Doğanın bizi iyileştirdiğine, sinir sistemimizi yatıştırdığına ve stres seviyelerini düşürdüğüne dair bilimsel araştırma sonuçlarıyla ikna olduğumuz bir devirde yaşıyoruz. Peki doğaya dönüş neden önemli?
Şehrin tozu, dumanı, trafiği derken betonların arasında bir ağaç görsek sevinir hale geldik. Doğadan uzak ve yapay parklarla sınırlı yaşamlarımızda tıpkı yiyeceklerimizin nasıl yetiştiğini tam olarak hatırlayamadığımız gibi doğanın içinde yaşamanın da nasıl bir şey olduğunu tam olarak hatırlayamıyoruz.
İlginizi çekebilir: Doğanın Duyu Organlarımız Üzerindeki İyileştirici Etkisi
Orman banyosu ile doğaya bağlanın
Dr. Qing Li, Shinrin Yoku – Orman Banyosu (*) adlı kitabında, kısaca ormanların ve doğanın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini araştırmış ve kitabında bu araştırmalarını özetlemiş. Orman banyosu, bir doğaya bağlanma pratiği. Tüm elektronikleri ve dikkat dağıtıcı her şeyi bir kenara bırakıp doğaya çıkarak ve beş duyu organını bilinçli bir şekilde devreye sokarak yapılıyor.
İlginizi çekebilir: Dijital Detoks: Oturumu Kapatın
Önce yavaşlıyor ve zamanı unutuyorsunuz, ana odaklanıyorsunuz. Bir banka veya çimene oturuyor ya da yavaşça yürüyorsunuz (orman banyosu yürüyüşü, tempolu bir yürüyüş değil, daha çok farkındalıkla yapılan yavaş bir yürüyüş). Bunu yaparken çevrenizdeki kokulara, seslere ve gördüklerinize odaklanıyorsunuz. Ağaçlara, çimenlere, çiçeklere dokunabilirsiniz de. İçinizdeki hislerin farkına varıyorsunuz ve birkaç saat doğada kalıyorsunuz.
Kitabın dili, içindeki fotoğraflar ve bilimsel araştırma sonuçları beni o kadar büyüledi ki, kitaba dair birkaç not paylaşmak istedim.
Şehir hayatı hareketli, eğlenceli ve dinamik olduğu kadar stresli de. Stresin kuyruğunun da zihinsel, fiziksel ve ruhsal hastalıklar olduğu su götürmez bir gerçek. Kalp krizleri, felç, kanser, çeşitli bağımlılıklar, depresyon, anksiyete, panik atak strese bağlı hastalıklardan sadece birkaçı.
Qing Li’nin araştırmalarına göre; stresten arınmanın, gevşemenin ve mutlu bir zihin durumuna kavuşmanın en etkin yollarından biri de orman terapisi.
Biophilia; insanın biyolojik olarak doğaya bağlanma isteği. Evrimimizi doğada gerçekleştirdiğimiz ve doğanın bir parçası olduğumuz için, tekrar tekrar doğaya dönmek istiyoruz. Sağlığımız açısından doğa ile iletişim halinde olmamız, en az sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz kadar önemli.
Bilimsel araştırmalara göre, orman banyosu uyku kalitesini ve yaşamdan keyif alma oranını artırıyor. Agresyonu ve huysuzluğu azaltıyor, kalp sağlığını ve metabolizmayı güçlendiriyor. Ve en önemlisi de doğal katil hücrelerin sayısını arttırarak bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Bulgulara göre, kuvvetli bir bağışıklık sistemi aynı zamanda mutluluğumuzun artması anlamına da geliyor!
Ormanlar, oksijen dolu olduğu gibi aynı zamanda da insan sağlığına faydalı fitonsitlerle dolu. Fitonsitler, ağaçların korunma mekanizmasının bir parçası olan doğal (uçucu, esansiyel) yağlar. Ağaçları böceklerden, bakteri ve mantarlardan koruyorlar. Fitonsitler aynı zamanda ağaçların kendi aralarında iletişimlerini de sağlıyor.
Ağaçlar sayesinde, kısa vadeli mutluluklar yerini uzun vadeli, mutlu bir zihin durumuna bırakıyor. İngiltere’nin Exeter Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, ağaç ve yeşilliklere yakın yerlerde yaşayan insanların anksiyete ve depresyona yatkınlıklarının daha düşük olduğu ve zihinsel sağlıklarının evlilik veya zam almak gibi mutluluk verici haberlerin getirdiği kısa süreli mutluluklardan daha uzun süreli olduğu belirlenmiş.
Bütün bunların yanı sıra ağaçların hava kirliliğine son verdiklerini de unutmamak gerek! Tek bir ağaç, yılda 4.5 kilo hava kirleticiyi absorbe edebiliyor!
İlginizi çekebilir: Topraklanma ile Enerjinizi Doğadan Alın
Pılıyı pırtıyı toplayıp kendinizi ormanlara attığınız bir hafta diliyorum!
(*) Orman Banyosu: Orman terapisi, Şinto ve Budist şifa pratiklerinden esinlenen ve Japon hükümeti tarafından 1982 yılında tanınmış olan standart bir koruyucu tıp uygulaması.