“Sevginin, uyumun ve iyilik halinin bir arada olduğu mindful bir bakış açısına sahipsek, yeni fırsatlar ve çözümler daima karşımıza çıkacak demektir.” Bu sözüyle sevginin hayatımızın her alanına dokunması gerektiğini savunan yaşam koçu, yazar ve konuşmacı Psikolog Lynda Klau, ilişkilerin merkezini inceleme altına alıyor. Klau’nun sevgi esaslı bir ilişki için belirlediği 7 kuralı sizler için listeledik.
İlginizi çekebilir: Karantina Günlerinde Çift İlişkisi
1. Her türlü duygu ve düşüncenin paylaşılabileceği güvenli ve dürüst bir ilişki ortamı
Zaman zaman ilişkilerde tatsızlık olmaması açısından bazı konular sineye çekilir ve görmezden gelinebilir. Ama bir süre sonra bu konuların yarattığı duygular birikerek karşıdaki kişiye karşı içten içe yoğun bir öfke ve kırgınlık duymaya neden olur.
Bu nedenle Dr Klau’nun önerisi, ne olursa olsun yaşanılan problemin üzerinden zaman geçmeden açık ve sakin bir şekilde konuşulabilmesi. Güvenli ve açık bir iletişim için:
- Tartışma sırasında karşınızdaki kişinin sözünü ne olursa olsun bölmeyin ve ona konuşma hakkı tanıyın.
- Sinirliyseniz sakinleşmeden konuşmaya devam etmeyin, ara verin.
- Adil bir şekilde tartışın, karşı tarafı kırmaya veya tartışmadan haklı çıkmaya odaklanmayın.
- Hatalarınızı fark edin, gerekirse özür dileyin.
2. Gerçekleri duygulardan ayırabilme yetisi
Bazen yaşanılan olayları duygularımızla değerlendiririz. Bizimle alakası olmayan konuları bile şahsi algılar, gerçeği görmekten farkında olmadan uzaklaşırız. Böyle durumlarda kendinize “Şu an geçmişteki duygularıma göre konuyu değerlendiriyor olabilir miyim?” diye sormanızı öneren Dr. Klau, daima olayların içindeki gerçeği aramanız gerektiğini söylüyor.
Odağa kendi duygularınızı koymadan durum değerlendirmesi yaptığınızda bakış açılarınız değişiyorsa gerçeklere duygularınızı dahil ediyorsunuz demektir. Bu da genellikle ilişkinizde yanlış değerlendirmeler yapmanıza neden olur.
3. Kendini tanıma ve kişisel özelliklerle bağ kurabilme
Her birimizin bir orkestra olduğunu söyleyen Dr. Klau, içimizde birbirinden farklı birçok sesin olduğunu hatırlatıyor. Zihnimiz, kalbimiz ve bedenimize ait birçok farklı organımız bize ait sayısız ipucu sunar. Aklımız, “Ondan ayrılmalısın.” derken kalbimiz “Onu seviyorum.” diyebilir. Tüm bu farklı seslerin bir araya geldiği zaman kişinin gerçek kimliğini oluşturduğunu söyleyen Dr. Klau, seslere kulak vermeniz ve onları dikkatle çözümlemeniz gerektiğini vurguluyor.
İlginizi çekebilir: Kendimizle Olan Bağı Güçlendirmenin Yolları
4. Şefkat temeli
Tüm ilişkilerin temelinde şefkat olmalı, kişinin kendisiyle kurduğu ilişkide bile. Şefkat, yargılardan arınmayı, kapıları kapatmamayı, yarışa girmemeyi öğretir. İki kişi arasında temeli sağlam bir bağ kurar, tepki vermeden önce düşünmeyi ve hissetmeyi kolaylaştırır. Bu nedenle mutlu bir ilişkinin en önemli tamamlayıcılarından biri karşılıklı şefkat duygusudur.
5. Varsayımda bulunmak yerine soru sorup tartışabilme
İnsan zihni varsayımda bulunmaya meyillidir. Gördüğü bir olay karşısında kolaylıkla senaryolar üretebilir, paranoyak düşüncelere kapılabilir ve karşısındaki insana tamamen hatalı düşüncelerle yaklaşabilir. Bu durumu engellemenin yöntemiyse aslında son derece basit.
Dr. Klau, kendinize tahmin yürütme fırsatı sunmadan aklınıza takılan herhangi bir konuyu partnerinize sormanız gerektiğini söylüyor. Açık iletişim her problemi çözer ancak bazı durumlarda da her şey konuşulamayabilir. Böyle zamanlar için de Dr. Klau’nun önerisi olayı duyguları odağa almadan değerlendirip gerçeği keşfederek anlamlandırmak.
6. İlişkiye emek ve zaman ayırma
İletişim gücü ne kadar kuvvetli olursa olsun ilişkiler sadece sözcüklerle de tam verimine ulaşamaz. İlişkiye emek ve zaman harcayarak özveri göstermek gerektiğini vurgulayan Dr. Klau, birlikteliklerin bir bahçe gibi sürekli olarak ekilip biçilmesi gerektiğini aksi takdirde kuruyup yok olacağını belirtiyor. Aynı evin içinde yaşasanız bile ilk günlerdeki gibi randevulaşarak partnerinizle birbirinize özel zaman yaratmayı deneyimleyebilirsiniz.
7. İlişkide “biz” olarak iyileşmeyi öğrenme
Her ne kadar huzurlu bir birey olmak için farkındalık sahibi ve yeni keşiflere açık olmak gerekiyorsa aynı şey ilişkiler için de gerekli. İlişkileri “ben” kalıbından uzaklaştırıp “biz” mantığına oturtarak sürdürmek gerekir. Aksi takdirde kişiler kendi hayatlarına, problemlerine, istek ve beklentilerine odaklanarak bireyselleşir. Dr. Klau, bir ilişkinin ayakta durması için kişilerin birbirinin korkuları, istekleri, amaçları ve yaralarıyla bütün olabilmesi gerektiğini hatırlatıyor.
İlginizi çekebilir: Modern İlişkiler Neden Bu Kadar Karmaşık?