Ne modern hayat ne içinde yaşadığımız kültür ne toplumumuz ne de ailemiz bize “sen değerlisin”, “sen önemlisin” ve “yeterlisin” mesajı vermedi. Biz çoğu zaman kendimizle savaş halinde, varlığımızdan utandırılarak ve yaptıklarımız yüzünden ayıplanarak büyüdük. Bu şekilde “öğrenilmiş utanç” içimize yerleşti ve içimizden bir ses fısıldamaya başladı: “Ben kötüyüm”, “Ben iyi şeyleri hak etmiyorum” ve “Değersizim” dedi. Ama o “ben”, “Ben” değildim ki… Kimliğimiz, zannederek utandığımız kişi “biz” değiliz. O, egomuz. Yani korunma mekanizmamız.
Biz, gerçek kimliğimizi unutup alışkanlıklarımızla, duygularımızla, düşüncelerimizle, kendimize kendimiz hakkında anlattığımız hikayeyle, geçmişimizle, geçmiş deneyimlerimizle, kontrolcü yapımız ve manipülasyon yöntemlerimizle kendimizi tanımlamayı öğrendik. Zaman içinde içimizdeki çocuğun, kalbimizin sesi kısılırken, korunma duvarlarımızın, egomuzun sesi yükseldi.
Bu yanlış anlama, salt bizim hatamız değildi. Ailemiz, içinde yaşadığımız sosyal sınıf, kültürümüz, toplum, yani genel olarak sistem bize bunu öğretti. Bu öğrendiklerimizi sorgulamak da haklı olarak aklımıza gelmedi.
İlginizi çekebilir: Gerçeklik Çağında Kendi Hakikatimizi Bulmak
Egomuz bizi tam olarak neden koruyor?
Ego, bizim hassas kalbimizi koruyan kabuk. Hoşlanmadığımız, ayıpladığımız, utandığımız da işte tam da bu kabuk. Böyle hissediyoruz, çünkü kendimizi içine sıkıştırdığımız bu kabuktan çok daha ötede, çok daha engin bir kimliğe sahip olduğumuzu bir yerlerimizde biliyoruz.
Yaptığımız bir şey hakkında kendimizi kötü hissettiğimizde, kendimizi “kötü” olarak niteliyoruz. Çocuklarımızı yapıp ettiklerinden veya yapmadıklarından ötürü̈ utandırıyoruz ve kötü bir insan olduklarını düşünmeye yönleniyorlar. Oysa bu büyük bir yanılgı. Yapıp ettiklerimiz bizim kimliğimizi belirlemez. Bir insan kötü bir şey yapıyorsa, “kötü” olmaz. Kötü bir şey yapmış olur.
İlginizi çekebilir: Özdeğer: Kendini Daha Fazla Önemsemenin 8 Yolu
Utanç hangi noktaya kadar sağlıklı?
Tara Brach, utancın iki çeşitinden bahsediyor. İlki sağlıklı utanç. Sağlıklı utanç, bizi etik olarak doğru insan olmaya ve yaptığımız bir hatayı bir daha yapmamaya yönlendiriyor. İkincisi ise toksik utanç. Toksik utanç, yıkıcı bir özelliğe sahip ve potansiyelimizin önünde büyük engel. Eleştirilmekten korkuyoruz, hata yapmaktan, rezil olmaktan, suçlu, kötü ve reddedilmiş hissetmekten, yalnız kalmaktan korkuyoruz. Bu korkular dolayısıyla hareket kabiliyetimizi kısıtlıyor, kendimizi sabote etmeye başlıyoruz.
Peki “toksik utanç” duygusundan nasıl kurtulabiliriz?
Kendinize şefkatle tutun
Biz, özümüzde pırlantayız. Bizi utanç içinde hissettiren ise sadece egomuz. Kalbinizle yeniden iletişime geçmeyi hatırlamanız gerekiyor. Gözlerinizi kapatın, elinizi kalbinize koyun ve “Nasılsın?” diye sorun kendinize. “Senin için ne yapabilirim?”, “Neye ihtiyacın var?” ve “Ben buradayım!” deyin.
Hayata güvenebileceğinizi hatırlayın
Her ne kadar yaşamın güvensiz bir yer olduğunu düşünüyorsak da, aslında burada yalnız ve çaresiz değiliz. Hayatın güvenilir yanıyla temas etmeye ve bağlanmaya başlamanız gerekiyor. Bunun için en iyi yol meditasyon!
Sizin suçunuz değil!
Evet, utanç hissetmek acı veriyor ama bunun tek sorumlusu biz değiliz. İçimizde aşağılanmış, reddedilmiş, yanlış yönlendirilmiş, zehirli masallarla kandırılmış, yalnız bırakılmış, suçlanmış, kırılmış, incinmiş bir çocuk var. İşin içinde toplumu, kültürü ve aileyi de kapsayan bozuk bir sistem var. “Bu benim suçum değil!” diyebilmeliyiz.
Utanç dolu düşünceleri yakalayın
“Hakketmiyorum”, “buna değmem” ve “kötüyüm” gibi toksik düşünceleri iç gözlem yoluyla yakalayabilirsiniz. Yakaladığınızda ise onlara meydan okuyun. Bu düşünceler size ait değil. Anne-babanızın ya da yaşam deneyiminiz süresince yaşamınızdaki birinin size aktardığı tamamıyla yalan bir düşünce. Kendi kendinize “Bu gerçek değil!” deyin.
Kendinizin en iyi arkadaşı olun
Her ne kadar olumsuz iç sesimiz bunu engelliyor olsa da kendinizin en iyi arkadaşı olun. Kendinize destek olun. Sırtınızı sıvazlayın. Kendinizle vakit geçirin. Dertleşin. Yazın, çizin. Ona kötü davrandığınız, yalan söylediğiniz için ondan özür dileyin. Sarılın. “Artık senin yanındayım, beraberiz” deyin.
İlginizi çekebilir: 4 Soruda Utanç Duygusundan Kurtulun