Diğerleriyle aranıza fiziksel, duygusal, zamansal ya da maddi anlamda gereken sınırı koyamadığınızı hissediyorsanız bunun sebebi, sizin içinizde de en az diğerleri kadar sevilmeye, saygı, sevgi ve değer görmeye ihtiyacı olan bir can olduğunu sıklıkla unutuyor olmanız. Biz kendine değer vermeyi, ona sevgi ve şefkatle yaklaşmayı öncelik eden bir kültürün içine doğmadık. İçimize dönmek, orada biri olduğunu gözlemek dahi aklımıza gelmedi. Kendimizi, kendi ihtiyaçlarımızı öncelik haline getirmeyi bencillik zannettik; özellikle de kadınlar olarak.
Fakat artık devir değişiyor. Bizim de “hayır” demeye, dilediğimiz kadarımızı ortaya koymaya, kalbimizin sesini duymaya ve o sesin gücüne sarılmaya ihtiyacımız olduğunu fark ediyoruz. Bugüne dek kendimize vermediğimiz değeri artık vermeye başlamak zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Ve en önemlisi de bunun bencillik değil; bir zorunluluk olduğunun bilincine vararak. Artık alçakgönüllü ve tatlı olmaya çalışmayı bırakıp gücümüzü yaşama zamanındayız. Bizim bu güce kavuşmamıza bütün dünyanın ihtiyacı var. Peki bu değişimin gerçekleşmesini kolaylaştıracak yollar neler?
İlginizi çekebilir: Suçluluk Hissetmeden Hayır Diyebilmek Mümkün Mü?
Gözlemleyin ve belirleyin
Hayatınızda nelere “hayır” demek isterken “evet” diyorsunuz? Ve bunu kendinize neden yapıyorsunuz? Sevilmek, kabul görmek, dışlanmamak için mi? Maddi sebepler dolayısıyla mı? Sınır belirlemekten utanıyor musunuz? Bir şeyleri kaybetmekten mi korkuyorsunuz? Yalnız kalmaktan mı çekiniyorsunuz? Kendinizle yüzleşin. Sonra alternatif yollar ve verebileceğiniz farklı cevaplar belirleyin. Bu arada kendi ihtiyaçlarınızı fark etmeyi de unutmayın. Sevdiklerinizden ve kendinizden beklentileriniz, istedikleriniz neler?
Gücünüzün farkına varın
Kendi gücünüzü fark ettiğiniz zaman korkularınızı aşmanız da kolaylaşır. Önce en büyük korkularınızı bir kağıda yazın. Yapmaktan korktuğunuz birkaç ufak şeyle işe başlayabilirsiniz. Yükseklikten korkuyorsanız, yüksek bir kata çıkın ve oradan aşağıya bakın. Yanınıza size destek olması için bir arkadaşınızı da alabilirsiniz.
Yalnız başınıza seyahat etmekten korkuyorsanız toplayın çantanızı ve uzaklara -ya da başlangıç için yakınlara- bir bilet alın. Geç kalmaktan korkuyorsanız bir yere geç kalın. Hastalıktan korkuyorsanız hastaları ziyaret edin. Yaşlanmaktan korkuyorsanız, yaşlılar evinde bir gün geçirin. Her şeyinizi kaybetmekten korkuyorsanız hiçbir şeye sahip olmayan insanların gözlerinin içine bakın. Korkuyla yüzleştikçe ve onu aştıkça varoluşun gücünü içinizde daha yoğun bir şekilde hissedeceksiniz. Peki biz doğru sınırları koymayı öğrendiğimiz zaman ne olacak?
İlginizi çekebilir: En Yaygın Hayır Diyememe Nedenlerimiz
İnsanlar değiştiğinizi düşünecekler
Evet, doğru düşünecekler. Değişelim zaten. Aynı kalacağız da ne olacak? Değişim, yaşam ateşini yakar. Siz sınırlarınızı belirledikçe, kendinize olan saygınız da artacak. Özgüveniniz sağlıklı bir noktaya gelecek. En önemlisi de kendinize olan sevginizi içinizde sımsıcak hissedeceksiniz. Çünkü kalbinizin sesini daha net duyabilmeye başlayacaksınız. Ayrıca değişim, bilinç sıçraması yaşadığınıza da işarettir.
Yaşam enerjinizin çok daha fazlası size kalacak
Yapmak istemediğiniz şeyleri yapmayı, gitmek istemediğiniz yerlere gitmeyi, bulunmak istemediğiniz ortamlarda bulunmayı bıraktığınız zaman ekstra enerji harcamanız gerekmeyecek. Zamanınız ve yaşam enerjiniz size kalacak. Size kalan bu yaşam enerjisiyle daha fazla yaratabilir, içinize dönebilir, gerçekten vaktinizi ayırmak istediğiniz şeyleri yapabilirsiniz.
Yeniye yer açılacak
Size artık iyi gelmeyen insanları, sohbetleri, mekanları bırakmayı göze aldığınızda, çevrenizdekilere istediğiniz ve istemediğiniz şeyleri açıkça ifade edebildiğinizde, yeniye yer açılacak. Eski alışkanlık döngüleri hep aynı sonuçları yaratır. Fakat yeni alışkanlıklar kaçınılmaz olarak yeni insanları, yeni gelişmeleri, yeni bir gerçeklik düzeyini yaşamınıza katacaktır.