Henüz ülkemizde görülmese de dünyada 28 ülkede kendini gösteren ve hızla yayılmaya devam eden korona virüsü herkesi tehdit ediyor. COVID-19 adı verilen ve ilk defa Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan bu virüs, tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de gündemini derinden etkiliyor.

Ölümlü vakaların da artmasıyla dünyada oluşan panik hali, insanların günlük hayatlarını ve rutinlerini etkilemeye başladı. Bireysel anlamda en başta seyahatleri etkileyen bu durum; toplu taşıma kullanmaktan kaçınmak, kalabalık ortamlara girmemek ve hatta evden çıkmamak gibi önlemlerin alınmasına da neden oluyor. Bu bireysel önlemlere ek olarak devletler de seyahatlerle ilgili yeni regülasyonlar oluşturuyor ve kısıtlamalar getiriyor. 

Peki ama COVID-19 adındaki bu korona virüsü ile mücadele etmek için günlük hayatımızdan ödün vermemiz ve seyahatlerimizden vazgeçmemiz gerçekten de şart mı? İşte bu merak edilen sorunun cevabını Washington ve John Hopkins Üniversitelerinde yapılan araştırmalar aydınlatıyor.

İlginizi çekebilir: Kimler Corona Virüsü Tehditi Altında?

Seyahat etmek aslında virüsün yayılmasında sanıldığı kadar da etkili değil.

İnsanların büyük bir çoğunluğu çekinse ve devletler bazı seyahat kısıtlamaları getirse de yapılan çalışmalar, durumun aksini iddia ediyor. Seyahat kısıtlamaları uzun vadede virüsün yayılma riskini düşürebilir ancak Ebola, Zika, SARS ve MERS gibi virüs salgınlarını baz alan bazı bilimsel çalışmalar, genel anlamda seyahat kısıtlama ve yasaklamalarının etkisiz olduğunu söylüyor.

Uzmanlar, seyahatlere getiren bu sınırlandırma ve yeni regülasyonların virüs salgınında en fazla birkaç hafta kazandıracağının da altını önemle çiziyor. 

Aynı bulgular dünyada etkisini gösteren virüs salgılarından korunmak ne yapmamız gerektiğini de söylüyor. Aslında korunmak sandığımızdan çok daha kolay. Peki ama nasıl?

Virüs salgınına karşı yapılması gerekenler

Virüslerden korunmanın en kolay ve etkili yolu elleri yıkamak. Küçük yaşlardan itibaren hepimize aşılanmaya çalışılan bu alışkanlık gerçekten de hayat kurtarıyor. Bilimsel çalışmaların rakamlarla kanıtladığı bu basit ama etkili yöntemin yapabilecekleri inanılır gibi değil.

Yapılan çalışmalar, dünyada en çok kullanılan 10 havaalanında el hijyenini arttırarak salgın riskinin yüzde 37 oranında düşürülebileceğini gösteriyor. Aynı çalışmalar tüm havaalanlarında el hijyeninin arttırılmasıyla salgın riskinin yüzde 69 oranında engellenebileceğinin de altını çiziyor. 

El yıkamak tüm insanların sıklıkla yaptığı bir şey diye düşünüyorsanız işte bu noktada yanılıyorsunuz. Havaalanları için yapılan bu çalışmalar ellerini olması gereken şekilde ve sıklıkta yıkayan insan oranının yüzde 20’yi geçmediğini gösteriyor. Yani bu da demek oluyor ki havaalanlarındaki insanların yüzde 80’i, potansiyel olarak dokundukları her yere virüs saçıyor.

Bilinçlendirme konusunda en büyük sorumluluk havaalanlarında

Bu çalışmalar sırasında en sık kullanılan olarak belirlenen ve öncelikli olarak hijyen artırma çalışmaları yapılması gereken havaalanları Londra Heathrow, LAX, JFK, Frankfurt, Hong Kong ve San Franciso gibi aktarmaların merkezi olan ve uluslararası hizmet veren havaalanları. 

Posterler veya anonslar aracılığıyla hijyen konusunda insanları teşvik etmek, ellerini yıkamaya ve dezenfekte etmeye yönlendirmek ayrıca düzgün içerikli el dezenfekte ürünleri sunmak havaalanlarının yapması gereken iyileştirmeler olarak gösteriliyor. 

Havaalanlarının alacağı önlemler daha öncelikli ve büyük etkili olsa da bireylerin bilinçli olması ve ellerini sıklıkla dezenfekte etmesi virüslere karşı durabilmenin öncelikli adımı. 

İlginizi çekebilir: Bu Kış Hasta Olmamak İçin Ne Yapmalıyız?



Live To Bloom

Daha iyi bir seçim yaptık ve yaşama çiçek açtık!...



BLOOM SHOP