YAZAN: EZGİ DEMİRCAN ÇAĞLAYAN

Dünyanın ciğerleri amazon ormanlarından, su altındaki ormanlarımız kelplere kadar ormanlar nasıl oluşmuştur, en eski orman nerededir, hangi ülke en geniş ormanlık alana sahiptir, ülkemizdeki ormanlarda hangi tür ağaçlar vardır, ormanların biyoçeşitliliğe ve su kaynaklarına katkısı nedir, orman ürünleri sanayi dünyada kaç milyon insana iş olanağı sağlamıştır, palm yağı gibi sürdürülebilir olmayan ürünler sebebiyle her yıl kaç ağaç kesilmektedir, iklim değişikliği ve insan hatasının körüklediği orman yangınlarında geçtiğimiz yıl kaç hektar orman yok olmuştur, bu yangınlar sonucu su kalitesi nasıl etkilenmiştir, hangi hayvanlar evsiz kalıp nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır, kaç kişi evini kaybetmiştir…

Bu yazının konusu ormanlarla ilgili, cevapları renkli bir grafiğe sığdırılmış sorular ya da büyük puntolarla yazılmış birkaç sayıdan ibaret istatistiksel bilgiler değil. Bu yazının konusu 60,000’den fazla çeşidi olan ağaçlardan üçünün ve insanlığın hikayesi. İşte kutsal ağaçlar, ormanlar ve insan.

Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç Zeytin, Sedir ve Servi’dir. Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır.

Zeytin

Zeytin ağacı rivayete göre ağaçların ilkidir. Antik Yunan’da Athena’nın hediyesi (barış sembolü), Antik Mısır’da Tanrı Ra’nın aydınlanma simgesi, kutsal kitaplarda bahsi gecen, Nuh tufanına direnen tek ağaç. Binlerce yıl yaşayabilen zeytin ağacı gölgesinde dinlenen bir bilgenin kulağına şöyle fısıldamış: “Herkese aitim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım.”

Sedir

Sedir ağacı Sibirya Tayga’sının (ormanının) kutsal kabul edilmiş ağacıdır. Bir Şaman’ın hikayesine göre, 500 yıl yasayan bu ağaç ömrü boyunca dünyadan enerji çekip ölmeden hemen önce insanlar bu enerjiden faydalansın diye çınlamaya başlarmış. Bu ağaç dallarından yapılan takıların bu enerjiyi yaymaya devam ettiği düşünülürmüş.

Servi

Servi ağacı doğumdan ölüme var oluş çabasını ve hayatı simgeler. Göktürklerde, göğe uzanan bu ağaç yer ile gök (Tanrı) arasındaki kutsal geçiş yolunu temsil eder. Bu yüzden mezarlıklarda Servi ağacı bulunur. Yapraklarının rüzgârda çıkardığı sese manevi anlamlar yüklenmiştir. Hint mitolojisinden, Mezopotamya’ya çoğu kültürde kutsal anlamı olan, günümüze kadar taşınmış hayat ağacı sembolü Servi ağacıdır.

Ormanlar ve insan

Bu efsaneleri ve hikayeleri sıklıkla düşünüyorum. Bu ağaçlar ve ormanlar neden eskisi kadar kutsal değil? Onları ne zaman unutmaya başladık? En son ne zaman bir ormanda vakit geçirdik? Dalların çıtırtısını, ağaçların kokusunu, yaprakların hışırtısını en son ne zaman duyduk? O da yoksa, sabahları her gün yürüdüğümüz yolda, evde camdan dışarı baktığımızda gördüğümüz ağacı tanıyor muyuz?

Kaç senedir orada biliyor muyuz? Her sezon, ondaki değişiklikleri fark ederken kendimizi de onda görüyor muyuz? Hayatımızın mutlu, mutsuz, umutlu, öfkeli, sakin anları, yılları birer birer geçerken, o ağaç yaz kış yağmur rüzgâr demeden senelerdir orada mıydı? Tanıklık ettiği onlarca yılın anılarını bizim gibi biriktiriyor muydu? Ormandaki bir ağaç diğer ağaçlardan bizim kalabalıklardan sıkıldığımız gibi arada sıkılıyor muydu? Her şeye rağmen tutunduğu toprakta hepimizden güçlü muydu? Kökleriyle bizden daha bağlı mıydı dünyaya? Bize verdikleriyle bizden daha cömert miydi? Onlara ne kadar benzediğimizi düşünüyor muydu? Her sene kupkuru daldan yeşeren ağaçlar, ormanlar bize umut değil miydi?

Bazen sakince zamanını bekleyen, bazen de en ufak bir gün ışığına aceleyle çiçek açan ağaçlar bizler değil miydik? İçin için yanıp kül olup, küllerinden yeniden yeşeren ormanlar bizler değil miydik? Bazen içindeki hastalık onu yiyip bitirirken dışarıdan hiçbir şey yokmuş gibi duran, bazen de sıkıntısı yüzüne yansıyan ağaçlar da bizler değil miydik? Onlarca yıl her türlü zorluğa rağmen göğe uzanıp, bir baltayla yasama hevesi kesilen ağaçlar da bizler değil miydik? Bu dünyaya kök salmış, nefes olmuş, en çok insanlardan zarar gören ağaçlar da bizler değil miydik?

Nefesimizi borçlu olduğumuz ormanları bize bizi hatırlattığı için mi unuttuk?




Ezgi Demircan Özelçağlayan

ODTÜ Kimya bölümünden 2011 yılında mezun oldu. Organik Kimya dalında yüksek lisans ve bu süre zarfında araştırma görevliliği yaptı. 2018 yılında Kanada’da University of Waterloo, Çevre Mühendisliği bölümünde doktoraya başladı. Aynı zamanda University of Waterloo, Water Institue, Collabrative Water Programı’nı tamamladı. Disiplinlerarası olan bu programda suyun ekonomiden psikolojiye, toplum sağlığından...



BLOOM SHOP