YAZAN: MİRAY AKIN

Bitmek bilmeyen bir ayrımcılık furyasına, herkesin kendi dünyasını normal olarak algıladığı bir düzene karşı mücadele halinde yaşıyoruz. Bir an durup sakince düşündüğümüzde ise ‘”Bizi” veya “Onları” özel kılan ne?” sorusu geliyor akla. Hangi düşünce, hangi farklılık, bizi ortak paydamız olan insan olmaktan çıkarıp, öteki haline getiriyor? Gazeteci Mariana Atencio, “What Makes You Special” isimli TEDx konuşmasında bu soruyu kendi deneyimlerden yola çıkarak cevaplıyor.


Fiziksel ve nörolojik sorunları olan insanlar, çevre krizinden etkilenmiş topluluklar, göçmenler, siyahiler, beyazlar, Asyalılar, Orta Doğulular, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği yüzünden ayrıştırılan gruplar ve çok daha fazlası. Bir insanı “öteki” olarak görmek için kullandığımız ne çok tanımlama var!

Gazeteci Mariana Atencio da çok ses getiren TEDx konuşması; What Makes You Special’da çocukluktan itibaren ayrımcılığa dair bir perspektif geliştirdiğimizi ve ötekileştirmenin sanki genetik kodlarımıza işlenmiş olduğundan bahsediyor. Dünyayı sadece kendi gözlerimizle gördüğümüz kadar algılıyor olmamız ayrımcılığın başrolünde yer alırken, gözlerimizle düştüğümüz bu yanılgı kendimizi, bize benzer hayatları ve karakterleri idealleştirmemize neden oluyor.

Anılara dönüş: Ön yargıların başlangıcı

Atencio sözlerine 7 yaşında babasının onu “seni ve kız kardeşini farklı kültürleri deneyimlemeniz ve dünyayı daha geniş bir açıdan görmeniz için Minnesota’ya göndermek istiyorum” cümlesi ile başlıyor. Böylelikle Atencio’nun Venezuela, Karakas‘dan Amerika Birleşik Devletleri’ne doğru heyecanlı yaz kampı macerası başlıyor.

Kampa gittiğinde ilk fark ettiği şey ise etrafındaki herkesin onun gibi kumral değil de mavi gözlü ve sarı saçlı olması oluyor. Akşamında ise kampın yöneticisi, o ve kız kardeşini göstererek “Bu sene uluslararası bir kampımız var.” diyor. Buraya kadar Atencio’nun kimileri için sıradan görünen bu anısını paylaşmak ilk başta gereksiz gibi gözükse de hikayenin devamı bunun aksini kanıtlıyor.

Çocukların o andan itibaren onlara sanki başka bir gezegenden gelmiş gibi davrandıklarını söylüyor Atencio. Daha önce hiç hamburger nedir duydun mu diyenden okula eşekle mi gidiyorsun diyene kadar, sadece dış görünüşü sebebiyle bir duvar gibi büyüyen bir önyargı bu…

Bu sorularla birlikte düşünmeye başlıyorum. Bir Y kuşağı olarak çocukluğumuzda, özellikle de sosyal medyanın bu kadar bir gelişmediği ve dünyayla bir nevi iletişim halinde olmadığımız bir dönemde, ben de dünyayı kendi evim, kendi sokağım ve okulumdan ibaret sanardım. Bunu, bu kesinlikle yanlış diye söylüyorum sanılmasın sakın. Aksine dünyayı kendi gözlerimizden algılıyor ve sınırları gözümüzle çiziyor olmamızın, sıradan bir insan davranışı olduğuna inanıyorum: Tehditleri azaltmak.

Bana veya aileme benzemeyen herkes sıra dışı, bir nevi anormaldi benim için. Bizim gibi giyinen, bizim gibi konuşan ve bizim gibi görünen ailelerin çocukları dışında kimseyle anlaşabileceğimi düşünemezdim bile. Bu büyüdükten sonra ne kadar değişti? Gittiğimiz okullar, aldığımız eğitimler, çocukluktan çıktıktan sonra genişleyen çevre bu algıyı değiştiriyor mu? Ne yazık ki pek de sanmıyorum!

Önyargılarımız bilinçsiz reflekslerimiz mi?

Çocukken içerisinde olduğumuz sınırları normal, sınır dışındaki her şeyi uzaylı olarak tanımlarken, büyüdükçe bu önyargılarımızı şekillendiriyor olabilir mi? Kimilerine göre karar vermeyi kolaylaştıran ve seçimleri daraltan psikolojik bir ihtiyaç aslında önyargılar.

Hatta Current Directions in Psychological Science dergisinde yayınlanan bir makalede, önyargılarımızın bilinçsiz olarak geliştirdiğimiz bir refleksimiz olduğunu da söylüyor psikolog Arne Roets ve Alain Van Hiel.

Roets’a göre, bazı insanlar belirsizlikten hiç hoşlanmadığı için genellikle karşılaştıkları ilk bilgilere hızla güveniyorlar. Yıllardır normal ve doğru olarak kabul edilenleri, otoriteyi ve sosyal normları bu sebeple tercih ediyorlar. Kararlarıyla çelişen bilgiler verdiğimizde ise bunu görmezden geliyorlar. Tıpkı, kendimize benzemeyen birini gördüğümüzde o çocukların sorduğu “Hiç hamburger yedin mi?” der gibi.

Bu şekilde dünyayı bilinçsiz bir şekilde kategorize ediyoruz diyor Roets. Bu sebeple birini gördüğümüzde ilk yorumumuz çoğunlukla; kadın, erkek, muhafazakar, liberal, esmer, beyaz olmaları oluyor. Dış görünüşe aldırıyor, gözümüze bir toz kaçmaması için onu açıp kapadığımızda verdiğimiz saliselik tepki gibi bir anda “Onunla anlaşabilirim, onunla asla anlaşamam” diyoruz. Cümlelerin dozajının ise gittikçe sertleştiğine şahit oluyoruz.

Atencio’da benzer bir şekilde 2014’de kız kardeşinin geçirdiği kazadan sonra tekerlekli sandalyede geçen süre boyunca, insanların artık onu başarılı bir avukat değil de “zavallı bir kız” olarak gördüğünü, bakışların anında değiştiğini söylüyor. Artık Atencio’nun kız kardeşi normal olarak adlandırılan grubun içerisinden çıkıyor, “yazık değil mi” kategorisine giriyordu. Hayat bir anda değişiyor olsa da bakışlar ve insanları belirli sınıfların içerisinde koymak değişmiyordu!

Bizi diğerlerinden farklı kılan ne?

Evet, önyargılarımız şekillendiriyor insanlara bakış açılarımızı. Onları belki de hızlı bir karar verme süreci için kullanıyor, bizim için uygun ya da değil olarak işaretleyip bazılarını Orta Doğular grubuna bazılarını muhafazakârlar grubuna ve bazılarını da LGBTİ grubuna dahil ediyoruz. Bunu yaparken aynı grupta gördüğümüz herkesi ise “aynı” olarak algılıyoruz. Onlar ötekiler biz ise onlardan farklı normaller oluyoruz.

Peki, bizi diğerlerinden farklı kılan gerçekten ne? Ten rengimiz, dilimiz, dinimiz, cinsiyetimiz, hastalıklarımız, kime aşık olduğumuz ve nerede doğduğumuz mu? Atencio’ya göre kimilerinin bizi bu sebeplerden dolayı arka bahçe, öteki, uzaylı gibi kelimelerle tanımlamalarına asla izin vermemeliyiz. İnsanların gördüğü her şeyin ötesinde kendimizi yeniden hayal etmeliyiz.

Her ne kadar bizi farklı kıldığına inandığımız birçok nokta olsa da aslında “Hepimiz herkesin istediğini istiyoruz: hayal etmek ve başarmak. Hepimizin ortak olduğu tek şey, insan olmak.”

Bu yüzden her şeyden önce insan ırkınızı taraf olarak savunun diyor Atencio. “Her şeyden önce ve sonra hümanist olun.”

Bugün sizi özel kılan ne varsa bir kağıda yazın. Ancak sonra da düşünün diğer insanları benden farklı kılan ne? Bu size, hiç kimsenin normal kelimesi üzerinde bir iddiası olmadığını öğretir. Hepimiz farklıyız, hepimiz sıra dışıyız ve eşsiziz ve bizi muhteşem bir şekilde insan yapan şey bu.

Mariana Atencio

Mariana Atencio’nun konuşmasını dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.



Miray Akın

1994 yılında Ankara'da doğan Miray, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesinde Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. İnsan ve hayvan haklarına olan ilgisi, onun birçok sivil toplum örgütünde aktif bir şekilde rol almasını sağladı. Kendisini yazı yazarak ifade eden biri olarak sözlerini kaleme dökmeye tutkun...



BLOOM SHOP