YAZAN: DİLAN GÜNAÇTI

Hayatta bizleri öfkeli, endişeli, kaygılı ve sıkışmış hissettirecek pek çok durum ile karşı karşıya geliyoruz. Bu durumlar kendiliğinden gelişerek bizlerin müdahale edemediği fiziksel ve zihinsel tepkilere yol açıyor. Stres olarak adlandırdığımız bu tepkilerle karşı karşıya kaldığımızda ise vücut kimyamız değişiyor. Peki bu stresli ruh halini çoğu zaman kendimizin yarattığını söylesek? Eğer siz de durmadan bir stres döngüsüne hapsolduğunuzu hissediyorsanız ve başka bir ruh hali size çok uzak geliyorsa strese bağımlı hale gelmiş olabilirsiniz. Stres bağımlılığının nedenlerini ve etkilerini bu yazıda ele alıyoruz. 


Stres, karşı karşıya geldiğimiz durumların bedenimizde, zihnimizde ve duygusal durumlarımızda yarattığı etkiler olarak tanımlanabilir. Çoğunlukla negatif durumlar ile eşlediğimiz stres tepkileri, günlük hayatımızda bizleri yönetecek kadar baskın olabiliyor. Sıkça maruz kaldığımız stres, bedenlerimizin bu anlarda deneyimlediği işletim sistemini zamanla varsayılan olarak kodlamasına ya da stres anında salgılanan kortizol veya adrenalin gibi hormonlara sürekli ihtiyaç duyulmasına yol açabiliyor. Stresli olma haline bir nevi gereksinim duyacak kadar buna maruz kalmış bedenimiz ise bizleri farkına varmadığımız bir stres döngüsünde tutmak üzerine zamanla koşullanıyor.

Stres bağımlılığı nedir?

Günümüzün yaşam şartlarına baktığımızda bir çoğumuz sürekli bir meşgul olma hali, kendimize yeterince zaman ayıramamak, sürekli teknolojik aletlere bağımlı olarak yaşamak ve iş hayatı ile özel hayatımızı ayıramamaktan muzdaripiz. Bu gibi davranışlar bütün çevremizde var olduğu için bize normal gibi gelse de maalesef ki hayatlarımızın doluluğu, onu anlamlı veya yaşamaya değer hale getirmiyor. Aksine bizler fark etmeden birçok şeyi elimizden alıyor.

Hayatın bir parçası olan stres, bir nevi devam etmek için itici güç halini almış durumda. Hayat gerekliliklerimizi yerine getirebilmek ve yoğun şehir temposuna ayak uydurabilmek için bizi sürekli teşvik edecek ve yorulduğumuzu hissettirmeyecek adrenaline ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyaç ise farkında olmadan stresi aktif bir şekilde teşvik etmemize neden oluyor. 

Hayatta kalmamız için gerekli bir duygu veya durum halini alan stres, bağımlılığa dönüşebiliyor. Bizi daimi bir savaş ya da kaç moduna hapseden stres, fiziksel ve zihinsel olarak birçok soruna yol açarken adrenalin yüklü hallerimiz bir alışkanlığa dönüşerek “normalimiz” halini alıyor.

Strese bağımlı olmak mümkün mü?

Kontrolsüzce kullanılan maddeler veya tekrar edilen aktiviteler, bağımlılık riski taşır. Bağımlılık genellikle haz uyandıran aktiviteler veya alkol, madde kullanımı ile ilişkilendirilir. Stres ise doğası gereği ne zevkli ne de baştan çıkarıcıdır. Stresin vücudumuzdaki etkilerini kavramak, onun bağımlılık yaratıcı özelliği hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayabilir. Stres iştah, uyku, sosyal ilişkiler ve sağlık açısından negatif etkilere sahip olsa da strese alışmış bir bireyin bu halden çıkışı rahatsızlık yaratır. 

Vücudumuz stres altındayken adrenalin ve kortizol ile birlikte dopamin de salgılar. Ödül kimyasalı olarak da tanımladığımız dopamin, salgılandığı esnada içerisinde bulunduğumuz davranışları pekiştirir. Bu nedenle negatif etkilerine rağmen dopamin salgılamak, bu davranışlarda bir değişiklik yapmamızı güçleştirir. 

Bir diğer neden ise stresin olmadığı zamanlarda vücudun bir nevi yoksunluk tepkisi vermesidir. Hızlı yaşamaya ve durmadan hareket halinde bir sonraki adımı planlamaya hazır olan zihinsel aktivitelerimiz, stressiz kaldığında bu sürece yabancılık çeker ve karşı koyar. 

Aynı zamanda stres birçok durumda travma, yoğun duygusal durumlar veya yas gibi gerçekliklere karşı bir meşgul kalma ve kaçınma mekanizması olarak kullanılır.

Strese bağımlı olduğumuzu nasıl anlarız?

Eğer sürekli stresliysek vücudumuzun stres tepkilerini fark etmek zorlaşabilir fakat tekrarladığımız bazı aktiviteler ve stresi tetikleyen durumları hayatımızda ne sıklıkla yarattığımıza bakarak strese bağımlı olup olmadığımızı söyleyebiliriz. Stres döngünüzü tetiklemesine rağmen aşağıdaki eylemleri sıklıkla yapıyorsanız stres bağımlısı olabilirsiniz. Bu döngüleri fark etmeniz kendinize stresten uzaklaşabileceğiniz rutinler yaratabilmeniz için olanak sağlar. 

Sürekli e-posta ve bildirimleri kontrol etmek

Sürekli telefondan e-postalarınızı ya da bildirimlerinizi kontrol etmek, stres yaratacak bir sonraki hamle için tetikte olmaya işaret eder. Anda kalamamak, sürekli bir sonraki iş ne zaman gelecek ya da bir sonraki bildirim ne olacak şeklinde bir takıntı geliştirmek stres kaynaklıdır.

Bir işin ortasında durup sosyal medyayı kontrol etmek

Sosyal medya, gündelik olarak dopamin ihtiyacımızı en sık karşıladığımız yerdir. Algoritması bu ödül sistemi üzerine kurulu olan teknolojik dünya, bizi var olduğumuz noktadan alıp tamamen zihinde olduğumuz bir oluş biçimine sürükler. İşlerimizi ertelemek veya bu dalgın ruh hali bizde stres yaratırken, farkında olmadan kendi tuzağımıza düşeriz. Çalışmayı erteleyerek kendimize daha büyük bir stres yaratıp yapmamız gereken şeyin yarattığı stresi örtmeye çabalarız.

Boş zamanların olduğunda rahatsız hissetmek

Eğer strese bağımlıysanız boş, rahat ve huzurlu olduğunuz her an size sıkışmış hissettirecektir. Sürekli yapılacak bir şey, gidilecek bir yer veya cevap verilecek bir kişi olduğundan bu faktörlerin eksikliği içinizde huzursuzluk yaratır. Boş zamanım olsa da yapsam dediğiniz hiçbir şeyi gerçekten boş zamanınız olduğunda yapmıyorsanız, stres bağımlılığınız olması muhtemel. Böyle zamanlarda stresli anlarınızı dönüştürmenin yollarını keşfedebilirsiniz. 

Acele etmek

Gündelik en ufak işlerinizde bile sanki zamana bağlı yarışıyormuşçasına hız yapıyor, sürekli bir sonraki adımı düşünüyor veya hemen şunu bitireyim de diğerini yaparım gibi mekanik davranıyorsanız kendinize stres yaratıyorsunuzdur. Dünyadaki bütün zamana sahip olduğunuz anlarda bile kendinizi yemek yaparken, duş alırken ya da yürürken acele ediyor halde bulursanız, fark edip yavaşlamayı deneyin.

Verimli olmadığında suçluluk hissetmek

Maalesef ki her an verimli olmalı, her gün proje bitirmeli, boş kaldığımız her an temizlik yapmalı ya da sosyalleşmeye vakit ayırmalıyız. Zamanımızın değerli olduğu doğru fakat zamanı iyi değerlendirmek oldukça göreceli bir kavram. İhtiyaçlarımıza kulak astığımız sürece kendimiz için o an en iyisini yaptığımızın farkına vararak kendimizi eleştirmeyi bırakabiliriz. 



Dilan Günaçtı

1998 yılında İzmir’de doğan Dilan, lisede Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı’nda eğitim gördü, lisansını ise Koç Üniversitesi'nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi üzerine yaptı. Pandemi ile birlikte kişisel gelişim ve meditasyona yönelirken, David Cornwell’den Mindfulness eğitimi alarak bilinçli farkındalık pratiği ve nefes teknikleri üzerine araştırmalarına devam etti. Editör olarak çeşitli...



BLOOM SHOP