
Çoğu zaman sağlıklı, parlak, dolgun bir cilde giden yolun dışarıdan değil, içimizden başladığını unuturuz. Eğer ki cilt bakımımızı sağlam bir temel yani sağlıklı bir beden üzerine kurmuyorsak en etkili cilt bakım ürünleri bile şikayetlerimize çare bulamayabilir. Bu nedenle konu cilt sağlığımız olunca düşünmemiz gereken ilk unsur hangi kremi kullanmamız gerektiği değil, bedensel sağlığımızın cildimizi nasıl etkilediği olmalı. Bu noktada da birçok kişi tarafından yanlış bilinen, göz ardı edilen, önemsiz görülen çok önemli bir parçamız cilt sağlığımızı düşündüğümüzden çok etkiliyor: Mide asidi. Görevi besinleri parçalamak olan bu sert asidik sıvının nasıl sindirim ve dolayısıyla cilt sağlığımızı etkilediğini öğrenmek istiyorsanız okumaya devam edin!
Mide asidi nedir ve ne işe yarar?
Mide asidi, bir başka ismi ile gastrit asit, mide öz suyunda bulunan bir tür hidroklorik asittir. Besinlerin parçalanmasına yarayan ve mide zarımız tarafından üretilen bu çok güçlü, renksiz sıvı aynı zamanda pepsin gibi sindirim enzimlerinin aktive olmasına, beslenme ile bedene giren zararlı bakteri ve patojenlerin yok edilmesine ve gıdaların B12, demir, kalsiyum, çinko gibi en küçük parçalarına ayrılarak ince bağırsaklarda emilimlerine hazırlanmasına yardımcı olur.
Eğer mide asidimiz yeterli miktarda veya güçte olmazsa sindirim süreci yavaşlar, besin emilimi sekteye uğrar, bağırsak duvarları enflamasyona ve enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelir. Bu durumun etkileri de cildimiz dahil tüm bedenimiz üzerinde görülür.
Düşük mide asidi epidemiği
Reflü, gastrit gibi mide rahatsızlıkları nedeniyle mide asidi dediğimizde ilk akla gelen “fazlalığı” olsa da günümüzde birçok kişi mide asidi eksikliğinden zarar görüyor ve bu durumun farkında değil. Mide yanması, şişkinlik, hazımsızlık gibi sorunlar fazla mide asidinden kaynaklanıyor gibi görünse de aslında suçlu mide asidi eksikliğidir.
Yaşımız ilerledikçe doğal mide asidi sentezimiz de yavaşlar ama bunun dışında mide asidinin düşmesine aşağıdaki durumlar da sebep olabilir:
- Kronik stres.
- Kronik uykusuzluk.
- B vitamini, çinko gibi besin değeri eksiklikleri.
- H.pylori gibi yaygın mide enfeksiyonları.
- Uzun süreler boyunca antiasit tabletler veya proton pompası inhibitörlerinin kullanılması.
- İşlenmiş yağlar, rafine şekerler, trans yağlar açısından yoğun bir beslenme.
- Sigara ve alkol kullanımı.
- Fazla kafein tüketimi.
- Mide ameliyatı geçirmiş olmak.
Mide asidi eksikliğinde sindirim sorunlarının görülmesi yeterince iyi parçalanamayan gıdaların ince bağırsaklarda birikip yavaş yavaş fermente olmaya başlamasından kaynaklanır. Fermentasyon süreci de kişiye gaz, şişkinlik, rahatsızlık olarak geri döner. Sindirilemeyen proteinler kimi kişide bağışıklık sistemi reaksiyonlarına da yol açabilir. Örneğin geçirgen bağırsak sendromu mide asidi eksikliğinden kaynaklanabilir. Bu rahatsızlığın cilt üzerindeki etkileri de kendini akne artışı, egzama, sedef hastalığı hatta erken yaşlanma belirtileri olarak gösterir.
Düşük mide asidinin belirtileri
Peki düşük mide asidine sahip olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz? En doğru yolu sağlık uzmanımıza danışmak olsa da aşağıdaki yaygın semptomlar bize mide asidi seviyelerimize dair bir ipucu verebilir:
- Her yemek sonrası yoğun bir tokluk ve şişkinlik yaşamak.
- Dışkıda sindirilmemiş gıda parçaları görmek.
- Sıklıkla ishal olmak.
- Kötü ağız kokusu.
- Sıklıkla gaz çıkarmak.
- Mide yanması.
- Reflü.
- Tuzlu gıdaları aşermek.
- Kronik öksürük.
- Sıklıkla enfeksiyonlara yakalanmak.
- Saç dökülmesi.
- Zayıf, kırılgan tırnaklar.
- Normale oranla daha kuru bir cilt.
- Artan akne problemi.
- Egzama ve/veya sedef hastalığının oluşması.
- Uzun vadede ise demir eksikliği anemisi.
Mide-bağırsak-cilt aksisi
Peki mide asidi cilt sağlığımızı tam olarak nasıl etkiler? Eğer mide asidi düşükse besinlerden alınan proteinler yapı taşlarına yani aminoasitlere ayrılamaz. Bu da cildin yapı taşı olan kolajen ve elastin gibi aminoasitlerden eksiklik yaşamamıza neden olur. Bunun yanı sıra sağlıklı bir cilt bariyeri için çok önemli olan çinko, magnezyum gibi besin değerleri de besinlerin etkin parçalanamamasından dolayı yeterince alınamaz.
Parçalanamayan gıdaların direkt olarak ince bağırsaklara geçmesi bağırsak mikrobiyomunun dengesinin bozulmasına ve bedensel enflamasyonun artmasına da neden olur. Bakteri ve patojenlerden arınmadan geçen bu yemek parçaları aynı zamanda bağırsaklara enfeksiyon da taşıyabilir. Giderek kötüleşen bağırsak sağlığı, etkin olmayan bir sindirim ve besin değeri eksiklikleri kümülatif olarak cilt sağlığını aşağıya çekmeye başlar. Cilt bariyeri zayıflar, dış etkenlere karşı savunmasızlaşır. Akne, egzama, kuruluk ve kızarıklıklar artar. Cildin doğal yağ ve kolajen sentezinin bozulması erken yaşlanma belirtilerinin de oluşmasına neden olur.
Sağlıklı mide asidini desteklemenin yolları
Neyse ki mide asidinin sağlıklı sentezini desteklemek, cilt sağlığının artmasına, enflamasyonun düşmesine, cilt bariyerinin güçlenmesine yardımcı olur. Bu da kendini daha az sıklıkta görülen akneler, azalan kızarıklık ve kurulukla gösterir. Aşağıdaki yaşam tarzı değişimleri ile mide asidinin salgısını desteklemek mümkündür:
- Farkındalıklı ve iyi çiğneyerek yemek yiyin: Sindirim ağızda başlar. Bedenin gelen gıdalar için sindirim sistemini uyandırabilmesi için yavaş ve farkındalıklı çiğneme çok önemlidir. Bu sayede daha besinler ağızdayken mide asidi sentezi başlayabilir. Aceleyle, stres altında yemek ve lokmaları iyi çiğnemeden yutmak yeterince mide asidi salgılanmadan besinlerin mideye ulaşmasına sebep olur.
- Soğuk, çiğ gıda tüketiminizi sınırlayın: Geleneksel Çin Tıbbı’na göre soğuk ve/veya çiğ gıdaları sindirmek daha zordur ve sindirim sistemine daha büyük bir yük bindirir. Mide asidi eksikliği yaşadığınızı düşünüyorsanız bir süre sıcak, ılık ve pişmiş gıdalar tüketin.
- Her sabah kahvaltı edin: Uyandıktan ilk 90 dakika içinde kahvaltı etmek ve aç karnına kafein tüketmemeye özen göstermek mide asidinin gün boyu dengeli ve sağlıklı şekilde salgılanması için çok önemlidir.
- Doğal sindirim enzimleri kullanın: Yemekten sonra karahindiba kökü, caniyane, kakule gibi bitkilerden yapılan “bitters” yani sindirime yardımcı acı likörler tüketmek mide asidinin ve safranın dengelenmesine yardımcı olur.
- Öğünler esnasında daha az sıvı tüketin: Yemek esnasında çok sıvı tüketmek mide asidinin seyrelmesine yani etkinliğini yitirmesine yol açar. Yemek esnasında içeceklerinizden sadece bir iki yudum almaya, kalanını yemekten sonra tüketmeye özen gösterin.
- Çinko alımınızı arttırın: Çinko sağlıklı mide asidi üretimi için çok önemlidir. Beslenmenizde bol miktarda mercimek, kaju, kabak çekirdeği, tam tahıl eklemeye çalışın. Eğer çinko eksikliği yaşıyorsanız uzman kontrolünde takviye de kullanabilirsiniz.