6 Şubat depremleri yaşamlarımızı hem bireysel hem de kolektif düzeyde eskiye dönülemeyecek şekilde değiştirdi. Bir günde özenle yaptığımız rutinlerimizin, önem verdiğimiz işlerimizin ne denli aksayabileceğini, kafamıza taktığımızın problemlerin ne denli önemsizleşebileceğini, yaşamlarımızın bir başkasının acısıyla durma noktasına gelebileceğini gördük. Asıl önemli olanınsa birbirimizin yanında maddi ve manevi şekilde durabilmek, yardım edebilmek ve her şeye rağmen geleceğe umutlu bakabilmek olduğunu hatırladık. Depremden çok önce, 14 Şubat Sevgililer Günü için planladığımız, odağına bize göre en önemli ilişkimizi: kendimizle olan bağımızı alan röportaj serimizi de bu nedenle askıya aldık. Şimdi – acımız her ne kadar ilk günkü gibi olsa da – kurduğumuz destek ağlarını sürdürebilmek adına hepimizin biraz daha iyi hissetmeye, güç bulmaya, ilham almaya ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle öz sevgi üzerine birbirinden özel isimle yaptığımız bu röportajımızı sizlerle buluşturmak istedik. Umarız ki çalışmaları ile bize ilham veren yoga eğitmenleri Zeyneb Uras, Ray Rizzo, Chris Chavez, nefes ve farkındalık koçu Raquel Habib ve pozitif yaş alma lideri ve wellbeing danışmanı Pınar Özdemir Hotiç’in kendini koşulsuzca sevebilmek üzerine verdikleri cevaplar sizin de daha iyi hissetmenize yardımcı olur.
Sevgi senin için ne anlam ifade ediyor?
- Zeyneb Uras:
Sevgi, her şey. Sevgi, uçsuz bucaksız. Sevgi; kaynağım, yolculuğum, dokunuşum, gücüm, potansiyelim…
- Raquel Habib:
“Sevgi anlamaktır.” Anlamadığımız bir kimseyi veya bir şeyi sevemeyiz. Anlamak ise hemfikir olmak, boyun eğmek, her duruma veya kişiye kabul vermek demek değildir. Anlamak tüm zıtlıklara, ayrı görüşlere ve farklılıklarımıza rağmen yargılarımızın ötesinde birbirimizi görebilmek, duyabilmektir.
Bu çoğu zaman deneyimlemekte zorlandığımız bir haldir çünkü insanoğlu dünyayı algılamasını sağlayan zihin yapısının pencerelerinden bakarken bir deneyimi yaşadığında birçok illüzyona yani zihin filtrelerine takılır. Bu, birbirimizi anlamamızı yani gerçekten sevmemizi engeller.
Başka bir deyişle sevmemizin tek engeli farkındalıksız kullandığımız zihnimizdir. Kalbimizle severiz, ruhumuzla hissederiz lakin zihnimizle davranırız. Eğer zihnimizin kalıplarını, bizi yöneten kodlarını tanımazsak zihnimizin kölesi oluruz. Zihin anlamlandıramadığı, yargıladığı, ötekileştirdiği şeyleri sevemez çünkü onları tehlike olarak algılar. Bizi korumak ve bilindik yerde güvende tutmak ister.
Bu tanım belki de sizler için sevginin çok farklı bir açıklaması oldu. Lakin evrensel boyutta baktığımızda hepimiz özümüzde bir’iz. İhtiyaçlarımızla, zorluklarımızla, acılarımızla çok ama çok benziyoruz. En büyük sorun bu alanlarda bile kendimizi yalnız veya üstün görmemizdir. İşte zihnin acılarımızın içindeyken bile yarattığı bu ayrıştırma bizi yalnızlığa ve sevgisizliğe sürükler.
“Sevmek anlamaktır” dediğimde bahsettiğim önce kendini, sonra yaşamı anlamak ve sevmekti. Bizler yaşamın kendisiyiz. Dış dünyamız iç dünyamızın bir aynasıdır. İçeriyi bilmeyen, dışarıyı bilemez; içeriyi sevemeyen dışarıyı sevemez. Bu sebeple önce kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Bu da her halimizle kendimizi yargılamadan, kendimize kabul verebilmek demektir. Kabul vermek bize yaramayanı görmemek veya değiştirmemek demek değildir.
Yaramayan hallerimizi de görüp sevebilirsek onların değişimi daha kolayca, yumuşakça, şefkatle gerçekleşir çünkü sadece ve sadece sevginin ve anlayışın olduğu yerde değişim yumuşakça gerçekleşir.
Şimdi bu pencereden bakarak kimleri gerçekten sevdiğinizi tekrardan gözden geçirin. Önce kendinize olan sevginize yakından bakın derim. Kimleri gerçekten anlıyorsunuz ve yargılarınızın ötesinde görebiliyorsunuz acaba?
- Ray Rizzo:
Bence dışarıda bir yerde büyük bir aşk var. Ben dindar biri değilim ama evrenin özünde aşk olduğunu hissediyorum. Sanki bunca çılgınlığın bunca acının arkasında gerçekten de büyük bir huzur olmalı. O da aşktır.
- Chris Chavez:
Aşk, kalp açık ve rahat olduğunda var olan bir enerjidir. İçimizde doğal olarak var olan hafif bir duygudur. Ona açıldığımızda, tıpkı nefes almanın yaptığı gibi, o da bizi doldurur. Aşkın var olması bizim dışımızda hiçbir şeye bağlı değildir. Onu bize kimse veremez. Bu çok önemli bir şey ve fark etmem uzun zaman aldı! Aşk aslında her an içimizde. Bizim dışımızda durumlar ve insanlar içimizdeki bu enerjiyi açmamız veya açık tutmamız için bize ilham verebilirler ama onlar bizim için o enerjiyi yaratmazlar ve zaten yaratamazlar.
- Pınar Özdemir Hotiç:
Sevgi çok şey, her şey. Sevgisiz bir dünyada yaşamak mümkün değil. Yüzyıllardır üstüne yazılan, çizilen ve hala çok konuşulan bir konu sevgi. Benim için ise kalplerimizi birbirine bağlayan, dostluk, şefkat, paylaşma, özen, güven ve bağlılığı artıran en yüce duygu. Çocukken de yetişkinken de en çok ihtiyaç duyduğumuz his.
Sevdiğini ve sevildiğini nasıl anlıyorsun?
- Zeyneb Uras:
Gözlerdeki ışıktan.
- Raquel Habib:
Sevildiğini hissetmek ve anlamak kişilerin bizi olduğumuz halimizle kabul etmesi demektir. Sevilmek en büyük ihtiyaç aslında. Sevgiyi nasıl veriyorsak o şekilde almayı bekleriz. Sevginin 5 Dili kitabını burada tavsiye etmek isterim.
Sevildiğimi anlamak kendimin de üstüne düşen bir sorumluluktur. Sadece karşımızdakilerin üzerine bu görevi yükleyerek kolaya kaçmış oluruz ve kendimizi kurban rolünde buluruz. İlişkide olduğumuz insanlara ihtiyaçlarımızı söylemek, beklentilerimizin farkında olmak, bunları net bir şekilde dile getirmek ve onların ne kadarını yapabileceğini konuşabilmek, sevmek ve sevilme dinamiğinin temelini oluşturur.
Koşulsuz yargısız kabul görmekse gerçek sevginin tek göstergesidir. Bu yüzden “Gerçek Sevgi” seni acıtanları da sevebildiğinde hissedebildiğindir.
Sorunuza daha kısa bir cevap vermem gerekirse beni olduğum halimle gören ve kabul edenler tarafından sevildiğimi biliyorum. Ben de onları oldukları halleri ile yargılarımın ötesinde görebildiğimde ve onlara kızgınken bile onları sevebildiğimde gerçekten seviliyorum ve seviyorum diyebiliyorum.
- Ray Rizzo:
Romantik olarak, bence bu, birinin size kendinizin en iyi versiyonu olmanız için ilham vermesidir. Yeterli olmadığınız için değil. Onları mutlu etmek için değişmeniz gerektiği için de değil. Sadece kendinizi ortaya koymak ve aşkınızı yansıtmak için elinizden gelenin en iyisini yapmak istediğiniz için… Sevgi mevcudiyete ilham verir. Birini ya da bir şeyi sevdiğinizde, zihniniz gezinmeyi bırakır. Anda var olmaya başlarsınız.
- Chris Chavez:
Kendinizdeki sevgi hissini kapatmak için hiçbir ihtiyacınız, arzunuz veya sebebiniz olmadığında birini sevdiğinizi anlarsınız. Aşık olmak, zaten kendi içinizde bulduğunuz enerjiyi ve ışığı biriyle paylaşma pratiğidir. Onu bir başkasıyla paylaşabilmeniz için önce kendi içinizde “anlamanız” gerekir! Aşkın başkasında bulduğumuz bir şey olduğuna inanmaya şartlandırıldık. Bu nedenle, doğal olarak zaten olduğumuz şeyi yani aşkı sürekli kendi dışımızda arıyoruz!
- Pınar Özdemir Hotiç:
Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun deyişiyle “İçim bilir”. Yani üzerine çok düşünmüyorum, artık biliyorum, hissediyorum. Bunun dışında sözlerden ziyade tavır ve hayata geçenler de benim için önemli. Ama sevgi bir tavır, sadece bir sevgi “nesnesine” değil tüm dünyaya karşı bağlılığı belirleyen bir karakter yönelimidir.
Hem özel hayatımda ailem, dostlarımla hem de iş hayatımda sevgimi göstermeye çalışırım. Eskiden daha zor sevgimi ifade ederdim ama şimdi bunu gizledikçe değil paylaştıkça büyüdüğümü anlıyorum. Ayrıca hem Restart kamplarımda, sosyal medyada, hem de konuşmalarımda karşımdakine ilham vermek ve güçlendirirken takipçilerimden de o kadar güzel o kadar motive eden sevgi dolu yorumlar alıyorum ki yola devam etmem daha kolay oluyor. Ciddi mesai harcadığım konularda sevilmek beni motive ediyor. Paylaştıkça büyüyeceğiz biliyorum.
En sevdiğin özelliklerin neler?
- Zeyneb Uras:
Neşem.
- Raquel Habib:
Kendime karşı dürüst olmam, kendime iğneyi batırabilmem, gelişime ve öğrenmeye açık olmam, çocuklarıma ve eşime olan düşkünlüğüm, kendi başıma geçirdiğim zamanlarda çok ama çok keyif alabilmem.
- Ray Rizzo:
Bence hayatın sanatçısı olmak. Hiçbir şeyde en iyisi değilim ama birçok şeyi yapabiliyorum. Öğrenmeyi ve kendimi bir “genelci” olarak tanımlayarak birçok alanda geliştirmeyi, herhangi bir şeyi öğrenmek için gereken becerileri edinmeyi seviyorum. Bu yüzden sanırım en sevdiğim niteliklerim hem fiziksel hem de ruhsal anlamda çok yönlü olmam.
- Chris Chavez:
Süper güçlerimden biri, başkalarına kendi ruhani kalplerinin ışığını bulmaları için ilham vermek ve bunda iyiyim. Bu bana çok fazla enerji veriyor ve beni her seviyede besliyor! İnsanlara yol göstermeyi seviyorum! Ayrıca hayata karşı çok tutkum var. Kalbimi açık tutmak ve her deneyimden bir şeyler öğrenmek için çok çalışıyorum. Güçlü bir iç ateşim ve disiplinim var. İnandığım şeyler için çok çalışmaktan korkmuyorum. Özetlemek gerekirse ilham verebilen, tutkulu, disiplinli, yaratıcı, açık ve sevecen biriyim!
- Pınar Özdemir Hotiç:
Hayat boyu öğrenme fikrine aşık biri olarak, meraklıyım, kendimi geliştirmek için çok araştırma yaparım, çok okurum. Dostlarımla ve iş yaptığım kişilerle derin sohbetler ederim ve seyahatler beni çok geliştirir. Azimli ve inandığımın arkasından istikrarlı ve ısrarlı gitmemi de seviyorum. Bu bayağı zor. Konfor alanımın dışına çıkmayı ve sınırlarımı zorlamayı da yıllar içinde öğrendim. Gelişim cesaret ister, cesaret de kendini tanımadan, özüne inmeden, kendini gerçekten olduğun gibi kabul ederek sevmeden ve kucaklamadan olamıyor bence. Son olarak da pozitif bakış açım. Bardağın yarısı dolu veya yarısı boştan ziyade ben her gün bu bardağı nasıl doldurabilirim bakış açısıyla, pozitif ve enerjik olmak benim için önemli.
En çok ne yaparken kendinle olan ilişkinin güçlendiğini hissediyorsun?
- Zeyneb Uras:
Aldığım ve verdiğim nefeslerin farkındayken.
- Raquel Habib:
Kendimle yaptığım nefes ve meditasyon pratiklerimde ve bu çalışmalar sırasında başkalarına eşlik ederken. Ayrıca bedenimi dinlediğimde ve onu takip ederek hareket ederken, dans ederken, ormanda vakit geçirirken, çocuklarımla zaman geçirirken, yazı yazarken.
- Ray Rizzo:
Her zaman bu kadar tutarlı olmadım ama bu günlerde, belki de yaşlandığım için, gerçekten odaklıyım. Günlük olarak uyguladığım pratikler açısından listemde birkaç şey var. Uyanıp ilk iş yazmaya çalışıyorum. Her gün gitar çalıyorum. Her gün yoga yapıp çoğu gün iyi bir yürüyüş yapmaya veya koşmaya çalışıyorum. Bu beni dengede, odaklı ve sakin tutuyor. Ayrıca ateş ve buz dediğim bir şey üzerinde çalışıyorum. Sauna ve soğuk su. Bunları haftada 3-5 kez almaya çalışıyorum. Sıcak ve soğuk maruziyeti gerçekten zihinsel ve fiziksel dayanıklılığımı artırıyor. Sanki bugün ne yapmam gerekiyorsa, önüme hangi zorluk çıkarsa çıksın, muhtemelen buz banyosundan daha kolay olacak!
- Chris Chavez:
Günlük tutma, kendinle bağlantıya geçmek için en güçlü araçlardan biridir! Günlük tutma benim için o günkü terapi ve kişisel bakım dozum haline geldi. Yoga ve meditasyon ise beden, zihin ve ruh olarak formda kalmama yardımcı oluyor! Son olarak, yemek yapmak müzik yazmak ve çalmak da yaratıcı ruhumu besliyor ve topraklanmış hissetmeme yardımcı oluyor. Kendimi fiziksel veya zihinsel olarak düşük hissediyorsam, bunlardan birini veya hepsini yapmam gerektiğini biliyorum!
- Pınar Özdemir Hotiç:
Çok enteresan ama hem yalnızken ve sadece kendimle sohbet ederken hem de bir topluluk önünde veya kalabalık bir ortamdayken. Beni en çok güçlendirenlerden biri de oğlumla büyüdükçe gelişen, geliştiren ilişkim. Ama en önemlisi başkalarından ziyade kendimi memnun etmeye odaklandığım anlarda güçleniyorum.
Öz sevginin çatırdadığı günlerde kendine nasıl daha şefkatli yaklaşıyorsun?
- Zeyneb Uras:
Nefesimi bularak, anda kalarak, kendime alan açarak.
- Raquel Habib:
Öz sevgi ve öz şefkat el ele giderler. Öz sevgi halkası kırılınca öz şefkat de çatırdar. Bu iki halka öz kabul ve öz değer halkaları ile iç içe geçmiş gibidir. Birinde çatırdama olunca ötekiler de doğal olarak etkilenir. Lakin içlerinden güçlü olan halka çatırdayanı destekler.
Ben kendi öz şefkat çalışmalarımda önce kendimi yargılayan sesi buluyorum çünkü halkalardan biri çatırdadıysa muhakkak içimde bir yargı yükselmiştir. Bu yargılayan sesin ihtiyacını araştırıyorum. Bu ihtiyacı gerçekten karşılayabilir miyim?
Bu ihtiyaç bir illüzyon mu, kodlama mı öğrenmiş olduğum, miras aldığım bir inanç kalıbı mı? Yoksa benim gerçeğim mi? Ona bakıyorum. Akabinde karşılanabilecek bir şeyse onu karşılıyorum. Yoksa da inanç kalıbımı değiştirme yönünde çalışmalar yapıyorum.
Bazense sadece durup, nefes alıp veririm ve şükür/takdir haline geçmeye çalışırım. Kendime sarılırım, kendimi affederim, hata yapmama izin veririm. Ağlarım, gülerim, kendime olduğum gibi olmaya izin veririm. Kısaca insan olduğumu hatırlarım ve olduğum gibi olmaya izin verdiğimde kendime karşı yumuşarım.
- Ray Rizzo:
Kumar. Kedi maması yemek. Hayır sadece şaka yapıyorum! Masaj yaptırmayı severim. Çok fazla Netflix falan izlememeye çalışıyorum ama yorgun olduğumda ve akış halini yakalayamadığımda, bir gece izin alıp kendime güzel bir şeyler pişirip bir kadeh kırmızı şarap içiyor ve sadece rahatlıyorum.
- Chris Chavez:
Kendimle nasıl konuştuğumu dinleyerek… Sanki çocuğumun bugün kendini iyi hissetmediğini söylemesini dinleyen sevgi dolu bir ebeveynmişim gibi iç sesimi dinliyorum. Sorun olmadığını bilmesi için sevgi ve iyileştirici sözler sunuyorum! Ben de ona şu anda neye ihtiyacı olduğunu ya da ne duyması gerektiğini soruyorum. Çoğu zaman, bir kucaklama ya da “her şey yoluna girecek, merak etme” şeklinde olumlama cümleleri yeterli geliyor.
- Pınar Özdemir Hotiç:
En yakın arkadaşıma yaklaşır gibi yaklaşıyorum, yoksa zor. Hepimizin iyi ve kötü günleri var, ayrıca bu kadar hızlı ve teknolojik gelişmelerle mükemmellik algısının sürekli pompalandığı bir ortamda olumlu kalmak, kendimizi kucaklamak, sevmek ve kabul etmek de çok önemli.
Positive aging / Pozitif yaş alma felsefem her yaşta; daha güçlü, daha canlı, daha zinde ve daha güzel hissetmek, kendimizin en iyi versiyonu olma yolunda verilen kararlar ve seçimlerden oluşan bir felsefedir. Yaş alırken karşılaştığımız değişiklikleri ve zorlukları nasıl tanımlamayı, algılamayı, kabul etmeyi ve kucaklamayı seçtiğimiz, doğal ve sağlıklı yaş alabilmemiz için çok önemli. Aynı zamanda kendi hayatımızın sürücü koltuğuna oturmak, kendi biricikliğimize ve gerçeğimize göre yaş alma yolculuğumuzu modifiye etmektir.
Öz değerini fark etmede zorluk çeken kişilere zamanında sana da yardımı dokunmuş olan hangi tavsiyeyi vermek istersin?
- Zeyneb Uras:
Acıyı, tatlıyı anbean karşılamaya özen göster. Hepsi senin gelişimin için. Yalnız değilsin. Yaşam yanında. Çok şükür!
- Raquel Habib:
Öz değer maalesef çocuklukta anne babamızla sonra da dış dünya ile kurduğumuz ilişki ile şekillenir ve çoğu insanda zaman zaman dengesizlik gösterir. Lakin bu bir falso veya bir sorun değildir. Öncelikle bunu bilmemizi ve hatırlamamızı isterim.
Ara sıra değeriniz hakkında şüphe duyduğunuzda kendinizin değerli bulduğunuz yönlerini yazın, kendinize bir hafta kadar bir takdir verme oyunu oynayın. Her gün günde 3 veya 5 tane özelliğinizi veya davranışınızı takdir edin.
Öz değer her ne kadar dış dünya tarafından şekillendirilse de belli bir bilinç ve farkındalık seviyesinden sonra iç dünya tarafından dengelenir, bunu hatırlayın.
Öz değerinizi korumak veya kazanmak için ilk başlayacağınız yerlerden biri de hayatınızda size gerçekten zarar verenlerle aranıza sınır çizmektir. Size değer vermeyene siz kendinize verdiğinizden daha fazla değer verirseniz dengeyi bozan siz olursunuz, bunu unutmayın! Boşuna karşıyı suçlamayın. Bu değişimlerin hepsi ancak ve ancak kendinizle farkındalık çalışmaları yaparak daha kolaylıkla mümkün olur.
Sevgi ile kalın. Önce kendinizi sevin ve sınırlarınızı her zaman koruyun.
- Ray Rizzo:
Tamam, bu biraz sert gelebilir ama… daha çok deneyin. Nerede olursanız olun, nasıl hissederseniz hissedin, yarını bugünden daha iyi bir gün haline getirmek için atabileceğiniz küçük adımları düşünün. Burada bebek adımlarından bahsediyorum. Kendinize süper çılgın hedefler belirlemeyin. Ancak bu küçük hedeflere doğru istikrarla ilerleyin. Her gün canlılığınızı, sağlığınızı ve yaşam gücünüzü arttıracak bir şeyler yapın. Sadece yüzde bir oranında olsa bile. Yaşamınızın ne kadar değişeceğini göreceksiniz.
- Chris Chavez:
İçinizde, şu anda burada olmanızın ne kadar harika olduğunu bilen bir yüksek benliğin olduğunun farkına varın. O parçanız sizi yargılamıyor veya sizinle olumsuz konuşmuyor! Yüksek benliğiniz sizi seviyor ve destekliyor. Koşulsuzca! Yüksek benliğinizi tanıyın. Onunla konuşun. Ondan yardım isteyin. Yüksek benliğinizle ne kadar rahat bağlantı kurarsanız ve onu ne kadar çok dinlerseniz, hayatınızda daha olumlu ve güzel şeylerin belirmeye başladığını göreceksiniz!
- Pınar Özdemir Hotiç:
Öncelikle öz değerimin başkalarının zihninde değil kendi zihnimde yaratıldığını farketmek önemli. Sevgi, güven, değer, şefkat gibi kelimeler hayatımızda çok önemli ama bunların başına öz koyduk mu işler değişiyor. İnsan uzun ve geniş bir yol, git git bitmez, bu yolda içinizdeki bazı sesleri susturmayı öğrenmek gerek: “Yapamazsın, edemezsin, sevemezsin, başaramazsın, hiç başlama bile, bitirebilir misin, cesaret edebilir misin?” İnsana akıl verilmiş, bir de ruh üstüne bir nefs, bir de nefes. Bazı değişimler için bir kağıt kalem yeter. Kurtarıcı yok, kurtarıcı sensin, kurtarıcı benim! Kendini ve özünü iyi tanımak, kendine bu anlamda yatırım yapmak, başlangıç ruhuyla her güne başlamak yeterli, gerisi gelir.