YAZAN: BURCU ERBAŞ

Yaşımız ilerledikçe bedenimizde çok sessiz bir soygun yaşanır: Hücresel enerjinin anahtarı olan NAD+ molekülü yavaş yavaş azalır. Bu molekül sadece enerji sentezine katılmakla kalmayan; DNA onarımında aktif rol oynayan, mitokondri işlevini destekleyen, sirtuin proteinleriyle birlikte bizi yaşlanmanın yıkıcı etkilerinden koruyan hayati bir moleküldür. Ancak zaman ilerledikçe NAD+ seviyeleri düşer ve bütünsel sağlığımızın üzerindeki koruyucu etkileri giderek zayıflar. Günümüzde yürütülen birçok longevity yani uzun yaşam çalışmalarının odağında NAD+ seviyelerindeki bu kaybı durdurmak hatta tersine çevirmek vardır. Sizin için yaş alma sürecinin karşısında tek başına durabilecek güçte olan bu molekülün ne olduğunu, seviyelerinin neden düştüğünü ve nasıl yükseltilebileceğini araştırdık.


NAD+ nedir?

NAD+, yani Nikotinamid Adenin Dinükleotit, tüm canlılarda bulunan bir koenzim ve moleküldür. Enerji üretimi, hücresel metabolizma ve DNA onarımı gibi hayati süreçlere katılır. Hücrelerin enerji merkezi mitokondriler ile beraber oksijen ve besinleri enerji ve karbondioksite çevirmek için çalışır.

Nitekim yaşımız ilerledikçe bedenimizde bulunan NAD+ seviyeleri de giderek azalır. NAD+ seviyelerindeki bu düşüş mitokondrilerin sağlığını ve işlevini de etkiler. Halk arasında “yaşlanma” olarak adlandırdığımız enerjinin düştüğü, hastalıkların arttığı ve beden-zihin performansının yavaşladığı sürecin, kesin nedeni olmasa da bu sürecin NAD+ seviyelerindeki azalma ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.

NAD+ seviyeleri neden düşer?

Uzmanların “metabolizmanın maestrosu” olarak tanımladığı NAD+ koenzimi özellikle 40 ve 50’li yaşlarda ciddi anlamda bir düşüşe geçer. 60’lı yaşlarda ise 20’li yaşlarda sahip olduğumuz NAD+’ın neredeyse yarısına sahip oluruz. Bu da kendini yavaşlayan metabolizma, düşük enerji, kas zayıflığı, bilişsel yavaşlık ve hormonal dengesizlikler gibi “yaşlanma” belirteçleri ile gösterir. Bedensel işlevlerin doğru ilerleyişinde çok önemli bir rol oynadığı için NAD+ seviyelerindeki bir düşüş bütünsel sağlığın hemen hemen her alanında kendini gösterir.

NAD+ seviyelerini yükseltmek neden uzun yaşam ile ilişkili?

Her yaşta yeterli NAD+ seviyelerine sahip olmak bedenin çevresel veya içsel her tür stres kaynağına karşı daha dayanıklı olması için çok önemlidir. Buna çevresel toksinler, enflamatuar bir diyet izlemek, kronik olarak ilaç kullanmak, fiziksel veya psikolojik travmalar bile dahildir. NAD+ sürdürülebilir sağlığın, gücün ve iyi olma halinin merkezinde bulunur.

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, NAD+ seviyelerinini desteklemenin hafızanın iyileşmesi, kilo kontrolünün kolaylaşması, sağlıklı yaşam ömrünün uzaması gibi sayısız faydalarını destekler niteliktedir. Teorik olarak NAD+, hücreleri yaş almaya karşı korumak için çalışan sirtuin isimli protein ailesinin işlevlerini desteleyerek etki gösterir. Örneğin yeni mitokondri sentezini tetikleyen sirtuin SIRT1 ve telomer uzunluğunu etkileyen sirtuin SIRT6, NAD+ sayesinde daha etkili çalışır. NAD+’ın bütünsel sağlık üzerindeki tüm faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Yaşa bağlı bilişsel fonksiyon kaybına karşı koruma: DNA onarımı ile yakından ilişkili olan NAD+ nöronların stres faktörlerine karşı korunmasını sağlayarak yaşa bağlı bilişsel fonksiyon kaybını yavaşlatabilir.
  • Kilo kontrolüne destek: NAD+, izlenen beslenme biçimi yüksek oranda yağ içerse bile metabolizma sağlığının yükseltilmesine ve kilo kontrolünün kolaylaşmasına yardımcı olabilir.
  • Güç ve dayanıklılık: Yüksek NAD+ seviyeleri egzersiz kapasitesinin, kas kütlesinin ve gücünün artması ile de ilişkilendirilir.
  • Sağlıklı yaşam süresini uzatma: Fareler üzerinde yürütülen bazı araştırmalara göre NAD seviyelerini NR takviyesi alarak yükseltmek sirtuin protein ailesinin etkinliğini arttırmaya, dolayısıyla mitokondri işlevini ve DNA onarımını desteklemeye yardımcı olur. Bunun sonucunda da sağlıklı yaşam ömrü uzatılabilir. Ancak bu sonuçların insanlar için geçerliliği henüz kesin değildir.

NAD+ takviyesi nedir?

Bütünsel sağlık ve uzun yaşam için bu denli önemli olan bir vitamini dışarıdan takviye formunda almak seviyelerini yükseltmek için en iyi çözüm olmalı değil mi? Maalesef değil. NAD çok büyük bir molekül olduğundan hücrelere girebilmesi için bütün halinde değil, küçük parçalara bölünmüş şekilde alınması veya bedendeki doğal sentezini tetikleyecek öncüller ile takviyelendirilmesi gerekiyor. Yakın zaman önce keşfedilen ve B3 vitamininin bir formu olan NR vitamini buna en iyi örneği oluşturuyor. Bedenin doğal olarak NAD+’a çevirebildiği NR vitamini üzerinde yapılan kısıtlı sayıda araştırma NAD+ seviyelerini yükseltmede olumlu sonuçlar gösterdiğini söylüyor.

NMN ise NAD+’ın bir öncülü olarak sayılıyor. Beden aynı NR gibi NMN’yi de NAD+’a çevirebiliyor. Bu sayede de NAD+ seviyelerini yükseltmeye yardımcı olabiliyor. Yapılan bir araştırmaya göre her gün 900 mg NMN takviyesi kullanmak NAD+ seviyelerini sağlıklı bir düzeye taşıyabiliyor.

NAD+ takviyesi dışında bedendeki NAD+ seviyeleri nasıl desteklenebilir?

NAD+ takviyesi dışında, beslenme ve egzersiz ile NAD+ seviyelerini desteklemek de mümkün. NAD+’ın öncülü olarak sayılan triptofan ve nisain açısından zengin bir diyet izlemek; brokoli, yumurta, deniz ürünleri tüketmek ve düzenli olarak direnç egzersizleri yapmak mitokondrilerdeki doğal NAD+ sentezini tetikleyebilir. Bunun yanı sıra kalori kısıtlamak da NAD+ seviyelerini yükseltmeye ve SIRT1’in işlevini desteklemeye yardımcı olabilir. Normal şartlarda alınması gereken kalorinin yüzde 20–30’undan daha azının tüketilmesinin hayvan çalışmalarında NAD+ sentezini artırabileceği görülmüştür ancak insanlarda bu etkinin düzeyi hala net değildir. Bu nedenle NAD+ seviyelerini yükseltmek için kalori kısıtlamasına gitmek hem etkisi açısından yetersiz hem de uzun vadede sağlık açısından tehlikeli olabilir.

NAD+ seviyelerini yükseltmenin yanı sıra gerekli seviyenin düşmemesi için aktif olarak önlem almak da iyi bir stratejidir. Güneşten yayılan zararlı UV ışınları NAD+ seviyelerinin düşmesine neden olabilir. Bu nedenle her gün, yaz-kış demeden güneş kremi kullanmak ve cildi direkt, yakıcı güneş ışığına maruz bırakmamak da NAD+ seviyelerini doğal olarak desteklemenin en iyi yollarından biridir.



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP