YAZAN: UZM. KL. PSK. NAZLI KOCABAŞA

Türk aile sistemine derinlemesine bakacak olursak, dönem dönem değişimler göstermiş bir sistemle karşılaşırız. Geçmişteki aile yapısı geleneksel ve geniş ailelerden oluşmaktadır. Aynı evin içinde yaşayan babanneler, dedeler, çok sayıda kardeş gibi kalabalığın içinde bir çocuk olmak ile bugünkü üç, dört kişilik küçük çekirdek ailede çocuk olmak birbirine pek benzemez. 

Modern aile yapısı neleri değiştirdi?

Çok değil belki de otuz, otuz beş yıl içerisinde olmuştur aile sistemi içindeki büyük değişim. Artık sadece çekirdek aile üyeleri birlikte yaşamakta, ev içindeki kararlar daha demokratik bir şekilde alınmakta, ataerkil düzen yavaş yavaş değişmektedir.

Durum böyle olunca hem çocuğun ailedeki yeri hem de ebeveynlik kavramı başkalaşmıştır. Yavaş yavaş çocuk gelişiminin önemi, olumsuz ebeveyn tutumlarının çocuklara verdiği zararlar gün yüzüne çıkmaya başlamış. Eskiden ebeveynler kendilerini, çocuklarının sadece fiziksel sağlığını korumakla, onları okutmakla yükümlü görürlerken bugünkü ebeveynler kendilerini çocuklarının psikososyal gelişimlerinden de sorumlu hissetmektedir.

Tabi bilimsel dünyada da bu konu daha çok ilgilenilen, araştırılan, üstüne yazılıp çizilen bir konu haline geldi. 

Huzurlu bir hamilelik geçirmek, anne ve bebeğin birlikte hissedecekleri doğal ve sağlıklı bir doğum geçirmek, yenidoğanı doğru bir şekilde beslemek, uyutmak, onun ihtiyaçlarına kulak vermek, onunla kaliteli vakit geçirmek, özgüvenini zedelemeyecek ama aynı zamanda da ona iyi bir eğitim verebilecek bir okula göndermek, teknolojiyi dozunda kullanmayı öğretmek, yaşıtlarıyla doğru iletişim kurmasını sağlamak, merak eden bireyler yetiştirmek gibi anne baba kendisini birçok sorumluluğun altında hisseder.

Bunların altından kalkmak için bolca okumaya, izlemeye, dinlemeye çalışır. Bugün ebeveyn olmak eskiye göre daha zordur ama sonuçlar da çok daha başarılıdır. Eğer bu dünyaya bir çocuk getirmeye karar verdiysek, onun ileride mutlu ve huzurlu bir birey olması için elimizden gelen her şeyi yapıyor olmalıyız.

İlginizi çekebilir: Tükenmişlik Hissinden Kurtulmanın Yolları

Koronavirüs süreci ebeveyn sorumluluğunu nasıl etkiledi?

Bu yeni ve daha bilinçli aile sistemine giriş yapmışken ve her geçen gün daha fazla aile bu yeni sistemin bir parçası olurken, birden hayatımıza bir virüs girdi. Bu giriş o kadar hızlı oldu ki daha ne olduğunu anlayamadan, çocuklarımızla birlikte kapalı bir evde home office çalışırken bulduk kendimizi.

Normalde, çocuklar okuldan, ebeveynler de işten geldikten sonra birlikte birkaç saat geçirilirken şimdi tüm aile tüm günü beraber geçirmeye başladı. Artık ebeveynlerin sadece iyi ebeveynler olmaları yetmemekte aynı zamanda iyi birer öğretmen, eğlenceli bir arkadaş, tam zamanlı aşçı ve daha bir çok rolde performans göstermeleri gerekmektedir.

Aldıkları bütün destek kapıları kapanmıştır. Günlük rutinleri ve sosyal hayatları alt üst olmuş ebeveynler, çocuklarının eğitim hayatlarının da göbeğine düşerler. Uzaktan eğitim takvimini takip etmek, çocukları derse girmeye ve dersi iyi dinlemeye ikna etmek, günlük ödevlerin takibini yapmak onlara kalmıştır.

Ayrıca tüm derslere kulak misafiri olduğu için çocuğunu diğer öğrencilerle karşılaştırma hatasına düşebilmektedir. Bir diğer yandan çocuklar yaşıtlarıyla ve aile büyükleriyle de görüşemediği için ders dışında kalan zamanlardaki tek oyun arkadaşları da yine ebeveynleridir. Kendi işleriyle mi uğraşsın, evin işlerini mi halletsin, çocuğuyla mı ilgilensin şaşırmıştır anne baba. 

Ebevyn olarak pandemi sürecinde bu denli sıkışmış hissediyorsanız, size birkaç öneri vermek isterim.

1. Bu günlerin geçici olduğunu kendinize hatırlatın.

Evet birkaç aydır bu durumdasınız, çok yoruldunuz, hatta belki birkaç ay daha durumlar değişmeyecek ama eninde sonunda rutinimize geri dönceğiz. İnsanlık tarihi boyunca başka pandemi dönemleri de olmuştur ama sonunda hepsi sona ermiştir. Geçmiş dönemlere ait salgın hikayelerini okumak, belgesellerini izlemek belki bu konuda size iyi gelebilir.  

2. Her şeyin telafisi var.

Bebeklerin ve çocukların rutinleri sevdiğini biliriz ama sadece onlar değil biz yetişkinler için de rutin önemlidir. Rutinler değiştiğinde kişilerin psikolojik bağışıklıkları zayıflar, kendilerini normale göre daha kötü hissederler.

İşte bu dönem de psikolojik bağışıklığımızın çok zayıfladığı dönemlerden birisi. Bu sebeple, işlerimizi normale göre biraz daha fazla aksatıyor, çocuğumuza ya da yakınlarımıza karşı daha az tolerans gösteriyor olabiliriz.

Mükemmeliyetçi tarafımızı bir kenara bırakıp, aslında iyi idare ettiğimizi fark etmeye çalışalım. Örneğin çocuğunuz normale göre tablette ya da telefonda daha fazla zaman geçiriyorsa, siz bunu düzeltmek için elinizden geleni yapıyorsanız ama yine de tam istediğiniz ölçüde olmuyorsa, bu dönemin normaldışı bir dönem olduğunu hatırlayıp okula döndüğünde bu kuralları uygulamanın çok daha kolay olacağını söyleyin kendinize. Mükemmeli değil, elinizden geleni yapın.

3. Yalnız olmadığınızı hatırlayın.

Tüm dünya olarak bu dönemin mağdurlarıyız. Unutmayın ki birçok ebeveyn sizin kadar yorgun ve çaresiz durumda. Evet çocuğunuzun eğitimi sekteye uğradı ama tüm yaşıtlarınınki de uğradı. Evet internette daha çok vakit geçiriyor ama tüm çocuklarda durum bu. Belki daha agresifler ya da daha içine kapandılar ya da daha hareketliler ama yalnız değiller.

İlginizi çekebilir: Mevsimsel Depresyon ile Nasıl Mücadele Ederiz?



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP