Kaynak: keyifli.com/The Bucket List

Mutlu ol! Hayatımızın odak noktasına koyduğumuz bu amacı her gün defalarca sorguluyor ve günün sonunda da “Mutlu değilim!” yargısına varıyoruz. Sizce her gün bunu sorgulayarak mutlu olabilir miyiz?

İyi bir iş, güzel bir ev, son model bir araba ya da mutlu bir ilişki hedefleriyle her gün mutluluğu arıyoruz? Eğer mutluluk bir hedef değil bir süreç olursa, onu düşünmeden de iyi hissedebiliriz! Kısaca yaşamı bütünüyle ele alıp, büyük resme bakabilmeyi, yaşadığımız anlardan keyif alabilmeyi ve kolay kolay umutsuzluğa kapılmadan bir amaç edinebilmeyi öğrendikçe daha iyi olabiliriz. Peki yaşamda böyle insanlar yok mu? Elbette var! Onların mutluluğu yakalamak için nelerden uzak durduğunu sizin için araştırdık!

Mutluluğun sırrı: Başkaları ile kendilerini kıyaslamazlar çünkü eşsiz olduklarını bilirler!

Başkalarının ne yaptığını unutun, onların nerede olduğunu, oraya nasıl tırmandıklarını ya da nelere sahip olduklarını düşünmekten vazgeçin. Kendiniz için en iyi olanı yaptığınızdan emin olun ve şunu düşünün: Sizden başkası sizin için en iyi olanı bilemez ve yapamaz. Herkesin koşulları farklıdır ama herkes kendi koşulları içinde kendi ve ailesi için en iyi olanı yapmaya çalışır. Siz de öyle…

İç dünyanızın sesini dinleyin ve kendi işinize odaklanın. Emin olun bu şekilde daha başarılı olacaksınız. Yalnız yürümekten korkmayın! En iyi dileklerinizi, umutlarınızı ve hedeflerinizi düşünün, odaklanın ve yalnızca çalışın. İyi niyetle yapacağınız her çalışma sizi hedeflerinize bir adım daha yaklaştıracaktır.

Mutluluğun sırrı: Başkaları tarafından onaylanmayı beklemezler çünkü kendi eylemleri zaten değerlidir!

Başkalarını etkilemeyi elbette isteyebilirsiniz. Ancak bu sizi rekabete sürüklememeli. Daha da önemlisi bu süreçte kendinize olan saygınızı yitirmemelisiniz. Başkaları ne der ne düşünür, onaylar mı diye düşünerek geçireceğiniz zaman sizi strese sokmaktan başka bir işe yaramaz. Oysa siz doğru bildiğiniz yolda, kendi iradenizle ilerleyerek de başarılı olabilirsiniz. Kimse sizi yargılayamaz, bu hakkı siz onlara vermedikçe tabi…

Siz siz olun yalnızca kendinize odaklanın, mutlu olduğunuz şekilde yaşayın, ayaklarınızın altından geçecek yolu siz tayin edin. Eğer sizi olduğunuz gibi kabul etmeyenler olursa onlar gerçek dostlarınız değildir. Zira gerçek dostlar sizi her halinizle benimseyen insanlardır.

Mutluluğun sırrı: Kin tutmazlar, affetmeyi bilirler!

Kin tutmak sizi geçmişinizin kölesi yapabilir. Kininizi beslemek için aynı olumsuz olay ya da durumları düşünür, kendinizi işin içinden çıkaramazsınız. Kızgınlığınız yeniden aynı acıyı yaşatır. Bu da mutlu olmanızı engeller. Bağışlamak iyi bir çözüm olabilir. Affedin! Tüm kötülükleri, anlaşmazlıkları bir kenara bırakın. Bırakın ki sizden uzaklaşsınlar. Eğer bağışlamayı öğrenemezseniz yaralarınız asla iyileşmez.

Mutluluğun sırrı: Olumsuz ortamlarda bulunmazlar

Bu prensibi edinerek kendinize büyük fayda sağlayacaksınız! Hayatınızın geri kalanını mutlu geçirmek istiyorsanız canınızı sıkan, gerilimli ortamlardan uzak durmanızda yarar var. Böylece sahip olduğunuz enerjiyi ve zamanı doğru yerlere kullanabilirsiniz. Olumsuzluklara odaklanan, amaçsız ya da kıskanç insanlarla bir arada bulunmamaya gayret gösterin, çünkü böyle insanlar sizi de aynı şekilde olmaya yönlendirebilir ve hayata karşı olan motivasyonunuzu düşürür.

Mutluluğun sırrı: Gerçeklerle yüzleşmeye cesaretleri vardır!

Söylediğiniz yalanlar bir süre sonra o kadar büyür ki siz bile inanmaya başlarsınız. Gerçeğe direnmeyin. Sizi yalan söylemeye teşvik eden nedir? Daha popüler olmak, daha iyi görünmek ya da daha fazla gösteriş yapmak mı? O nedeni bulduktan sonra kendinizi sorgulayın. Gerçekleri eğip bükerek, yalan söyleyerek onlara istediğiniz şekli veremezsiniz çünkü kendi gerçeğiniz tam karşınızda var olmaya devam ediyor. Gerçeği değiştirecek gücü kendinizde bulamadığınız için yalana sığınıyorsanız mutlu olamazsınız. Gerçeği kucaklayın, kendinizi ve dünyanızı olduğu gibi kabul edin. Cesur olun, gücünüzü fark edin.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: Marc and Angel, Elephant Journal





BLOOM SHOP