Bazı günler öğleden sonra çalışmak imkansız gibi hissettirebiliyor. Sabah ne kadar enerjik başlasak bile hepimizin mutlaka deneyimlediği öğleden sonra bitkinliği, hem performansı hem de ruh halini ciddi oranda düşürebiliyor. Bu gibi “düşük” anlarda yeniden enerjinizi arttıracak 8 alışkanlık ile bir daha hiç bir zaman kendinizi yapmanız gereken işlerle boğuşurken bulmayacaksınız!
Öğleden sonraları neden enerjimiz düşüyor?
İlk olarak vurgulamak istediğimiz öğleden sonra enerji düşüşlerinin bilimsel olarak gerçek olduğu! Yapılan araştırmalar bunun en büyük suçlusunun dehidrasyon olduğuna dikkat çekiyor. Özellike yaz aylarında önemli ölçüde artan su kaybı, bilişsel yetilerin zayıflamasına; daha fazla dikkatsizliğe, hataya, unutkanlığa, odak kaybına ve yorgunluğa neden oluyor. Bu nedenle gün içinde bolca, yaz aylarında daha bile fazla su içmek gerekiyor.
Enerjinizi arttıracak 8 gün ortası alışkanlığı
Karbonhidrat içermeyen bir öğlen yemeği yiyin
Birçok kişinin öğleden sonra ani yorgunluk yaşamasının sebebi öğle yemeğinde yenilen yüksek karbonhidratlı, şekerli yemeklerden dolayı yaşanıyor. Aniden fırlayan kan şekerinin kısa bir süre sonra düşmesi, bedensel olarak da düşüklükle hissediliyor. Bu nedenle öğleden sonra yüksek enerjiye sahip olmanın bir yolu da öğlen yemeğini karbonhidrat ve şekersiz geçirmek, bu iki besin grubunu günün diğer öğünlerine saklamaktan geçiyor. Nitekim öğlen karbonhidrat ve şeker tüketilecekse de Glucose Goddess Jessie Inchauspé’nin önerisi ile ilk sebzeleri sonra protein ve yağları en son karbonhidrat ve şekeri yemek, kan şekerini daha stabil tutuyor.
Ne yediğimiz kadar ne zaman yediğimiz de öğleden sonraki modumuzu belirleyebiliyor. Geleneksel öğle yemeği saati 12.30-13.30 arasında yenilen besleyici ve doyurucu bir yemeğin ideal şartlarda akşama kadar kişiyi tutabilmesi gerekiyor. Bununla beraber uzmanlar en doğru yaklaşımın kişinin kendi bedenini ve açlık sinyallerini izlemesi olduğunu söylüyor. Hafif geçiştirilen bir öğlen yemeği, atlanan kahvaltı kendini enerjinin dibe vurduğu bir öğleden sonrada gösterebiliyor. Böyle anlarda bitkinliğin açlıktan mı geldiğini fark edebilmek ve kan şekeri zıplatmayacak türde bir atıştırmalık; humus, guacamole, haşlanmış yumurta, yemek enerjiyi anında yükseltebiliyor.
Hareket edin
Hiç birimizin vücudu 8 saat aralıksız oturmak üzere tasarlanmadı! Uzun süreli oturmanın negatif etkileri ise en çok öğleden sonraları kendini gösteriyor. Ne kadar yorgun hissedilse de, ayağa kalkıp hareket etmek; yürümek, zıplamak, yoga pozları yapmak, esnemek kan dolaşımını desteklemeye; tüm bedene olduğu gibi zihne de temiz kan ve oksijenin gitmesine yardımcı oluyor. Odak yeniden açılıyor.
Kafein alımınızı stratejik yapın
Güne başlarken tok bir karna içilen sabah kahvesi gün içinde enerji seviyelerinin korunmasına yardımcı olurken belirli bir limiti aşmak, herkesin kafein toleransı farklı oluyor (!), enerjiden çok yorgunluğa ve anksiyeteye neden oluyor. Bu nedenle gün içinde ne kadar kupa kahveden sonra çarpıntı, endişe, bitkinlik hissedildiğinin takibini yapmak ve o sınırı hiç geçmemek lazım!
Su tüketiminizi arttırın
En ufak miktarda bile dehidrasyon, bilişsel yetilerin hissedilir şekilde düşmesine neden oluyor. Özellikle sabahları ağır miktarda içilen kahve ve çay vücutta su kaybına yol açarak öğleden sonraları yaşanan konsantrasyon kaybının bir numaralı suçlusu oluyor. Bu nedenle gün içinde, özellikle öğleden sonra, içilen su miktarını önemli oranda arttırmak gerekiyor.
İş programınızı enerji seviyenizi düşünerek yapın
Kimi insan sabahları daha üretken olurken kimisi işinin büyük bir kısmını en iyi geç saatlerde yapabiliyor. Kronotip olarak da bilinen bu sirkadiyen ritim alışkanlıklarını, eğer el veriyorsa, profesyonel hayatınıza da uygulamaya çalışın. Eğitim hayatınız devam ediyorsa en önemli iş ve çalışmalarınızı en enerjik olacağınız saatlere saklayıp geri kalanında dinlenebilirsiniz. Aynı şekilde işinizde de öğleden sonra veriminizin bir tık daha düşük olacağını öngörerek, veya tam tersi (!), yoğunluğunuzu ayarlayabilirsiniz.
Canlandırıcı bir nefes pratiği deneyin
Bazı nefes teknikleri bedeni rahatlatıp parasempatik sistemi devreye sokarken diğerleri canlandırmaya; sempatik sistemi uyarmaya yardımcı oluyor. Özellikle Wim Hof’un geliştirdiği nefes teknikleri gibi hiperventilasyona benzeyen nefes pratikleri doğru kaynaklar üzerinden kısa sürede gün ortası enerji desteği verebiliyor.
Bulunduğunuz atmosferi değiştirin
Aynı yerde uzun süre durmak enerji ve konsantrasyon kaybına katkıda bulunuyor. Yeniden canlanmak için kısa bir yürüyüşten sonra bulunduğunuz yer; ofis, ev, kütüphanenin başka bir noktasına oturmak, kan dolaşımınızı canlandırırken verimliliğinizin artmasına hatta ilham almanıza bile yardımcı oluyor!
Eğer el veriyorsa, 20 dakikalık uyku molası verin
Yukarıdaki adımlara şans verseniz bile hala yorgunluğunuz gerçekten hiç bir işe konsantre olmayacağınız kadar ağırsa, 20 dakika ara vermeniz gerekiyor. Daha fazla kafein tüketim çöküşünüzü ertelemektense eğer el veriyorsa 20 dakikalık bir “power nap” yani kısa öğle uykusu yapmak enerjinizi daha sürdürülebilir ve canlı kılabiliyor. Araştırmalar, 20 dakikalık kısa uykuların beynin nöroplastisite yeteneğini de arttığını gösteriyor!