YAZAN: BURCU ERBAŞ

Yıllık performans görüşmeniz sırasında sizin için söylenen onca güzel geri dönüş arasında bir tane olumsuz özelliğinizin üzerine gidilmesi gerektiğini duydunuz. Bu toplantıdan sonra aklınızda ne kalacak? Tabii ki de duyduğunuz tek bir olumsuz cümle. Peki neden? Neden ne kadar çok güzel cümle duysak, iltifat alsak, yaşamımızda pozitif gelişmeler yaşasak dahi hep aklımızda yıllar önce eski sevgilimizden duyduğumuz kalp kıran bir cümle, yolunda gitmeyen küçük bir pürüz veya okuduğumuz kötü bir gelişme kalıyor? Olumsuz düşünme yanlılığı yüzünden. Maalesef zihnimiz iyiden çok kötüyü düşünmeye yatkın şekilde evrilmiş. Peki olumsuzluklara karşı olan bu yatkınlığımız -özellikle sürekli negatif haber akışı ile karşılaştığımız günümüz dünyasında- üzerimizde ne gibi etkiler bırakıyor ve nasıl sonuçlar doğuruyor?


Olumsuz düşünme yanlılığı nedir?

Her durumda en kötüyü görmek, her işin kötü sonuçlanacağını düşünmek olumsuz bir düşünce yapısını işaret ediyor. Olumsuz düşünme yanlılığı ise negatif sonuçları düşünmenin ötesinde insanların bu tür düşünceler üzerinde daha fazla durma, oyalanma ve üstüne gitme eğilimini ifade ediyor. Pozitif-negatif asimetrisi olarak da bilinen bu fenomende hepimiz negatif sonuçların ağırlığını, pozitif sonuçların mutluluğundan daha çok ve şiddetli hissediyoruz. Aksiyonlarımızı da pozitif teşviklerden çok negatif yaptırımların korkusu ile şekillendiriyoruz.

Kendinizden düşünün, hangi anılarınızı daha net ve canlı hatırlıyorsunuz; iyileri mi kötüleri mi? Bir kişiden duyduğunuz iltifatlar mı daha çok aklınızda kalıyor yoksa hakaretler ve can acıtıcı sözler mi? Arkadaşınızdan duyacağınız olumsuz bir yorum güzel başlayan gününüzün bir anda kötüleşmesine, modunuzun gün boyu düşük kalmasına neden olabiliyor mu? Hangisi bir işi tamamlamanız için sizi daha çok motive eder; 100 bin TL para cezası almamak mı yoksa 100 bin TL’lik bir ödül mü? Neredeyse hepimiz bu sorularda olumsuz olan seçeneği tercih ediyoruz.

Olumsuz düşünme yanlılığı bizi nasıl etkiliyor?

  • Olumsuz deneyimleri güzel anılara göre daha iyi hatırlıyoruz.
  • Aklımızda iltifatlardan çok kalp kırıcı sözler kalıyor.
  • Pozitif uyarana oranla negatif tetikleyicilere daha büyük bir tepki gösteriyoruz.
  • Fazla düşünme eğilimimiz pozitiften çok negatif yöne kayıyor.
  • Negatif olaylara olduğundan fazla ehemmiyet verebilirken pozitif gelişmeleri küçümseyebiliyoruz.
  • Pozitif durumlara nasıl eriştiğimizden çok negatif durumların içine nasıl düştüğümüzden ders çıkarıyoruz.
  • Kararlarımızı pozitif bilgi akışındansa negatif bilgi akışına bakarak yapıyoruz.
  • Kötü bir sonuç karşısında birbirimize suç atma yönelimimiz, pozitif bir sonuç elde edildiğinde başarıyı paylaşma isteğimizden çok daha güçlü yaşanıyor.

Olumsuzluklara daha sıkıca tutunma eğilimimiz, geçmişte yaşadığımız travmaların hala hayatımızı nasıl bu kadar etkileyebildiğine dair de bir açıklama veriyor.

Negatif haber akışı olumsuz düşünme yanlılığını nasıl besliyor?

Olumsuz düşünme yanlılığı günümüzün her anını etkilediği gibi haber alma ve işleme becerimizi de değiştirebiliyor. Negatif gelişmelere daha çok dikkat eden ve aldığı bilgilerle harekete geçmeye çok daha açık olan zihnimiz, günümüzün habercilik anlayışı altında manipüle edilebiliyor.

Özellikle Facebook gibi sosyal medya platformları sayesinde inanılmaz hızlı haber paylaşılabiliyor ve bilgi kısa sürede çok insana ulaşabiliyor. Bu durum eğer haber doğru, nitelikli ve bir amaca hizmet ediyorsa büyük bir avantaj sağlayabiliyor. Öte yandan haber yanlış ve manipülatif ise büyük krizlere hatta iç güvenlik sorunlarına bile yol açabiliyor. Bu nedenle yanlış haberin yayılmaması günümüzün en önem taşıyan konularından birisi haline dönüştü.

Olumsuz düşünme yanlılığının bu konu ile ilgisi ise negatif olaylara karşı içgüdüsel bağımlılığımızdan kaynaklanıyor. Negatif bilgileri baz alarak karar vermeye yatkın olduğumuz gibi okuduğumuz bir haber olumsuz bir bilgi aktarıyorsa bu bilginin doğruluğuna daha çok güveniyoruz. Yani bir haber -doğruluğu fark etmeksizin- ne denli olumsuzsa toplumda o denli güvenilir bir imaj çiziyor. Bu yanlılığımızın farkında olan medya kuruluşları da haber akışını olumsuzluklar üzerinden şekillendiriyor. Bir araştırmaya göre aralarında ABD’nin ve İtalya’nın olduğu 4 ülkede haberlerin sadece yüzde 6’sı olumlu gelişmelerden bahsederken geri kalanı sadece negatif söylemler içeriyor.

Bu durumun bir benzeri politikanın içerisinde, siyasi figürlerin söylemleri için de yaşanıyor. Siyasi figürler ne kadar olumsuzluklar üzerinden bir kampanya yürütür, düşmanlaştırıcı cümleler, negatif söylemler sarf ederlerse o denli geniş bir fan kitlesi kazanıyor ve halk tarafından güvenilir bulunuyorlar.

Olumsuz düşünme yanlılığı nasıl bırakılabilir?

Olumsuz düşünme yanlılığı karar almamızı, siyasi görüşümüzü, aksiyonlarımızı, önyargılarımızı, nasıl ilişkiler kurduğumuzu etkileyebiliyor. İkili ilişkilerde hep en kötüsünü ummak güvensizliğe ve ilişki problemlerine yol açabiliyor, her şey iyi giderken bile zihnimizin sorun bulmak için uğraşması pireyi deveye çevirmemize neden olabiliyor. Karar alırkense olumsuz düşünme yanlılığımız yanlış haberlere inanmamıza yol açabiliyor, doğru kararlar vermemizin önünde durabiliyor, önyargılarımızı kuvvetlendirebiliyor, umudumuzu kırabiliyor ve yaşamdan aldığımız genel tatmin ve mutluluğu düşürebiliyor.

Peki zihnimizin tüm bu eğilimine karşı olumsuz düşünme yanlılığı nasıl bırakılabilir? Aşağıdaki adımlar zihnimizi negatif bir bakış açısından pozitife çekmemizde bize yardımcı olabilir.

  • Zihnimizin negatif düşüncelere saplandığını fark edip odağımızı kontrolünü hala elimizde tuttuğumuz durumlara; şimdiki ana veya pozitif bir geleceğin üzerine çekmek.
  • Olumsuzluklara odaklanan eleştirel iç sesimizi konuşmaya başladığı an fark edip susturmaya çalışmak.
  • Başkalarına anı ve deneyimlerimizi anlatırken nasıl bir dil kullandığımıza odaklanıp bilinçli şekilde olumsuz yanlarındansa pozitif yönlerini vurgulamaya çalışmak.
  • Negatif düşüncelere saplandığımızda kendimizi fiziksel olarak o yerden çekip çıkarmak için yürüyüşe çıkmak, yüksek tempolu müzik dinlemek, gülmek.
  • Her zaman zihnimizin kötü deneyimleri daha çok hatırlamaya meyilli olduğunu bilerek güzel anlarımızı daha büyük bir bilinçle, anda kalarak yaşamaya çalışmak.
  • Haber akışında olumsuz bilgilere güvenmeye daha yatkın olduğumuzu bilerek bu gibi haberlerin doğruluğunu kontrol ederek harekete geçmek.
  • Siyasi görüşümüzü oluştururken olumsuzluklara hitaben oluşturulmuş söylem ve politikaların manipülatif olabileceğinin farkında olmak.
  • Hayatın negatifliklerden ibaret olmadığını ve pozitif bir tutumun her insan için her daim daha faydalı olacağını bilmek.


Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP