Hepimizin neden yorgun olduğunu, aniden kilo alıp/vermesini, cilt problemleri yaşadığını veya odaklanamadığını düşündüğü ama cevabına parmağını basamadığı anlar olmuştur. Gündelik yaşamı zorlaştıran, hayat kalitesini düşüren, ruh sağlığını negatif etkileyen ama tam olarak birer “hastalık” olarak tanımlanmayan birçok rahatsızlık aslında hormonal dengesizlik sonucu yaşanıyor. Neredeyse her bedensel süreci başlatan, sona erdiren veya faaliyetin önemli bir parçası olan hormonlar oldukça duyarlı oldukları çevresel etmenler karşısında dengelerini kolaylıkla yitirebiliyor. Neyse ki doğru yönde atılan adımlar ile yine kolaylıkla tekrar dengeye gelebiliyorlar. Peki hangi hormonal dengesizlik neden kaynaklanıyor ve kendini hangi semptomlar ile gösteriyor?
Östrojen baskınlığı
Bir seks hormonu olan östrojen temel olarak kadınların yumurtalıklarında sentezlenir. Yumurtalıklardan salgılanan bir diğer hormon olan progesteron ile yakın çalışır. Östrojen baskınlığı da östrojenin progesterondan daha fazla olmasıdır. Bu iki şekilde yaşanabilir; ya östrojen normal, progesteron azdır ya da progesteron normal, östrojen fazladır. Çevresel etmenler birçok hormonal dengesizlik gibi östrojen baskınlığında da tetikleyici faktördür. Stres, obezite, ksenoöstrojenler başta olmak üzere insan yapımı hormon bozucu kimyasallar östrojen salgısını etkileyebilir. Östrojenin fazla sentezlenmesine, hızlı bir şekilde bedenden atılamamasına ve birikmesine neden olabilir.
Semptomları nelerdir?
- Şiddetli hissedilen premenstrüel sendrom (PMS).
- Regl döneminde ağır ve uzun süreli kanama.
- Ödem tutma ve şişkinliğe yatkınlık.
- Anksiyete, hızlı değişen ruh hali.
- Baş ağrısı, migren.
- Göğüs hassasiyeti.
- Fibrokistik meme yapısı.
- Endometriosis.
Tiroid bozuklukları
Bedende süregelen neredeyse tüm metabolik süreçleri etkileyen, diğer hormonların salgısını kontrol eden, bütünsel sağlığın anahtarı denebilecek tiroid hormonu çevresel etmenlere karşı oldukça duyarlıdır. Hormon bozucu kimyasalların yanı sıra yapay ışıklar, elektromanyetik alanlar, kronik stres, uykusuzluk ve besin değeri eksiklikleri tiroid hormonunun dengesiz salgılanmasına neden olabilir. Özellikle iyot, selenyum, çinko, magnezyum, demir, A, B12, C ve D vitaminleri tiroid bozukluklarının gelişiminde anlamlıdır. Besinlerin bağırsaklardaki emilimini düşüren SIBO, glüten duyarlılığı, dengesiz mikrobiyota gibi durumlar veya yetersiz/yanlış bir diyet izlemek altta yatan tetikleyici sorun olabilir.
Kadınlar başta olmak üzere toplumun büyük bir çoğunluğunda görülen tiroid bozukluğu, tiroidin az salgılanması sonucu oluşan hipotiroiddir.
Semptomları nelerdir?
- Yorgunluk, isteksizlik.
- Fiziksel ve zihinsel yavaşlık.
- Beyin sisi, konsantrasyon bozuklukları.
- Ani ve açıklanamayan kilo alımı.
- Soğuğa karşı toleransın düşmesi.
- Kabızlık.
- Saç dökülmesi.
- Hızlı değişen ruh hali.
- Anksiyete ve depresyona yatkınlık.
Tiroidin fazla salgılandığı duruma ise hipertiroid denir.
Semptomları nelerdir?
- İştahta düşüş.
- Kilo kaybı.
- Aşırı hareketlilik hali, sabırsızlık.
- Aniden öfkelenme, sinirlilik hali.
- Uykusuzluk.
- Anksiyete, depresyon ve panik ataklara yatkınlık.
İnsülin direnci
Kanda dolaşan glikoz seviyesi, şekerin en temel hali, insülin ve glukagon hormonları tarafından ayarlanır. Pankreas tarafından üretilen bu hormonlar enerji sentezinin yapı taşı olan glikozun kandan hücrelere taşınmasından sorumludur. İnsülin glikozun kandan hücrelere girmesini sağlarken glukagon dengeleyici rol oynayarak kan şekerinin belirli bir seviyenin altına düşmesini engeller.
Kan şekerinin dengede tutulması en büyük enerji gerektiren metabolik faaliyetlerden biridir. Diğer hormonlar gibi bu denge de çevresel etmenlere karşı çok hassastır. Kronik olarak yüksek glikoz içeren şekerli ve karbonhidratlı besinler yemek, aşırı kilo, kronik stres ve hareketsizlik hücrelerin insülinin talimatlarına uymamasına, bedenin insüline direnç göstermesine neden olur. Sonucunda da glukoz kanda kalmaya devam eder. İnsülin direnci gerekli yaşam tarzı değişimleri ile kontrol altına alınmazsa yüksek şekere hatta Tip 2 diyabete dönüşebilir.
Semptomları nelerdir?
- İştah artışı ve kronik açlık hissi.
- Kilo artışı.
- Yüksek tansiyon.
- Susuzluk, çok su içme, sık idrara çıkma.
- Çok terleme.
- Konsantrasyon zorluğu.
- Baş dönmesi, baş ağrısı.
- Görme bozuklukları.
Yüksek kortizol
Bedenin strese karşı verdiği tepki; sinir sisteminin parasempatik moddan sempatik moda geçişi kortizol hormonu salgısı ile yaşanır. Hayatta kalmamız için hayati önem taşıyan kortizol stres, cevabı dışında enflamasyonun bastırılmasında, kan şekerinin ve tansiyonun düzenlenmesinde, uyku-uyanıklılığın ayarlanmasında rol alır. Ani stres karşısında karaciğerin glikoz salgılamasını, enerji sentezinin artmasını, zihnin uyanık, bedeninse atik olmasını sağlar.
Kortizole bağlı dengesizlikler stresin kronik ve uzun süreli olması durumunda yaşanır. Beyindeki hipotalamus bölgesi ile böbrek üstü (adrenal) bezleri arasındaki iletişim yolağı; HPA aksının sürekli uyarılması hassas iletişimi bozarak ya aşırı kortizol salgılanmasına ya da yetersiz kortizol sentezine neden olur. Vücut kendini her daim stres altında hisseder ve tüm sistemlerini bu doğrultuda uyarlar.
Semptomları nelerdir?
- Kronik yorgunluk.
- Şeker, karbonhidrat ve kafein isteğinin yükselmesi, iştah artışı.
- Bel çevresinde yoğunlaşan kilo artışı.
- Uykusuzluk.
- Tahammülsüzlük.
- Hipertansiyon.
- Cinsel istekte düşüş.
- Bağışıklık sisteminin zayıflaması.
Testosteron düşüklüğü
Genellikle kadın sağlığı ile ilişkilendirilen hormonal dengesizlikler erkeklerde de testosterona bağlı olarak gelişebilir. Normal şartlar altında yaş ilerledikçe seviyesi azalan seks hormonu testosteronun genç yaşlarda düşmesi çevresel etmenler yani yaşam tarzıyla ilişkilidir. Testosteronun karşıt hormonu östrojenin seviyesini arttıran hormon bozucu kimyasallara maruziyet, kronik stres, uykusuzluk, fazla alkol tüketimi, obezite bu düşüşe neden olur.
Semptomları nelerdir?
- Yorgunluk.
- Depresif ruh hali.
- Konsantrasyon ve hafıza problemleri.
- Kas dayanıklılığı ve yoğunluğunda azalma.
- Göğüslerin belirginleşmesi.
- Cinsel isteğin düşmesi.
- Erektil disfonksiyonlar.
Testosteron baskınlığı
Testosteron baskınlığı ise kadınlarda sıklıkla görülen ve insülin direnci ile el ele giden bir hormonal dengesizliktir. İnsülin direncini yenmeye çalışan bedenin daha fazla insülin hormonu sentezlemesi yumurtalıklarda daha fazla testosteron hormonun sentezlenmesini de tetikler. Testosteron baskınlığına diğer androjen hormonlar, erkeğe ait seks hormonları, DHEA ve DHT de eşlik ederse bir hormonal bozukluk olan Polikistik Over Sendromu (PKOS) görülebilir.
Semptomları nelerdir?
- Ciltte aşırı yağlanma, akne problemleri.
- Ani saç dökülmesi, erkeklerde görülen tipte kelleşme.
- Yüz kıllarında artış.
Hormonal dengesizliklerin düzeltilmesinde bütünsel tedavi yaklaşımı
- Kan testleri ile hormonal dengesizliklerin belirlenmesi ve gerekiyorsa uzman kontrolünde kişiye özel ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliklerinin planlanması.
- Stres seviyelerini azaltan pratikler; nefes, meditasyon, yoganın alışkanlık edinilmesi. Kaliteli uyku ve aktif dinlenmeye özen gösterilmesi.
- Pestisit gibi hormon bozucu kimyasal içeren endüstriyel tarım ürünleri yerine mümkün olduğunca organik ürün tüketilmesi.
- Hormon sağlığına destek olan besinler; keten tohumu ve turpgillerin, B ve C vitamini açısından zengin antioksidan gıdaların bolca tüketilmesi.
- Hormon bozucu kimyasal içerebilecek her tür plastik ve plastik türevi maddenin, kozmetik ve ev temizleme ajanının yaşamdan uzaklaştırılması.
Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!