Hangimiz “Benim pipet kullanmamam, daha az et tüketmem, ihtiyacım olmayan o pantalonu almamam mı çevresel krizleri çözecek?” diye düşünmedi ki! Boyutu ve ciddiyeti, örneğin iklim krizi sonucu çıkan çevresel felaketler, karşısında bizleri umutsuz, çaresiz ve küçük hissettiren çevresel krizler sanki ne kadar dikkat edersek edelim aşılamayacakmış gibi hissettirebiliyor. Tamamen çevre dostu bir hayatın yoksa, diğer her tür çabanın da bir anlamı veya karşılığı yokmuş gibi görünebiliyor. Bu da birçoğumuzu hiç bir aksiyona geçmemeye hatta bu konuları konuşmamaya itiyor. İyi niyet, ikiyüzlülük olarak damgalanıyor. Böylesi bir yanılgının çevresel mücadeleye yarardan çok zarar verdiği ise oldukça açık görülebiliyor. Tam da bu nedenle mükemmel çevre aktivisti gerçekten var mı, varsa da ona gerçekten ihtiyacımız var mı, sizin için araştırdık!
Mükemmel çevre aktivisti neleri yapmalı, neleri yapmamalı?
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bir çevre aktivistinden her davranışı, adımı, yemeği yani bütün yaşamı ile çevre dostu olması bekleniyor. Sıfır atık üretmesi, karbon salınımına neden olan ulaşım araçlarına; uçak, özel araç hatta toplu taşımaya bile binmemesi, hiç bir hayvansal ürün tüketmemesi, kıyafetlerini her daim ikinci el veya sürdürülebilir üretimden alması ve uzayıp giden listenin hepsine tamamen uyması isteniyor. Cinsiyetleri, yaşları, ekonomik ve sosyal durumları, sağlıkları birbirinden çok farklı olan çevre savunucularından mükemmeli beklemek, bir hatalarında dahi eleştiri yağmuruna tutmak sağlam bir mantığa oturmuyor.
Mükemmeliyetçilik çevresel hareketi nasıl zedeliyor?
Birileri tarafından yazılmış “mükemmel çevreci” karakteri, çevresel mücadelenin özünde karşı geldiği her tür eşitsizliği beslemekten öteye gidemiyor. Herkesin beraber yaşadığı bu modern hayat düzenini çevrenin bütünlüğüne saygı duyacak şekilde yeniden şekillendirmeye çalışan aktivistleri, kapitalizmle sıkı sıkıya bağlı “mükemmellik” standardına tabi tutmak kendi içinde çelişiyor.
Çevresel aktivistlerin ne dediklerine odaklanmak yerine özel hayatlarına, seçimlerine odaklanmak, çevresel problemlerin ve karşısında verilen mücadelenin üzerindeki ışığı dağıtıyor. Elde edilen başarılar yerine yetersiz kalınan, hatalar yapılan konulara odaklanmak çevresel krizler gibi temelinde eşitsizlik yatan küresel problemlerin daha da çözülemez ve karamsar bir hal almasına neden oluyor. Mükemmel değilsen aksiyona geçemediğin, konuşamadığın, savunamadığın hatta çaba sarf edemediğin bir kutuya sıkıştırıyor. Düzen köklü bir değişimden geçmediği sürece, mükemmel olmak tam anlamıyla imkansız olduğu için de çevre adına mücadele vermek kimsenin üzerine düşmüyor.
Çözüm mükemmel olmaya çabalamamak mı?
Mükemmeliğin var olduğu bir dünya beraberinde utancı da getiriyor. Hata yapma korkusu ile konfor alanından çıkmamak çevreye her saniye zarar vermeye devam eden status-quo’nun değişmemesine, büyümek, öğrenmek, gelişmek için hiç bir alanın yaratılmamasına neden oluyor.
Bu nedenle çevresel krizler gibi tüm dünyayı ilgilendiren, kompleks ve çok katmanlı problemlerin çözümü hata yapmaktan, “mükemmel” olmamaktan geçiyor. Küresel bir kriz ancak toplumun çoğunluğunun desteği ile çözülebilirse, herkese kendi temposunda çaba sarf etmesi için alan açmak, anlayış göstermek gerekiyor.
“Kötü aktivist” olmak ne anlama geliyor?
“Dünya’ya görmek istediğin değişim olmak” tabi ki hiç bir zaman önemini kaybetmiyor. Çevrenin korunması ve gezegenin sürdürülebilirliği için mücadele veren herkesin, kendi bireysel yaşamında da savunduğu ilkelere göre yaşaması güveni ve umudu yeşertiyor. Fakat kendi içerisinde hatalı ve bozulmuş kapital düzenin içerisinde yaşamak kaçınılamaz sınırlamaları da beraberinde getiriyor. Ekonomik, sosyal, politik engellerin varlığı, gezegen adına verdiği mücadeleyi sesli bir şekilde gösteren, çevresiyle, toplumla paylaşan kişilerin gücünden götürmüyor. Mükemmel bir dünyanın varlığını istemek için mükemmel olmaya gerek olmuyor. Bu nedenle herkesin en küçük seçiminden en radikal hayat değişimine kadar çevre adına attığı her adım çevresel aktivizmin içerisinde sayılıyor.
Beraber, hayal gücünün limitlerinin çok daha ötesinde bir gelecek yaratabiliriz. Daha fazla ne yapabilirim sorusunu kendimize yönelterek optimizm kasını geliştiririz. Suçluluk duygusunu ve acıyı birbirine bağlı pozitif aksiyonla değiştirir, beraber hareket ettiğimizde, hayal edilemeyecek gerçekliklere yetişebiliriz.
Tamsin Omond
Nasıl “kötü” çevre aktivisti olunur?
Bir grup kesişimsel çevrecinin kurduğu Bad Activists Collective‘in ismini verdiği “bad activist” yani kötü aktivist, mükemmel bir şekilde mükemmel olmayan çevresel aktivistlerin sesi oluyor. Yeterince iyi olmadığı için çevresel aktivizme katılmaya çekinen herkes kötü aktivist olma tüyoları ile aradığı motivasyonu ve desteği bulabilir!
- Status-quo’yu düzenli olarak sorgulamak
- Çevresel farkındalıkla yapılmış herhangi bir aksiyonun nasıl bir etki doğuracağını düşünmeden, olabildiği kadar, çevresel mücadeleye destek olmak
- En ufak pozitif aksiyonun sayıldığını, bir hatanın da dünyanın sonunu getirmeyeceğini bilmek
- Yeni bilgiler ile karşılaşınca kendi düşüncelerini, aksiyonlarını gözden geçirebilmek ve gerekirse adapte edebilmek
- Olaylara büyük çerçeveden; çoğu çevresel krizin sorumlusunun bireysel olara bizler değil, küresel sektörlerin aksiyonları ve uluslararası kurumların aksiyonsuzluğu olduğunun bilincinde olmak
- Çevresel mücadeleyi destekleyen herkesten güç ve yardım almak, yalnız olmadığını hissetmek
Bana öğretirsin, unuturum. Bana gösterirsin, hatırlarım. Beni dahil edersin, anlarım.
Edward O. Wilson