YAZAN: ALEYNA TEPE İPER

Günlük hayatınızı düşündüğünüzde aklınıza ilk ne geliyor? Yüksek ihtimalle ya evde ya da okulda/işte geçirdiğiniz zamanlar. Hayatın hızlı temposu içinde, kendimizi genellikle iki ana ortam arasında gidip gelirken buluruz: ev ve iş/okul. Ev, genellikle dinlenme ve kişisel rahatlama alanımızken, iş ya da okul üretkenlik ihtiyacının ve sorumlulukların baskın olduğu bir alandır. Öte yandan, bu iki alan arasında çoğunlukla göz ardı edilen bir boşluk vardır ve bu boşluk, “üçüncü yer” ihtiyacımızdır. Üçüncü yer, yalnızca başka bir mekan değil, yaşam dengesini ve refahını korumak için önemli bir unsurdur. Hayatta denge sağlamak için bu denli önemli olan üçüncü yer nedir ve üçüncü yerinizi nasıl bulabilirsiniz? Sizin için anlattık!


Üçüncü yer nedir?

“Third place” yani üçüncü yer terimi, sosyolog Ray Oldenburg’ün “The Great Good Place” adlı kitabında ortaya attığı bir terimdir. Oldenburg, “üçüncü yer” terimini düzenli olarak dinlenmek ve bağlantı kurmak için açılan alan şeklinde tanımlar. Bunu tıpkı, Gilmore Girls’teki Luke’un kafesi ya da Friends’teki Central Perk gibi düşünebilirsiniz.

Üçüncü yer, eviniz (birinci yer) veya işiniz/okulunuz (ikinci yer) gibi sorumluluklarla dolu bir yer değildir; aksine sosyal çevrenizle bağlantı kurabileceğiniz, ilgi alanlarınızı keşfedebileceğiniz ya da yalnızca dinlenmek için kullanabileceğiniz ayrı bir alandır. Üçüncü yeriniz, tercihleriniz, karakteriniz ya da yaşam şekliniz etrafında şekillenerek sıcak bir kafeden hareketli bir park alanına, yerel bir kütüphaneden bir yoga stüdyosuna kadar farklı bir konseptte olabilir. Üçüncü yerin güzelliği, erişilebilir ve resmiyetten uzak olmasında yatar. Bu yerler, herhangi bir baskı ya da zorunluluk hissetmeden, tam anlamıyla kendiniz olabilmenize alan açar.

Üçüncü alanların ayırt edici özelliklerinden bir diğeri, topluluk duygusunu teşvik etmeleridir. İş yerindeki rekabetçi ilişkilerden ya da evin bireysel alanından farklı olarak, üçüncü alanlar herkesin eşit şartlarda bir araya geldiği tarafsız bir zemin sunar. Bu alanlarda, iş unvanları, sosyal statü ya da kişisel zorluklar gibi sıfatlar genellikle bir kenara bırakılır ve samimi, anlamlı etkileşimler mümkün hale gelir. Ayrıca, üçüncü yerler yaratıcılığın ve keşfin filizlendiği yerlerdir. Alışılmış ortamlarınızdan koparak farklı bir bakış açısıyla düşünmenizi, çeşitli insanlarla tanışmanızı, yeni tutku ve hobiler keşfetmenizi sağlar.

Üçüncü yeriniz iyi oluş halinizi nasıl etkiliyor?

Üçüncü yere sahip olmak eğlenceli bir fikir olmasının yanı sıra zihinsel, duygusal ve hatta fiziksel sağlığı desteklemenin de etkili bir yoludur.

Duygusal iyilik halini artırır.

Üçüncü yerinize adım attığınızda, ev ve iş yaşamının yapılandırılmış rutinlerini ve sorumluluklarını, bir süreliğine de olsa geride bırakırsınız. Kendinize tanıdığınız bu özgürlük, rahatlamanıza, enerji toplamanıza ve sizi tatmin eden aktivitelerle meşgul olmanıza fırsat tanır. Üçüncü yerinizde zaman geçirmek genellikle sosyal çevre ile samimi bir iletişimi teşvik eder. Bu, bir kafede bir başka müdavimle yapılan dostça sohbet ya da bir spor kulübünde takım arkadaşlarınızla paylaştığınız bir kahkaha olabilir. Günlük yaşantıda bu tür küçük anlara yer vermek stres seviyenizi düşürüp giderek yaygınlaşan yalnızlık duygusuna karşı dayanıklı hale gelmenize yardımcı olabilir.

Sosyal bağları güçlendirir.

İnsanlar doğası gereği sosyal varlıklardır. Refahımız, ilişkilerimizin kalitesiyle yakından bağlantılıdır. Üçüncü yeriniz, bu bağları oluşturmak ve beslemek için bir fırsattır. Bunun sebebi bu alanlarda, yaşamın farklı kesimlerinden insanlarla tanışıp sosyal çevrenizi ve perspektifinizi genişletebilmenizdir. Elbette bu etkileşimler her zaman derin dostluklara dönüşmek zorunda değil; sıradan tanıdıklar bile topluluk ve aidiyet duygunuzu olumlu yönde etkileyebilir. Bu bağlantılar zamanla zorluklarla başa çıkmanıza yardımcı olabilecek bir destek sisteminin temelini oluşturur.

Sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik eder.

Pek çok üçüncü yer, fiziksel aktiviteyi ya da sağlıklı alışkanlıkları teşvik eder. Örneğin, parklar ve spor salonları hareket etmenizi sağlar. Bu da fiziksel zindeliği artırır ve ruh halinizi iyileştiren endorfinlerin salınmasını sağlar. Benzer şekilde, sanat stüdyoları, kafeler ya da müzik dersleri gibi üçüncü yer alternatifleri, zihinsel uyarılma sağlayarak bütünsel sağlığı destekler. Üçüncü yere sahip olmak, hareketsiz rutinlerin monotonluğunu kırar ve hem kendinizle hem de çevrenizle bilinçli bir şekilde bağ kurma fırsatları yaratır.

Yaratıcılığı ve kişisel gelişimi destekler.

Sürekli aynı iki yer arasında gidip gelmek yaratıcılığınızı sınırlandırabilir. Bu durum, kendinizi sıkışmış, bunalmış ya da sıkılmış hissetmenize sebep olabileceği gibi, gizli kalmış kimliklerinizi keşfetmenize de engel olur. Rutinlere mola verebileceğiniz üçüncü bir yer, farklı insanlarla etkileşim ve deneyimlere maruz kalarak, yeni fikirler üretebilmenize ve farklı bakış açıları geliştirmenize yardımcı olur. İster bir kafede kalemi kağıdı elinize alın, ister bir fotoğrafçılık atölyesine katılın, isterseniz de bir parkta saatlerce oturup insanları seyredin; üçüncü alanlar farklı düşünmenizi sağlar. Zamanla bu deneyimler kişisel gelişiminize, yeni tutkular keşfetmenize veya mevcut becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olur.

Hayatın iniş çıkışlarıyla baş etmenizi kolaylaştırır.

Hayatın iniş çıkışlarla dolu temposunda, üçüncü yeriniz tıpkı bir denge merkezi gibi çalışır. Bir süreliğine dış dünyanın baskılarından uzaklaşarak kendi ihtiyaçlarınıza odaklanmanızı mümkün kılar. Düşüncelerinizi netleştirmek, kendinize odaklanmak ve karşılaştığınız sorunlara çözüm üretmek için ihtiyaç duyduğunuz alanı sunar. Kendinizi dinlemenizi, duygularınızı ve düşüncelerinizi anlamanızı kolaylaştırır. Böylece hem içsel bir sakinlik sağlar hem de enerjinizi yenileyerek hayatın iniş çıkışlarına daha kolay adapte olursunuz.

Üçüncü yerinizi nasıl bulabilirsiniz?

Üçüncü yer herkes için farklı olabilir. Bu sebeple kendi üçüncü yerinizi bulmak biraz çaba ve keyifli bir keşif gerektirebilir. Öte yandan, üçüncü yeriniz zaman zaman değişebilir. Hayatın akışında bizler de değişiyor ve dönüşüyoruz. Dolayısıyla zaman içinde ihtiyaç ve isteklerimiz de yenileniyor. Kendinize bir üçüncü alan yaratırken olasılıklar içinde kaybolmamak ve sizi en iyi ifade eden yeri bulmak için faydalanabileceğiniz birkaç öneri hazırladık.

1. İhtiyaç ve isteklerinizi belirleyin.

Üçüncü yerinizden ne beklediğinizi detaylıca düşünün. Bir kütüphane ya da bahçe gibi sessiz bir ortam mı arıyorsunuz? Yoksa bir kafe ya da atölye gibi sosyalleşebileceğiniz, biraz daha dinamik bir ortama mı ihtiyacınız var? İhtiyaçlarınızı ve tercihlerinizi anlamak, ne aradığınız konusunda netlik kazanmanıza yardımcı olacaktır.

2. Erişilebilirliği kontrol edin.

Üçüncü yeriniz, tıpkı eviniz ve işiniz gibi düzenli olarak ziyaret edebileceğiniz bir noktada olmalıdır. Yürüme mesafesinde, kısa bir sürüş uzaklığında ya da günlük güzergahlarınız üzerinde bir üçüncü yer, kendinize ayırdığınız bu zamanın ekstra strese sebep olmasını önler. Üçüncü yerinize ne kadar kolay ulaşabilirseniz, düzenli olarak hayatınıza dahil etme ve bütünsel sağlığınız için faydalarından yararlanma olasılığınız da o kadar fazla olur.

3. Hobilerinizi keşfedin.

Hobileriniz ve ilgi alanlarınız üçüncü alanınızı şekillendirmenizde size rehberlik edebilir. Eğer okumayı seviyorsanız, bir kitap kulübüne katılabilir ya da düzenli olarak bir kütüphaneye uğrayabilirsiniz. Spor yapmaktan keyif alıyorsanız, bir spor salonuna ya da koşu grubuna katılmayı düşünebilirsiniz. İlgi alanlarınız, nerede ve nasıl kendinizi en rahat hissedebileceğiniz konusunda size ipucu verir. Bu sayede size iyi gelen üçüncü alanınızı sevdiğiniz ve size iyi gelen şeylerle doldurmuş olursunuz.

4. Meraklı ve esnek olun.

Henüz üçüncü yerinizi bulmanın çok başında sıkışıp kalmış olabilirsiniz. Belki tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu ya da hobilerinizin neler olduğunu bilmiyorsunuz. Bu oldukça normal bir durum çünkü birinci ve ikinci yerimiz hayatımızın büyük bir çoğunluğunu kapsar ve zaman zaman arada sıkışmış o boşluğu görmemizi engeller. Kendimizi evimizdeki, işimizdeki ya da okulumuzdaki kimliklerimize hapseder ötesinde neler olduğunu düşünmeyiz. Fakat üçüncü yerinizi keşfetmeye niyet ettiğinizde, kendinize sonsuz olasılıklardan oluşan bir alan sunmuş olursunuz. Deneyimleyebileceğiniz onlarca hobi, keşfedebileceğiniz sayısız kimlik sizi bekler. Dolayısıyla, üçüncü yerinizi ararken meraklı ve esnek olmak, her bir ihtimali değerlendirmenize ve sonunda kendinize en uygun üçüncü yeri bulmanıza yardımcı olur.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP