Kuantum fiziğine göre her durum anın içinde sonsuz olasılıkları barındırır. Ta ki gözlemci; biz insanlar, bir tane olasılığa odağını yönlendirene ve dikkatini verene kadar. İşte o an gözlemci kuantum alanında var olan tüm olasılıklardan bir tanesini seçmiş olur. Gözlemcinin dikkati tüm olasılıklardan biri ile buluştuğu ana kadar tüm olasılıklar aynı oranda gerçekleşme ihtimaline sahiptir. Kuantum mekaniğinin işleyişinin detaylarını merak edenler çift yarık deneyini araştırabilirler. “Dikkatimizi verdiğimiz her şey büyür.” denmesinin kısaca açıklaması yukarıdaki anlatımdır. Hayal ederek yaratmak ile geviş getirerek yaratmanın farkı da bu anlatımda gizlidir. Öyleyse gözlemci olan olarak dikkatimizi verdiğimiz hayallerimiz mi yoksa eskiden kalan geviş getirdiğimiz işe yaramayan düşüncelerimiz mi olsun, ne dersiniz?
Her gün ne düşünüyorsunuz?
İnsan yüzde 70 oranında her gün bir gün önceki düşüncelerinin aynısını düşünürmüş. Düşünsenize dünün yüzde 70 oranında aynısını yeni bir gün olarak yaşamayı bilinçsiz bir şekilde seçiyoruz demek oluyor bu. Öyleyse zihnin sonsuz olasılıklar denizindeki yaratım gücü sadece dikkatimizi vermemizle mi gerçeğe dönüşüyor? Tabi ki hayır! Dikkatimizi yönelttiğimiz düşüncelerimizi, aynı oranda duygularımızla da besliyoruz.
Korkularımız, kaygılarımız katalizör görevi gören enerji formlarıdır. Hayallerimiz gibi gerçekleşebilme potansiyeline sahip tüm olasılıkları korku ve kaygı içeren düşüncelerimizle daha fazla beslersek, katalizör olan bu yoğun duygular tüm olasılıkları, etkileşim aldıkları düşünce ve duygu formlarına uyumlu şekilde, daha hızlı somutlaştırır ve görünür hale getirir. Kısacası yaratım kaygı ve korkularımız yönünde gerçekleşir. Çünkü yaratımın en güçlü elementi duygularımızdır.
Siz de nahoş duyguları daha net, daha yoğun ve daha uzun süre hissedenlerden misiniz?
Hayallerinizdense istemediklerinizin, korktuklarınızın, kaçındıklarınızın gerçekleşmesinin sebebini şimdi anladınız sanırım. Duygularınızla hayallerinizi değil, geviş getirdiğiniz işe yaramayan düşüncelerinizi sürekli beslemeye devam etmeyi seçtiğiniz sürece istemediklerinizi, işe yaramayan eski düşünceleri yeniden yaşamaya devam edersiniz.
Yaratım gücü ve kuantum fiziği kurallarını aynı şekilde işler
Her şey enerjiden oluşur. Odağını verdiğin yer dikkatinin gittiği ve enerjinin beslendiği böylece göze görünür olacak formu aldığı yerdir. Enerji formları titreşen elektronlar, protonlar ve nötronlardan oluşur. Hepsinin içinde sonsuz potansiyeller vardır. Bu potansiyeller gözlemcinin neyi, ne kadar ve nasıl besleyeceğine göre değişkenlik gösterir ve hayat bulur.
Bu durumda kuantum mekanizmasını temel aldığımızda hayallerimizi yaratmak var olan olasılıklardan birine yoğun duygular eşliğinde odaklanmak demektir. Kuantum fiziğinde tüm olasılıklar mümkünse kuantum yaratımında da her şey mümkündür. Sadece doğru bir çizgi üstüne duygu ve düşüncelerimizle hizalanmaya ihtiyacımız vardır.
Bu iş bu kadar basit mi?
Evet ve hayır! Yaratım süreci boyunca her daim ihtiyaç duyduğumuz bir oluş hali, enerji formu vardır. İnanç!
İnanç yaratım sürecinin güçlü bir elementidir. İnanmadığımız hiçbir şeyi hissedemeyiz, hissedemediklerimizi de yaratamayız. Hayallerimiz ya da geviş getirdiklerimiz olsun hepsi bir duygu kaynağına ihtiyaç duyar ve hatta bu kaynağı içerir. Bu duygu kaynağının yaratıma destek olması açısından içinde güçlü miktarda inanç enerjisini barındırması gerekir. Onu bulduğumuz ve onu bilinçli bir şekilde kullandığımız zaman hayallerimizi bilinçli bir şekilde yaratabildiğimiz bir gerçeklikte yaşamaya başlarız.
Olacağına inanmak veya olmayacağına inanmak hepsi içinde güçlü bir enerjiyi barındırır. Güven ve şüphe diye ikiye ayırabiliriz bu iki enerji duygu formunu. Dikkatimizi neye vermeye seçtiğimiz bize bağlıdır. Güvenmek ya da şüphe duymak. Şüphe inanç enerjisinin tam zıddı olarak yaratım sürecinde etkin rol oynayan başka bir elementtir. Hayallerimizin olmayacağına inanmaksa bizi sürekli şüpheci bir gerçeklikte yaşatır.
Konuyu özetlemek gerekirse eski düşünceleri her gün yeniden düşünmeyi bilinçsizce seçtiğimizi fark edersek artık her gün yeni bir düşünceyi bilinçli bir şekilde düşünmeyi de seçebiliriz. Ve bu düşüncenin yaşamak istediğimiz gerçekliğin bir ürünü olmasına önem gösterebiliriz. Böylece kuantum yaratım enerjimizi hayallerimizi yaratmaya kullanmış oluruz.
Yaratım sürecinde izleyebileceğiniz adımlar
- Dikkatimizi neye verdiğimizin farkında olmak yaratım sürecinin gücünü elimizde tutmanın ve yaratımlarımızdan sorumlu olmanın ilk adımıdır.
- Akabinde hangi duygu ile hangi düşünceleri beslediğimizin farkında olmak yaratım sürecinin ikinci bilinçli adımıdır.
- Üçüncü adımsa üstümüze düşeni yaptıktan sonra her şeyin en hayırlısının olacağına güvenmek ve ilahi yaratım sürecinin önünden çekilmektir.
Seçim, her zaman gözlemci olarak bizimdir!