2019’un son ayında Bebek’te birbirinden lezzetli smoothielerin, kahvaltı kaselerinin, vegan sütlerin ve ev yapımı ezmelerin satıldığı bir kafe açıldı: Smooth-e. Bu kafenin sahibi, aynı zamanda smoothielerin de yaratıcısı olan Ece Doğruoğlu. Instagram üzerinden yeme-içme hesaplarını takip edenler, @ecekesifte hesabını bilebilirler. Şahsen ben çok severek takip ediyordum! Ece ile kendi hayatından ve smoothie yapımının püf noktalarından konuştuk. Keyifli okumalar!
İlginizi çekebilir: Smoothie Hazırlarken Yapılan 5 Yanlış
Önce biraz seni tanıyalım. Bize kendinden bahseder misin?
1996 doğumluyum. Saint Benoit Fransız Lisesi’nde okudum. Ardından Londra’da önce Kings College London’da Economics ve sonra University of Westminster’da Business Management’a geçiş yaparak eğitim hayatımı tamamlayıp İstanbul’a döndüm.
İstanbul’a döndüğüm gibi bir denetim ve vergi şirketinde staj yaptım ve 2 ayın sonunda kurumsal hayatın bana göre olmadığına karar verdim. Kendi işimi kurmak adına büyük ve kararlı bir adım atarak Smooth-e’nin projesine başladım.
Ben ilk seni @ecekesifte Instagram hesabı ile tanıdım. Hatırladığım kadarıyla sıklıkla İstanbul’da, Miami’de ve Londra’da restoran ve kafelerden paylaşım yapıyordun. Sağlıklı yaşam hesabından daha çok yeme-içme hesabı gibiydi. Sonralarda kendi hayat stilini, beslenmeni, spor rutinini de paylaşmaya başladın. Bu evrim nasıl oldu? @ecekesifte’nin sürecini paylaşır mısın?
@ecekesifte benim için çok keyifli bir süreçti. Hala bir şekilde devam ettirmeye çalışıyorum ama zor oluyor tabii. Esasında lise son sınıfta bir diyetisyene gitmeye başlayarak kendi yaptığım ve yediğim yemekleri paylaştığım bir hesap oldu. Dengeli bir şekilde çeşitli seçeneklerden yediklerimi paylaşıyordum. Londra’da okuduğum ve Miami’ye de çok sık seyahat ettiğim için çok fazla içerik ediniyordum aslında.
Kendi beslenmemi ve spor rutinimi paylaşmaya takipçilerimin “Bunların hepsini sen mi yiyorsun?”,“ Nasıl bu kadar yiyip kilo almıyorsun?” soruları üzerine başladım. Böylece de her şey daha şeffaf oldu. İnsanlarla daha samimi iletişim kurmaya başladığımı hissettim.
Pandemi öncesi mutfağında da bulunduğun Smooth-e adlı sağlıklı menülerin yer aldığı bir kafe açtın. İstanbul’da benzer konseptli birçok kafe açılmakta fakat şahsen ben istediğim smoothie tadını tam bulabilmiş değilim. Bu yüzden Smooth-e, smoothie alanında öncü diyebilirim. Esinlendiğin kafeler var mı?
Öncelikle çok teşekkür ederim, her gün yeni tarifler yaratmaya çalışıyorum. Esinlendiğim kafelerden çok, konseptler vardı açıkçası. Hem spor hem de beslenmeyi baz almak istediğim için Londra’da son 2 senedir yaşadığım yaşam biçimini bir çatı altına toplamak istedim.
İlginizi çekebilir: Röportaj: Revna Çakır ile Sağlıklı Beslenme ve Yaşam
Smoothie yapma konusunda senin için deneyimli ve bilgi sahibi diyebiliriz. En çok kullandığın malzemeler nedir?
En çok kullandığım malzemeler genelde kendi ürettiğim ezmeler, sütler ve meyve sebzelerden oluşuyor aslında.
Smoothieler tatlı krizi olduğunda birebir. En azından ben tatlı bir şeyler istediği smoothie ile bastırıyorum. Tatlı krizi zamanlarında önerdiğin bir smoothie tarifi var mı?
Çok basit olacak ama kaloriye çok dikkat ettiğim için badem sütü, badem ezmesi ve donmuş muz, benim tatlı ihtiyacımı karşılıyor.
Smoothieler aynı zamanda spor yapanların egzersiz öncesi ya da sonrası tercihi. Egzersiz öncesi ve sonrası smoothie’lerin içinde neler olmalı ya da olmamalı?
Benim Smooth-e’yi açarken asıl amacım sporcuların gelmesini sağlamaktı. Spordan önce ben hiçbir şey tüketmeyi tercih etmesem de karbonhidrat bazlı enerji veren smoothie’ler tüketilmesini daha doğru buluyorum. İçinde yulaf, muz, fıstık ezmesi gibi malzemeler olabilir.
Spor sonrası da hem protein hem sağlıklı yağ hem de antioksidan barındıran smoothieler tercih edilmeli. En azından ben öyle tüketiyorum.
Ben okuduğum bir kaynakta kabağın smoothie’lere kıvam verdiğini ve düşük kalori seçeneği olduğunu duymuştum. Denedikten sonra da kabağın tadını almadım ve yarım muz-yaban mersini-badem sütü gibi bir karışımın içinde çok beğendim. Senin de kabak gibi bilinmeyen püf noktaların var mı?
Çok enteresan çünkü yeni ürettiğim smoothie reçeteleri biraz daha sebze odaklı oldu. Ben de donmuş kabak, karnabahar ve havuç kullanmaya başladım. Çok güzel kıvam elde ettiriyorlar. Kesinlikle deneyin!
Temiz içerikli olması kaydıyla protein tozları ya da takviye sayılabilecek tozlar hakkında ne düşünüyorsun?
Ben tüketiyorum. Casein, whey ya da superfood’lardan oluşan protein oranı yüksek tozları kullanmayı seviyorum. Hem smoothie’lere kıvam kazandırıyor, hem tat veriyor hem de protein içeriği sağlıyor. Genelde antrenman sonrasında protein almaya vaktim yoksa kurtarıcım oluyor.
Bize kendi beslenme alışkanlıklarından ve spor rutininden bahseder misin?
Benim de sapıttığım dönemler oluyor tabii ama her şeyden dengeli tüketmeye çalışıyorum. Canım çok tatlı çekiyorsa güzel bir tatlı yerim ve daha ağır bir kardiyovasküler antrenman yaparım ya da diğer öğünlerde sebze tüketmeye çalışırım. Spor hakikaten benim için bir bağımlılık. Her gün en az bir saat yapmaya özen gösteriyorum.
İstanbul’da ve Londra’da en sevdiğin restoran ve kafe neresi?
İstanbul’da en sevdiğim restoranlar genelde değişiyor. Şu sıralar Elbet Steakhouse’a çok fazla gider oldum. Bir dönem Havandan’a çok giderdim, çok sevdiğim bir yer. Kafe olarak da Smooth-e dışında Melina Kantina’yı çok seviyorum. Hatta en sevdiğim cheat meal mekanım diyebilirim. Ayrıca kahvaltı ve kahve odaklı en sevdiğim yerlerden birisi de Petra Gayrettepe. Bir ara her gün gidiyordum.
Londra’da şüphesiz en sevdiğim restoran C London. En sevdiğim kafe de Deliciously Ella!
Bir meyve olsan ne olurdun?
Sanırım passion fruit, çarkıfelek meyvesi. Kabuğu sert, içini açtığınızda biraz ekşi ama yemesi çok keyifli. Ben de bazen uzaktan sert durabiliyorum ama aslında çok sevecenimdir. İçinde tanesi az ama çok da yeterli. Ben de çok azla çok kolay yetinebilen bir kişiliğe sahibimdir. Ayrıca sevdiğim şeyleri de tutkulu ve heyecanlı yaparım.
Bize favori smoothie’nin tarifini verir misin?
Kafede de menüye yeni eklediğimiz yeni favorim. Mint & choc smooth-e. İçinde kaju sütü, avokado, kakao parçacıkları, taze nane, kendi ürettiğimiz glütensiz, rafine şekersiz ve vegan çikolatamız var. Bayılarak tüketiyorum ve çok da doyurucu oluyor avokadodan dolayı.
İlginizi çekebilir: Röportaj: Baby Green ile Sağlıklı Kaseni Yarat