RÖPORTAJ: BAŞAK BİNGÜLER
In partnership with Wings

Hayat akarken karşılaşma ihtimalimiz olan zorlukları engelleyemeyebiliriz ama başımıza gelen durumları yaşamımıza nasıl yansıtabileceğimiz elimizde. Zeyneb Uras’ın Yeniden kitabı içimize işte bu tohumu ekiyor. Bir yandan da şu soruları zihnimize ve kalbimize sunmamıza aracı oluyor: İç yolculuğun, şifalanman önceliğin mi? Ne kadar güçlü olduğunun farkında mısın? Hangi pratiklerle destekliyorsun kendini? Nasıl ilham veriyorsun çevrene? Bu kitap, yaşadıkları ve yaşama dair duruşuyla ilham veren bir kadının hikâyesi ve bizleri hayatımızı dönüştürebilecek bir şifa yolculuğuna daveti. Güçlenmek, gelişmek ve bütüne hizmet etmek isteyenler için Yeniden kitabını Zeyneb Uras ile konuştuk.


Aslında bu kitapta yaşamınızdan bahsediyorsunuz ama yine de okurlarımıza kısaca bu kitabı yazma yolculuğuna çıkmanızı sağlayan süreçten ve kendinizden bahsedebilir misiniz? Kitabın ismi neden Yeniden?

Öncelikle çok teşekkür ediyorum Live to Bloom ekibi. Yeniden’i okudunuz ve beni buldunuz, harika! Böylece birlikte nice canlara duyurabiliriz sesimizi, bir katkımız olabilir. Kitabı yazma amacım da aslında buydu. Tüm dünyada yaşanan zorlu günlerde insanlığa ışık tutmak, karamsarlıkları aydınlatmak, umut vermek.


4-5 senedir öğrencilerim, danışanlarım, çevrem kitap yazıp yazmayacağım konusunda sorular soruyordu. Hatta bir astrolog arkadaşım bir gün kitap yazacağıma dair öngörüsünü benimle paylaşmıştı ancak ben hissetmiyordum. Ta ki kaza sonrasına, şifalanma sürecime kadar. Geçirdiğim trafik kazası beni ölümle yüz yüze getirdi diyebilirim. Çok çok yaklaştım diğer tarafa geçmeye. Hafızam, bedenim, işim, gücüm, planım, programım, ilişkilerim her şey tuzla buz oldu. Tam anlamıyla yeniden doğdum. Emekleyen bebekler gibi her şeyi yeniden keşfettim, yaşamayı öğrendim. Karanlıktan aydınlığa, hiç bilmediğim kadar beni destekleyen, güçlendiren, açan, anlayışta, şefkatte yükselten bir süreç oldu bu ve hala devam ediyor. Kendimin yeni halini keşfetme sürecim her daim devam ediyor.

Uyanmak için böyle kuvvetli bir olaya hiç gerek olmasın tabii. Yaşam, nerede özgür değilsek, nerede şartlıysak, kapalıysak, ufak tefek olayları sürekli sunuyor. Tekrar tekrar değerlendirebilir miyiz olanı biteni? Bakabilir miyiz bu alanlara? Pratiğimize alabilir miyiz sorguladıklarımızı?

İşte her nefesle doğuyor bu yenilenme hali, çok şükür!

Gidene odaklanmak yerine gelene bakmanın öneminden bahsediyorsunuz. Bu pratiği yaşamımıza dahil edebilmemiz için içimizde daha evvel görmediğimiz neyi görmeliyiz? Sizce bu pratik herkes için mümkün mü?

Mümkün olmaz mı? Tabii mümkün. Geçmişe tutunduğumuz ve zihnimizin sunduğu hikayelere takıldığımız zamanlarda içimizin acıdığını, canımızın yandığını fark etmek yeterli. Olan olmuş, giden gitmiş. Geriye dönmemiz imkansız. Öyle değil mi? Bu bağlantıyı kurarak yaşadığın anın içinde, yepyeni bir nefesle var ol, heyecanlan, merak et. Bakalım yaşam neler getiriyor senin gelişimin için?

Acıları, korkuları, endişeleri bir engel gibi görmek yerine yaşamımıza destek olarak alabilmemiz için nasıl bir bakış açısı öneriyorsunuz?

Kısıtlı egosantrik benliğinden, uçsuz bucaksız yaşamın parçası olan varlığına bildiklerinden, bilmediklerine, yeniliklere, sevgiye doğru birer davet her biri. Katı kurallar uyguluyoruz kendimize, etrafımıza. Mutluluğumuza çok sıkı şartlar koyuyoruz. Yaşamla sürekli pazarlık halindeyiz. Bunu istemem, diğerini ver. Şimdi olmaz, yarın. Sıcak istemem, soğuk. Halbuki tüm haller varoluşumuzun bir parçası. Dolayısıyla herkes kendi yolculuğunda, kendi zamanında, kendi farkındalığında, özünde olanı hatırlayabilir. Yaşamının sorumluluğu sadece sende.

Süreklilik ve disiplinle tekrar edilen pratiklerde ustalaşabileceğimizi söylüyorsunuz. Peki, bu sürekliliği sağlamaya niyetlendikten sonra ilk farkındalığımız nasıl olmalı? İlk adımı nasıl atmalıyız?

Usta lafını kullandığımı hatırlamıyorum. Biraz evvel değindiğim gibi aslında bize sunulan şu: kısıtlı benden sıyrılıp özümüzle, gerçeğimizle buluşmak. İşte bu içsel yolculuk üstümüzü ne örtmüşse, karartmışsa onu görmeye, aydınlatmaya yarıyor. Dolayısıyla ustalaşma değil, hatırlama, olanla bütünlenme demek daha iyi olur sanki. Her an yeni olduğundan ustadan çok kocaman kalpli, güvenli, amatör diyebiliriz. Bu bakış açısıyla birlikte ilk, tek ve sürekli adımın nefes farkındalığı olduğunu söyleyebilirim.

Kalbimizin ve zihnimizin denge içinde olması bize nasıl fayda sağlar? Bu dengeyi nasıl kurabiliriz?

Kalbin ve zihnin dengede olduğunda zihnin kısıtlamalarından koparsın, canlanırsın, kalbinin sesini duyarsın, sezgiyle karar verebilirsin, farkındalığı yüksek adımlar atarsın, anın keyfini çıkarırsın, gidene teşekkür edersin, geleni güvenle karşılarsın, yaşamla akarsın… Daha devam edeyim mi? Unutma lütfen, senin şifan aynı zamanda sevdiklerinin de şifasıdır.

Kalbin seni yönlendirsin, zihnin de takip etsin, desteklesin, ne dersin? Bu dengeyi kurabilmen için biraz yavaşlamanı önerebilirim. Nefes farkındalığı, meditasyon, doğa yürüyüşleri, sevdiğinin gözlerine bakmak acayip faydalı. Seni ana ne getiriyorsa lütfen keşfet. Ben ne dersem diyeyim, önemli değil. Seni en iyi sen biliyorsun.

Yaşamın yoğun akışında odaklanma pratiklerine zaman ayıramayanların iç sesini duyabilmeleri kolay olmuyor. Bunu yaşamına dahil edebilmeye kalbinden niyet eden ama bir türlü yapamayanlar için ne önerirsiniz? İç sesimizi nasıl daha duyulur hale getirebiliriz?

Çok tatlısın! Eski bir Zen sözü şöyle der: Meditasyon için günde 20 dakika oturmalısın, eğer çok yoğunsan o zaman bir saat oturmalısın. Bilmem anlatabildim mi? Pratik, pratik, pratik. Kalbinden ne niyet edersen o önceliğin olur, bahanelere yer kalmaz.

Son olarak, ilham veren yaşam öykünüzü bizimle paylaştığınız için teşekkür etmek istiyorum. Kitabınızı okuyup hayatında yeni bir sayfa açmak isteyenlere ne söylemek istersiniz?

Parlamaya, parlatmaya devam. Ben tekrar teşekkür ediyorum sizlere. Teşekkür ediyorum okuyuculara.

Kitabımdan son sözlerle tamamlayalım o zaman sohbetimizi.

Her daim araştır.
Olanla kal.
Bilme, boş ver.
Konuşmaktansa dinle.
Pratiğinle ak.
Merakla keşfet.
Özümse ve
Cesurca paylaş kalbinde yeşerenleri.
Yalnız değilsin.
Beraberiz.


Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz! 



Başak Bingüler

1987 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı lisans ve Halkla İlişkiler yandal eğitimi aldı. Ardından Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim bölümünü tamamladı. Kariyerine sektörel bir yayın grubunda sırasıyla Editör Yardımcısı, Editör ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak başladı. Daha sonra Kurumsal İletişim ve Pazarlama alanında yönetici...



BLOOM SHOP