoruz. Bu da çizginin dışına taşan herhangi bir davranıştan inanılmaz bir rahatsızlık duymamıza, utanmamıza, neredeyse kaçıp bir deliğe saklanmak istememize yol açıyor! Peki neden yaşamda olan bitenden bu kadar utanıyoruz? Ne zaman hepimiz bu kadar “cringelenen” kişiler haline dönüştük? Hissettiğimiz bu şiddetli utanma duygunun bize bir getirisi olabilir mi? Cringe nedir ve neden yaşanır? Sizin için araştırdık!
Cringe nedir?
Cringe sözlük anlamıyla başkasının garip bir hal ve tavrından ikinci el utanç yaşama olarak tanımlanıyor. Ama cringe hissini kendimiz için de hissedebiliyoruz. Bu garip anlar ise -oldukça öznel bir sınıflandırma olsa da- sosyal beklentilerin, kuralların dışında kalan hal ve tavırlar oluyor. Ne zaman bir kişinin beklentisinin altında kalsak, kendimizin veya onun sınırını aştığımızı düşünsek, sosyal kuralların dışında bir aksiyona geçsek cringeleniyoruz yani yoğun bir utanç hissine kapılıyoruz. Fiziksel olarak da kalp atışımız hızlanıyor, yüzümüz kızarıyor, telaş içinde durumu toparlamaya çalışıyor veya o yerden koşarak kaçmak istiyoruz.
Hayat garip anlarla dolu ve hiçbirimiz mükemmel değiliz. Bu da bizi sürekli olarak cringe hissettiğimiz yaşamlar sürmeye itiyor. Peki sürekli hissetmemize rağmen neden cringe olduğumuz anları yeniden tanımlayamıyor ve kendimizi bu denli utanmaktan kurtaramıyoruz?
Neden cringe oluyoruz?
Bundan 50 yıl önce Antropolog Edmund Carpenter, daha önce kendilerini hiç aynada veya kamerada görmemiş bir kabilenin öz farkındalığını arttırmak için fotoğraflarını çekip onlara göstermesi üzerine onların şu anda cringe olarak anlandırdığımız tepkiler içine girdiğini görüyor. Neredeyse hepsi fotoğraflardan kafasını çeviriyor, karınları kasıyor, terliyor, endişeli bir hale bürünüyor, kaçıyor! Bu araştırma şu anda neden cringe olduğumuza dair yürütülen çalışmaların da başlangıcı oluyor. Cringe olmanın temelinde kendimizi bir anlığına da olsa başkalarının gözünden görme gerçekliği yatıyor. Kafamızdaki “biz” ile başkalarının gördüğü “biz” arasındaki büyük fark bizi utançtan yerin dibine sokuyor! Psikologlar bu tür bir utancın kafamızdaki biz ile gerçek dünyadaki biz arasındaki ayrımdan kaynakladığını; o gariplik anlarının da her iki “biz”in de aynı sandığımız fantezi dünyamızdan bizi koparan ve gerçek dünyadaki biz ile yüzleştiren anlar olduğunu söylüyor. Kısacası kendimiz için belirlediğimiz beklentilere uyamadığımızı görünce dehşete düşüyoruz.
Öte yandan sürekli başkaları adına cringe olmak da bizi fazlasıyla “öz farkında” kılıyor. Özellikle sosyal ortamlarda cringe olmamak adına sürekli olarak nasıl göründüğümüzü, konuştuğumuzu, oturduğumuzu, davrandığımızı kontrol ediyoruz. Market alışverişimiz bitince kasiyerle nasıl konuşacağımızı önce kafamızda kuruyoruz, telefondan randevu almadan önce prova yapıyoruz ve sosyal medyamızda pek de “gerçek biz”i yansıtmayan üzerinde fazlasıyla düşünülmüş personalar yaratıyoruz. Tek amacımız kafamızdaki biz ile başkalarının gördüğü bizi aynı kılmak oluyor.
Cringe olmanın faydaları var mı?
Peki cringe olmanın bize herhangi bir getirisi var mı? Başkaları veya kendi adımıza utanmak aslında yüksek bir empati seviyesine sahip olduğumuzu ve sosyal durumları iyi okuyabildiğimizi gösteriyor. Bize yolunda gitmeyen durumları işaret edebilen cringe hissi kendimizi daha iyi hissedeceğimiz bir yere taşımamıza veya nasıl davranmamız gerektiğine dair rehberlik görevi görebiliyor. Eğer yapabiliyorsak durumu düzeltmemiz için bize bir şans da sunuyor.
Aynı zamanda cringe gülmemizi sağlıyor! Günümüzün komedi anlayışında; The Office, Parcs & Recreation, Succession (!) oldukça sağlam bir temeli olan cringe’in en iyi kullanım alanını bize ve çevremize bir gülme anı sunmasıyla gösterebiliyor. Cringe olmak kaçınılamaz ve neredeyse içgüdüsel bir duygu ise o zaman onu kahkaha atmamıza yarayan bir unsura çevirmemiz en mantıklı çıkış yolumuz haline dönüşüyor.
Cringe olmanın bir de toplumsal bir yanı bulunuyor: Hepimiz cringeleniyoruz. İnsan olma deneyimi ile birlikte gelen bu öz farkındalık utancı aslında bizi birbirimizden uzaklaştırmak yerine yakınlaştırıyor. Çekindiğimiz tavır ve davranışlardan başkalarının da çekindiğini görmek, benzer savunmasızlıklara, öz güvensizliklere sahip olduğumuzu anlamak hem kendimize hem de başkalarına karşı bakış açımızı değiştiriyor. Mükemmeliyetçilik üzerine kurduğumuz modern yaşam düzeninde çizginin dışına çıkan “garip” anlara sahip olmak da hayatı yaşanamaz değil daha gerçekçi, zengin ve komik kılıyor!