YAZAN: BURCU ERBAŞ

Şu sıralar sosyal medyada karşınıza “Gaslight, gatekeep, girlboss” gibi eleştirel, satirik bir cümle çıkıyor veya takip ettiğiniz kişiler gatekeeping ile suçlanıyor ve siz bu kelimelere hiçbir anlam veremiyorsanız bu yazımız sizin için! İlk defa TikTok üzerinden hayatımıza girerek özellikle Z jenerasyonunun diline yerleşen gaslight ve girlboss kelimelerini önceden duymuş ve biliyor olabilirsiniz. Peki ya “gatekeeping”? Daha önce bir arkadaşınıza üzerindeki o güzel pantolonu nereden aldığını sorduğunuz ve çok üstü kapalı hatta yalan bir cevap aldığınız oldu mu? İşte yaşadığınız bu ana gatekeeping deniyor. Gatekeeping nedir?Negatif ve pozitif etkileri nelerdir? Sizin için araştırdık!


Gatekeeping ne demek?

Gatekeeping, Türkçe ismi ile bekçilik, tarihsel olarak ilk defa gerçekten de sur kapılarını korumakla görevli kişiler için kullanılan bir kelime. Bu kişiler korudukları her ne ise, şehre, saraya, “öteki dünyaya” kimlerin gireceğine ve giremeyeceğine karar verebiliyor. Daha sonraları -surlar yavaş yavaş yok olmaya başlayınca- bu bekçilerin korudukları şey şehirler değil bilgiler olmaya başlıyor. En kabul gören gatekeeper’lar surları koruyan askerlerden gazetecilere, editörlere ve bu kelimenin şu anda bu denli viral olmasına sebep vermiş influencerlara dönüşüyor.

Gatekeeping gazetecilik içerisinde yadsınamaz bir yere sahip. Bir haberin tüm detaylarını araştıran gazeteciler okuyuculara subjektif bir perspektiften en önemli, ilgili ve vurucu noktaları, somut delillerle kanıtlanabilen bilgileri aktarabiliyor. Geriye kalan bilgileri de doğal olarak kendilerine saklamış oluyorlar. Hatta çoğu haber final versiyonuna ulaşana dek birçok farklı “kapı”dan; editörlerden, redaktörlerden, yayın direktörlerinden geçiyor. Tüm bu aşamalar arasında eklenmeyen veya üzeri çizilen bilgiler de “gatekeep”lenmiş oluyor.

İyi bir gazetecilik örneğinde bu tür bir gatekeeping’in topluma zarar vermemesi hatta güvenilir ve kanıta dayalı haber yaptığı, spekülasyona ve duyarsızlığa yer vermediği için faydalı olması gerekir. Öte yandan gazetecilik prensiplerinin transparan şekilde gerçekleştirilmediği, yanlı bir tutumun sergilendiği haber kanallarında gatekeeping’in ciddi boyutta toplumsal zarar verme riski bulunuyor.

Ne zaman gatekeeping yapıyoruz?

İlk bakışta bizi çok da ilgilendirmediğini düşündüğümüz gatekeeping eylemini aslında bizler de gündelik hayatımızda çokça yapıyor veya çevremizden maruz kalıyoruz. Sürekli olarak bir ürünün, filmin, restoranın, yaşam tarzının bize önerildiği “influencer” çağında yaşıyoruz. Ekranda görüp beğendiğimiz her ne ise onu yapan, giyen, gezen, deneyen kişiye adını sorabiliyor, gerçeği öğrenmeye çalışabiliyor hatta direkt olarak link isteyebiliyoruz! Her merak ettiğimiz bilgiye birkaç mesajla, yorumla veya Google araması ile ulaşabileceğimizi düşündüğümüz “erişilebilir” bir hayat yaşıyoruz.

Bu illüzyonu bozmaya ise tek bir “sır saklama” yetiyor. Ünlü bir ismin viral olan Instagram postunda kullandığı makyaj ürünlerini paylaşmaması, sorulduğu zaman en sevdiği müzik gruplarını veya filmleri söylemeyen o “cool” arkadaşımız bizi bir anda çileden çıkarabiliyor. Herkese açık ve “kamusal” olması gerektiğini düşündüğümüz bilgilerin bizden gizli tutulması, bunu yapan kişileri kendini beğenmiş, kibirli, antipatik hatta kötü niyetli olarak görmemize sebep olabiliyor.

Öte yandan gatekeeping sadece gazetecilere, ünlülere veya influencerlara ait değil. Bizler de sosyal durumlarda sıklıkla gatekeeping yapmaktan sorumlu tutulabiliriz. Parfümümüzü merak eden insanlara ne marka olduğunu söylemekten kaçınmamız, girişimimizin nasıl bu denli başarılı olduğunu paylaşmayışımız, hayatımızı iyileştiren tüm “ipuçlarını” herkese söylemeyişimiz de bize yapıldığında sinirlediğimiz gatekeeping örnekleri arasında sıralanıyor.

Gatekeeping iyi mi kötü mü?

Maalesef ki gatekeeping hayatımızın büyük bir kısmında bulunuyor. Büyük resimde bizleri yönetenler, uluslararası büyük firmalar, uluslar üstü kuruluşlar sürekli bizlerden önemli bilgiler saklıyor. Günlük olarak takip ettiğimiz ünlülerin, influencerların, sorumuza cevap alamadığımız iş arkadaşlarımızın gatekeeping’ine maruz kalıyor veya bizler çevremize “kötü niyetli olmayan” gatekeeping’ler yapıyoruz. Peki işin özünde gatekeeping iyi mi kötü mü? Bu sorunun cevabı tamamen ne türde bir bilginin saklandığına göre değişiyor.

Daha pozitif bir noktada gatekeeping özellikle yeni çıkan sanatçıları ve sanat eserlerini korumak için fayda sağlayabiliyor. Büyük hayran kitleleri büyük beklentiler doğuruyor. Yeni yükselmeye başlayan ve daha ilk eserleri ile büyük üne erişen yazarlar, sanatçılar, müzisyenler bir sonraki eserlerini çıkardıklarında şiddetli bir eleştiri okuna maruz kalabiliyor. Hayranlarının belki de altı doldurulamayacak kadar yüksek beklentilerine erişemeyen sanatçıların kariyerleri de bir anda haksız yere sona erebiliyor. Bu noktada bu isimleri ve eserlerini korumak için bir miktar “gatekeeping” gerekebiliyor.

Benzer bir durum yeni açılan restoranlar, kafeler, barlar için de gerçekleşebiliyor. Aniden ünlenen ve kapısında sıralar oluşan mekanlar tecrübe, iş gücü veya maddi kaynak yetersizliği ile aşırı yüklenme yaşayabiliyor. Sonucunda da kötü servisler gerçekleştirebiliyor. Bu da günün sonunda herkesin gözü önünde “ünden düşmelerine” hatta kapanmalarına kadar gidebiliyor.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP