RÖPORTAJ: BURCU ERBAŞ

Size de artık sürdürülebilirlik adı altında yapılan tüm girişimler gerçekçilikten uzak mı geliyor? Ya da kendiniz bireysel olarak ne kadar farkındalık gösterirseniz gösterin, küresel dinamikler düşünülünce gezegen sağlığını korumanın ve sürdürmenin çok zor olduğunu mu düşünüyorsunuz? Her ne kadar hedeflenen iklim aksiyon düzeyinden uzakta olsak da değişim için birinci cephede savaşan aktörler sayesinde pozitif ve umut verici gelişmeler de yaşanıyor. Bu aktörlerden birisi de 8 senedir üstlendiği sürdürülebilirlik danışmanı ve eğitmeni rolü ile Sinem Çelik. Birçok marka ve kurumun sürdürülebilirlik stratejilerini kurmalarında onlara yardımcı olan Sinem Çelik, aynı zamanda akademisyen ve podcaster kimliği ile çevresel bilincinin daha büyük kitlelere yayılmasına da destek oluyor. “Sürdürülebilirliği popüler kültür ve bir pazarlama argümanı olmaktan çıkarmak, ana stratejiye oturtmak gerekiyor. Aksi takdirde geleceğe umutla bakmamız zor.” diyerek çevresel dönüşüme gerçekçi ve etkili bir bakış açısı sunan Sinem Çelik ile keyifli ve aydınlatıcı bir röportaj gerçekleştirdik!


İlk olarak sizi tanıyalım. Sinem Çelik kimdir, şu sıralar neler yapıyor, nelere ilgi duyuyor?

1979 Adana doğumluyum, Hacettepe Kimya Mühendisliği mezunuyum. Profesyonel iş yaşamıma tekstil sektöründe başladım. 16 sene kurumsal bir firmada çalıştıktan sonra, hızlanan moda endüstrisindeki rahatsızlıkların bilinciyle sürdürülebilirlik odağında bir iş kurmak istedim ve ne mutlu ki şirketim BluProjects bu sene 8 yaşına girdi. TEDx konuşmamda sürdürülebilirlikten ve bu yolculuğumdan bahsettim, izlemenizi öneririm.

Birçok marka ve kuruma verdiğim danışmanlıklara ilave olarak, Mimar Sinan Üniversitesi’nde ve Amsterdam Fashion Institute’ta akademisyen olarak görev yapıyorum. Ayrıca Bluceramics adında bir seramik markam var, evimdeki atölyemde çamurla oynamaktan ve yaratmaktan çok keyif alıyorum. 14 yaşındaki kızım Derin’le beraber, doğaya yakın keyifli bir yaşam sürüyoruz.  

Sürdürülebilirlik danışmanı ve eğitmeni ne demek? Bir iş günü neleri kapsar? 

Güzel bir soru çünkü hala bu kavramın iş tanımının Türkiye’de tam yerleşmediğini düşünüyorum. Sürdürülebilirlik danışmanı, marka ve kurumların, sosyal çevresel ve yaşam esenliği yönüyle değerlendirmesini yapan, buna yönelik stratejileri belirleyen ve uygun ilerleme adımlarını projelendiren bir destek birimidir. Sürdürülebilirliği sürekli iyileşmeye odaklanan bir yolculuk olarak tanımlıyorum ve bence bu yolculuğun ilk durağı eğitim. Hatta bu süreci bildiklerimizi unutmak ve yeniden öğrenmek olarak tanımlıyorum çünkü mevcut iş ve yaşam sistemlerimiz tüketimi artırma üzerine kurulu. Bu sebeple, platformumda danışmanlık projelerim kadar eğitimi de önceliklendiriyor ve bu kavramı doğru yaymak için çabalıyorum. Bir iş günüm müşterilerimle toplantılar, araştırma okuma veya öğrencilerimle geçiyor genelde. Çok yönlü bir çalışma modelim olduğundan, iş günlerimin ritmi de oldukça değişken.

Kurucusu olduğunuz BluProjects danışmanlık firmasında ne gibi işler yapıyorsunuz?  

Marka ve kurumların sürdürülebilirlik yolculuklarını tasarlıyor ve yürütüyorum; kendi etki alanlarında neyi iyileştirebiliriz, gezegene ve canlılara nasıl pozitif katkı sağlarız, atılan adımları nasıl doğru anlatırız ve ilham verebiliriz… Değerlendirme, strateji ve iletişim fazlarını kapsayan bir süreç yönetiyoruz beraber. Türkiye’de çok keyifle ve gururla çalıştığım Yargıcı ve Vitruta markaları var. Global moda markalarıyla da uzun süredir devam eden iş birliklerim var. Ayrıca sürdürülebilirlik iletişimi de çok önemsediğim bir konu, bu kavramı doğru anlatma odağında sıklıkla içerikler, yazılar, seminerler ve podcast’ler yapıyorum. Akademik rolümle ise dersler veriyor ve sektörel iş birlikleri çalışmaları yürütüyorum. Çok keyifli öğrencilerim var ve onlar vesilesiyle geleceğe dokunabildiğim için mutluyum.

Çevreye hatta bizlere dahi zarar veren plastik ve türevleri gibi birçok materyal hayatımızda sıkça yer alıyor. Bu materyallerin yerine geçebilecek doğa dostu alternatifler var mı? Eğer varsa neden sizce hala üretimler çevreye zarar vermeyecek şekilde yürütülemiyor? 

Materyal alternatifleri ve sürdürülebilir çözümler çok çeşitlense de “scale up” yani büyüme oranı hala oldukça düşük. Ana sebebi maliyetler ve yaygınlaşmadaki yavaşlık. Ayrıca küresel ticarette özellikle enerji kaynakları yönüyle çevre dostu çözümlere geçme şartı olmaması da önemli bir engel. Hız ve tüketim çağında yaşıyoruz, markalar en ucuza üretmenin peşinden gitmeye devam ettikçe, çevresel konular ikinci planda kalmaya devam ediyor. 

Sizce dünya çapında kalıcı ve etkili çevre dostu aksiyonların hala alınamamasındaki en büyük engel nedir? 

Bence en büyük birinci engel, bilgi kirliliği. Markaların öne sürdüğü çoğu uygulama yeşil aklama ve gerçek bir dönüşüm yaratmaktan uzak, sadece pazarlama gücü olarak kullanılıyor maalesef. İkinci engel ise politik, yani yönetimsel kural ve regülasyonların yetersizliği. Ekonomik sistem ve uluslararası ticaret kuralları bazı çıkarlar üzerine kurulu ve henüz çevre dostu uygulamalara geçmeye açık değil. Hızlı tüketim ekonomisi yerini döngüsel çözümlere bırakmalı ve bunu destekleyen uygulamalar mecbur kılınmalı.

Çevresel farkındalığı yüksek kişiler özellikle büyük firmaların sürdürülebilirlik adımlarının gerçek veya yeterli olmadığını düşünüyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir; sizce atılan adımlar günümüzün çevresel krizleri karşısında yeterli mi? Geleceğe dair umut edebileceğimiz gelişmeler yaşanıyor mu? 

Az önce de belirttiğim gibi, gerçek dönüşümden uzak olmamızın ana sebebi, sürdürülebilirlik aksiyonlarında dürüst ve çözümden uzak yaklaşımlar olması... Çoğu büyük firma, hala koşulsuz büyüme stratejilerini uygulamaya devam ederken, sürdürülebilirlik başarılarından bahsediyor ancak bu maalesef ki gerçek dışı. Duyarlı büyüme yaklaşımına geçmeden ve sistematik dönüşüm hedeflemeden, bu çabalar yeterli olamayacaktır. Günümüzde artık iklim aciliyetinden bahseder seviyeye geldik, zamana karşı yarış içindeyiz; etkisi yüksek ve gerçek adımlar atmamız şart. 


Sürdürülebilirliği popüler kültür ve bir pazarlama argümanı olmaktan çıkarmak ve ana stratejiye oturtmak gerekiyor. Aksi takdirde geleceğe umutla bakmamız zor. 

Sinem ÇELİK

Tüm dünyadan gelen kötü çevresel haberler veya alınmayan iklim aksiyonları karşısında her birimizde şiddetlenen iklim anksiyetesini siz de deneyimliyor musunuz? Geleceğe karşı duyabileceğiniz bu endişelerle nasıl başa çıkıyor, umudunuzu nasıl canlı tutuyorsunuz? 

Evet, ben özellikle iklim meselelerini 8 yıldır çalışan birisi olarak herkesten daha önce endişelenmeye başladığımı söyleyebilirim. Her şeyden önce bir anne olarak, gelecek nesile nasıl bir dünya bıraktığımıza dair karamsarlığa düştüğüm çok oluyor. Ancak bir yandan tüketim alışkanlıkları ve iş modellerine bakış açısı değişen bir kuşak geliyor, bildiğimiz sistemleri bozmaya ve yenilerini yazmaya kararlılar. İnovasyonlar zaten hızla gelişiyor; bunları aktive edecek ve yeni standartlar belirleyecek olan bir nesil, geleceği değiştirecektir. Bunlar bana umut veriyor.

Kendiniz daha sürdürülebilir bir yaşam sürmek adına özellikle nelere dikkat ediyorsunuz? Bizlere verebileceğiniz pratik ama etkili çevre dostu yaşam önerileriniz var mı? 

Tabii, öncelikle sürdürülebilir yaşamın doğaya uyumlu olmakla çok ilgili olduğuna inanıyorum. Atıksız, döngüsel ve sade yaşam tarzına dair ilhamla dolu doğa! Ayrıca bilinçli ve farkında tüketim alışkanlıklarım var. Yeni bir şey almadan önce, gerçekten ihtiyacım olup olmadığını soruyorum kendime. Aldığım kanala da dikkat ediyorum, online alışveriş yapmıyorum çok mecbur değilsem. Hızlı tüketim ürünlerinin görünmeyen bir bedeli olduğunu vurgulamak isterim; çevreye veya insana zararla üretildiğini hatırlamak, duyarlı tüketimi benimsemek en büyük tavsiyem. 

Çevresel farkındalığını geliştirmek isteyen kişiler için kitap, podcast, belgesel ve film önerileriniz neler olabilir?

Yeni başlayanlar için Minimalism ve I am belgesellerini mutlaka önerim. Öncelikle BluProjects altında derlediğim podcast’lerime göz atabilirsiniz. Çevre bilimci Jane Goodall’un Hopecast isimli podcast’ini de önerim. Kitaplara gelince, seçmek zor ancak doğaya çağrı niteliğinde 2 öneri vereyim: Henry David Thoreau’dan Ormanda Yaşam ve Herman Hesse’den Ağaçlar.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP