YAZAN: MELTEM FAKABASMAZ
FOTOĞRAF: NIMBUS CO

Üç yüz yıl önce Batı tıbbı fiziksel bedeni ve aklı birbirinden ayırarak tedavi etmeye başladı. İnsana Ayurveda ile beş bin yıldır uygulanan “holistik” yani bütünsel yaklaşım, Batı tıbbı tarafından parçalara ayrılmış oldu. Doğu tıbbı ise batının tersine bütünsel yaklaşmaya devam etti. Geleneksel Çin tıbbına göre holistik insan kendini üç ayrı seviyede gerçekleştirir; beden, akıl ve ruh. Sağlıklı olmak beden, akıl ve ruhun hayat dolu olması ve her üçünün de hem kendi içlerinde hem de birbirleri ile dengeli olabilmesi anlamına gelmektedir.


Batı’nın insana yaklaşımı

Batı toplumu, sayısız diyet planı, egzersiz rutinleri, vitamin takviyeleri gibi sadece fiziksel iyi olma halini maddi güç ile geliştirilebileceğine inanılan bir hale odaklandı.

Gelişmiş fiziksel sağlık endüstrisi üzerine yapılan araştırmalarda, fiziksel semptomlarla hastaneye başvuran hastaların, rahatsızlıklarının tedavi edilmesine rağmen, çoğunun ruhen “iyi olma” halinden çok uzakta oldukları ortaya çıktı. Zihinsel olarak karışık, dengesiz ve odaksız, ruhsal olarak depresif, yalnız, kızgın ya da yaşamdan kopuk hissettikleri gözlemlendi. Zaman içindeyse sıklıkla fiziksel semptomların yeniden kendini gösterdiği görüldü.

Batıda, aklı geliştirmeye yönelik bir eğitim anlayışı olması nedeniyle çocukluk yıllarından itibaren sadece gelişime değer biçildi. Ne kadar akıllı olduğumuza; sınavlarda aldığımız notlara, okuduğumuz okullara, kazandığımız derecelerimize kadar her şey, “değerimiz” olarak bizi sınıflandırdı. Okumak, öğrenmek, akıl ve beden sağlığımıza destek olurken, kimliğimizin özünde olanı yani ruhumuz ihmal etti! 

Doğu’nun insana yaklaşımı

Geleneksel Çin tıbbı, duyguları ve fiziksel sağlığı birbirinden ayırmadan, akıl ve bedenin iç içe geçmiş bağlantısını, sağlığın devamı olarak değerlendiriyor. Akıl ve bedenin birbiriyle iç içe geçmiş yaklaşımı, kişinin chisini (yaşam enerjisi), destekleyici ve ateş, su, toprak, tahta, metal elementleri ile dengelenmesini sağlayarak gerçekleştiriyor.

Geleneksel Çin tıbbına göre duygusal dengesizlikler; fiziksel sorunların semptomları veya nedenleri olabiliyor. Ayrıca akıl sağlığını etkileyen faktörler, organların işlevleri ile bağlantılı olarak işleniyor. Duygularla beş temel his ile bağlantılı element ve organlarla sınıflandırarak çalışıyor. Bunlar;

  • Öfke – Karaciğer
  • Korku – Böbrek
  • Sevinç – Kalp
  • Üzüntü ve Yas – Akciğer
  • Endişe – Dalak 

Geleneksel Çin Tıbbında holistik insan

Çin tıbbı, Batı tıbbındaki gibi medikal-fizyolojik fonksiyonları da dahil ederek bütünsel sistemin bir parçası yapıyor. Sonuçta rahatsızlıklar incelenirken akıl ve beden bir arada değerlendiriliyor ve tedavi ediliyor. Örneğin; karaciğerin migrenle veya PMS ile ne ilgisi var diye merak ediyor olabilirsiniz. Aslında karaciğer, enerji ve kanın bedendeki akışı ile ilişkilidir. Aynı zamanda kanın depolanması, tendonlardan tırnaklara ve gözlere kanın ulaşmasından sorumludur. Bu bağlantıları anladıkça Çin tıbbı uzmanları karaciğerin tüm bu durumlardan sorumlu olabilme ihtimalini dikkate almaya başlıyor. Aynı zamanda regl döneminde yoğun kan akışı varsa yine karaciğerin dengesizliğinden kaynaklı olabildiğini değerlendirerek bir tedavi yaklaşımı oluşturuyor.

Duygularla ilgili tarafa bakacak olursak; karaciğer öfke ile bağlantılıdır. Dengesi bozulduğunda rahatsızlık hissi veya depresyon, PTSD sendromunda olduğu gibi hissizleşme durumuna geçebiliyor. Bu zihinsel dengesizlikler, karaciğer fonksiyonel bozukluğunun hem bir semptomu hem de bir nedeni olabiliyor.

Duygulara ek olarak, Geleneksel Çin tıbbının felsefesinde yediklerimiz, içtiklerimiz, çevre koşulları, genetik faktörler ve yaşam stili bedendeki dengesizliklerin sebebi olmakla beraber kendini iyileştirme yeteneğini de etkileyebiliyor. 

Meridyen teorisini odağına alan yaklaşımlar

Akupunktur, Çin tıbbının meridyen teorisi üzerinden uygulanan bir tedavi yöntemidir. Meridyenler gözle görülemese de görevleri bedendeki enerji akışını düzenlemektir. Meridyen sisteminde 12 adet ana meridyen vardır ve hepsi bir organ sistemi ile bağlantılıdır. Yin Yoga; meridyen teorisi üzerinden pozlarla bağlantılı organlar ve duygular üzerinde çalışmalar yaparken Hatha yoga; meridyen teorisini hem akupresür hem de Yin-Yang dengeleyici akışlarla uygular. 

Akıl ve beden; birbirinden etkilenir ve birbirini etkiler. Yaşadığımız ortamdan yediklerimize, yaşam stilimizden genetik etkilere, duygu durumumuzdan akıl sağlığımıza kadar her şey bütünsel olarak etkilenir. Bir yas döneminde alerjilerin ortaya çıkması veya grip olmak, endişe yaşadığımızda bedensel yorgunluk hissetmek, öfkelendiğimizde regl ağrılarımızın artması veya neşemiz olmadığında uykusuzluk yaşıyor olmamız tesadüf değildir. İnsan; aklı, bedeni ve ruhu ile bütündür. Bu nedenle iyi olma haline bütünsel yaklaşmak gerekir.

Asıl mesele Çin tıbbı veya Batı tıbbı değil, bizim kendimize temelde nasıl yaklaştığımızdır. Yoga ile bedeni hareket ettirerek dinginleşmeye, nefes ile bedeni ve zihni desteklemeye, meditasyon ile zihni dinginleştirmeye, koçluk ile zihni şekillendirmeye, Mindfulness ile “şimdi”de olmaya, Reiki ile enerji çalışması yapmaya kadar çok çeşitli uygulamalarla kendimize bütünsel olarak destek sağlayabiliriz.



Meltem Fakabasmaz

İstanbul’da doğan Meltem, Doğu Akdeniz Üniversitesi Endüstri Mühendisliği, 2002’de Bilgi Üniversitesi’si Sinema-TV Yüksek lisans tamamladı. 10 yıla yakın medya dünyasında çalıştıktan sonra, 2015 yılında başladığı yogada uzmanlaşmayı seçerek, insanın iyi olma yolculuğu yoluna da başlamış oldu. E-RYT® 500, YACEP® Yoga Alliance onaylı sertifikalı yoga eğitmeni ve Ayurveda uygulayıcısı, aynı zamanda...



BLOOM SHOP