YAZAN: BURCU ERBAŞ

Heyecanlandığınız, stresli bir durumla karşı karşıya kaldığınız veya üzüldüğünüzde tuvalete gitme ihtiyacınız da doğuyorsa huzursuz bağırsak sendromu – diğer ismi ile irritabl bağırsak sendromu – (İBS) terimini daha önceden duymuş olabilirsiniz. İBS tanısı almış kişiler dünya popülasyonun yüzde 11’ini oluştururken gerçekte bu rakamın çok daha yukarılarda olduğu tahmin ediliyor. Özellikle kadınlarda ve genç yetişkinlerde daha sık rastlanan, belirleyici bir nedeni, semptomu veya tedavisi bulunmayan bu bağırsak rahatsızlığı birçok kişinin yaşam kalitesini düşürüyor. Bunun da ötesinde İBS ya beraberinde ruhsal ve zihinsel sıkıntıları da getiriyor ya da duygusal olarak zorlu dönemlerden geçmiş kişilerin hayatında beliriyor. Peki, bir bağırsak hastalığı nasıl oluyor da kişinin duygusal ve zihinsel iyi olma hali ile bu kadar temas halinde ilerliyor? Henüz kesin bir tedavisi olmayan İBS’den çıkış yolumuz beyin-bağırsak ilişkisinde gizli olabilir mi? Yapılan en yeni araştırmalar, huzursuz bağırsak sendromunu bedensel veya beslenmeye bağlı bir rahatsızlık olmaktan çıkararak psikolojik boyutuna vurgu yapıyor.


Huzursuz Bağırsak Sendromu nedir?

Huzursuz bağırsak sendromu tanısı, 6 ayı geçen bir süre karın bölgesinde ağrı, hazımsızlık, gaz, şişkinlik, normalin dışında seyreden bağırsak hareketleri varsa ve yapılan testler sonucu diğer sindirim hastalıkları elenmişse verilir. Kısa ismi ile İBS’nin kendine özgü bir testi, biyolojik işareti yoktur. Hatta sindirim sistemi yapılan testlerde çoğu zaman sorunsuz görünür. Herhangi ayırıcı bir semptomu veya oluşmasına neden olan belirgin bir tetikleyicisi bulunmaz. Kronik semptomları hafifletmenin birçok yolu bulunsa da İBS’yi kesin olarak geçirecek bir tedavi de maalesef yoktur.

İBS tanısı almış bir kişinin yaşadığı rutinin dışında seyreden bağırsak hareketleri, gaz, şişkinlik gibi semptomlarını hafifletmenin yolu bütüncül bir yaklaşımdan geçer. Gerekli yaşam tarzı, beslenme değişiklikleri yapıldıktan sonra gerekiyorsa takviye ve ilaç tedavisine de başlanır.

İBS’nin toplumda görülme sıklığı yüzde 5 ila 15 arasında değişir. İlginç olan tarafı ise daha çok genç yetişkinlerde ve kadınlarda görülmesidir.

Neden Huzursuz Bağırsak Sendromu neden olur? Neden psikolojik bir rahatsızlık da denebilir?

İBS’nin çıkış nedenleri arasında birçok faktör sayılır: Genetik yatkınlık, çevresel ve psikolojik faktörler. Bu faktörler arasında ise psikolojik faktörlerin en belirleyici rolü oynadığı düşünülmektedir. Genç yaşlarda aşırı ve kronik stres yaşamış, fiziksel, duygusal, cinsel tacize uğramış, anksiyete bozukluğu ve depresyon geçmişi bulunan kişilerde İBS görülme riski daha fazladır.

Psikolojik faktörlerin sindirim sağlığında bu denli etkin bir rol oynaması beyin-bağırsak ilişkisi ile açıklanır. Birbirlerine direkt olarak vagus siniri ile bağlı olan beyin ve bağırsaklar koordinasyonlu halde çalışır. Bağırsaklar ruh halini etkileyen birçok hormonun, örneğin mutluluk hormonu olan serotoninin, salgılandığı en temel yerlerden biridir. Bunun aksine stres hormonu kortizolün de bağırsak hareketlerini yavaşlatan hatta durdurabilen bir etkisi vardır.

Çoğu İBS hastasında depresyon, anksiyete bozukluğu, post travmatik stres bozukluğu veya herhangi bir ruhsal rahatsızlık görülmesi tesadüf değildir. Yapılan araştırmalar, İBS ile çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkların el ele gittiğini, HPA aksının çevresel ve duygusal strese karşı daha savunmasız olduğunu göstermektedir.

Huzursuz Bağırsak Sendromu nasıl geçirilebilir?

Stresle başa çıkma

İBS’nin kontrol altına alınmasında izlenecek yol her tür tetikleyicinin hayattan uzaklaştırılmasıdır. Bunun en başında da psikolojik stres faktörleri gelmelidir. Yaşamda kişiyi strese sokan her tetikleyici; iş, eğitim, sosyal ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi, bunun yanı sıra duygusal dayanıklılık kasını geliştirmeye yardım edecek yeni alışkanlıkların ve mindfulness bilincinin edinilmesi önerilir.

Profesyonel destek

Günümüzde benimsenmiş bazı profesyonel terapi yöntemleri; hipnoz, bilişsel davranış terapisi, psikodinamik terapi, farkındalık temelli stres azaltma İBS’nin semptomlarını hafifletmede oldukça başarılıdır. Endişe, stres, korku gibi duygular ile başa çıkma yetisini geliştiren, geçmiş travmalar konusunda ilerleme kat edilmesine katkı sağlayan bu terapi modellerinde İBS’li kişilerin günlük yaşamlarında önemli bir kalite artışı elde edilebilmiştir.

Yaşam tarzı değişimleri

Yaşam tarzı değişimlerinde ise en önemli faktörler egzersiz ve uykudur. Fiziksel egzersiz, bağırsakların mekanik hareketini desteklediği ve duruma göre hızlandırdığı için İBS’ye sahip bir kişinin mutlaka rutinine düzenli hareketi eklemesi gerekir. Burada önemli olan egzersizin fiziksel stresi çok yükseltecek ağır veya yüksek yoğunluklu değil, orta seviyede; yoga, pilates, yürüyüş, tenis, yüzme gibi bir egzersiz olmasıdır.

İBS’nin uyku kalitesi ve süresi üzerinde de düşürücü bir etkisi olması istenmeyen bir kısır döngü yaratır. Uykunun beden üzerindeki iyileştirici etkisinden faydalanmak için uyku hijyenine ekstra dikkat ederek, gerekiyorsa melatonin, magnezyum gibi takviyelerden faydalanarak deliksiz ve en az 8 saat uyku uyumak amaçlanmalıdır.

Beslenme değişimleri

Bazı gıdalar İBS’nin semptomlarını ağırlaştırabilir. Bedensel enflamasyon artışına katkıda bulunan; süt ve süt ürünleri, rafine şeker, meyve suları, buğday, kafein, sakız ve yüksek lif bulunduran meyve ve sebzelerin beslenmeden uzaklaştırılması, semptomlarla başa çıkmayı kolaylaştırabilir. Araştırmalar düşük FODMAP diyetinin İBS semptomlarını kısa bir sürede hafifletmede en başarılı diyet olduğunu gösterir.

Bununla beraber sindirim problemleri yaşayan kişiler potansiyel emilim bozuklukları sonucu besin değeri eksikleri yaşamaya daha yatkındır. Yüksek besin değerli bir beslenmeye ek olarak güvenilir bir multivitamin ve mineral takviyesi kullanmak bütünsel sağlığı destekleyecektir.

Konu probiyotikler ise İBS’nin takviyelere nasıl bir cevap vereceğini kesin olarak söylemek zordur. Yapılan araştırmalar neredeyse ikiye bölünmüş durumdadır: Yarısı probiyotiklerin İBS’yi hafiflettiğini, diğer yarısı ise durumu ağırlaştırdığını gösterir. Bu konuda daha çok araştırma yapılması gerekirken en doğru ölçüm doktor gözetiminde, kişi özelinde denemek ve sonuçları gözlemlemektir.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP