Siz de şu sıralar kendinizi çok yorgun hissediyor musunuz? Neredeyse hepimiz yetersiz enerji seviyelerine sahibiz. Peki enerji seviyelerimizin direkt olarak metabolizma sağlığımızın bir semptomu olduğunu biliyor musunuz? Metabolizma, en basit haliyle, yediğimiz gıdaların hücrelerimizde mitokondriler tarafından ATP’ye yani enerjiye çevrilmesidir. Bu kompleks dönüşüm eğer iyi çalışıyorsa, toplumda buna “hızlı metabolizma”, kötü çalışıyorsa da “yavaş metabolizma” diyoruz. Metabolizmamızın nasıl çalıştığını genetik yatkınlıklarımızdan çok gündelik yaşamda aldığımız kararlar belirliyor. Dünya çapında konu metabolizma sağlığı olunca ilk akla gelen uzmanlardan olan Dr. Casey Means metabolizmanın neden bütünsel sağlığın temeli olduğunu ve nasıl yavaş metabolizmadan hızlı metabolizmaya geçebileceğimizi Dr. Mark Hyman’ın podcast’inde anlattı. Öne çıkan ipuçları ve bilgileri sizin için derledik.
Dr. Casey Means kimdir?
Stanford eğitimli bir doktor olan Casey Means kariyerini metabolik sağlık üzerine adıyor. Cerrahi çalışmalarını bıraktıktan sonra kendi sağlık teknolojisi şirketi Levels‘ı kuran Means burada danışanlarına kişisel beslenme ve yaşam tarzı programları oluşturuyor. Yeni çıkardığı Good Energy isimli kitabında da odağını enerji üretiminin merkezi olan mitokondrilere ve her tür sağlık sorununun temelinde yatan metabolizmaya çeviriyor.
Metabolizma sağlığı neden çok önemli?
9 senelik tıp kariyeri boyunca danışanlarının neden gerçekten hasta olduklarını anlamaya çalışan ve bu konuda birçok araştırma yapan Dr. Means aradığı cevabın tek bir yerde konsantre olduğunu görüyor: metabolizma sağlığı. Diyabetin, yüksek kolesterolün, yüksek tansiyonun, kalp krizi geçmişinin, yüksek kilonun merkezinde sağlığını kaybetmiş bir metabolik sistem yatıyor. Casey’e göre ABD toplumunun yüzde 93’ünde tam olarak bu tablo görülüyor: verimsiz ve yavaş metabolizma. Konu metabolizmaya gelince Casey’nin en yakındığı durum geleneksel sağlık sistemi oluyor. Ona göre metabolizmanın iyileştirilmesi için bedene parça parça, organ organ değil, bir bütün halinde bakılması gerekiyor.
Metabolik bozukluklar nedir ve nelere yol açar?
Metabolik bozuklukların temelinde hücrelerimizin enerji üretiminden sorumlu mitokondrilerin görevlerini doğru şekilde gerçekleştirememesi yatıyor. Bedendeki enerji akışı yani yemekten ATP’ye dönüşüm tıkalı olduğu zaman metabolik problemler ortaya çıkıyor. Görevlerini gerçekleştirmek için gerekli enerjiyi alamayan hücreler kötü veya az çalışmaya başlıyor. Zincirleme şekilde bu verimsizlik tüm vücuda yayılıyor. Farklı tip hücreler enerjisiz kaldığında farklı tip semptomlar ve hastalıklara yol açıyor. Kimi hücre grubundaki bozukluklar PKOS’a kimisi libido kaybına kimisi insülin direncine kimisi karaciğer bozukluğuna kimisi kalp rahatsızlığına kimisi demansa kimisi kansere kimisi ise depresyona yol açabiliyor.
Enerji üretimimiz neden bozuluyor?
Peki daha ilk anda neden enerji üretimimizde sorunlar oluşmaya başlıyor? Casey’e göre bağırsak sağlığımız için çok kötü bir dünyada yaşıyoruz. Dört bir yanımızı çevresel toksinler sarıyor. Yediğimiz gıdaların içerisinde mikroplastiklerden antibiyotiklere bir sürü kimyasal bulunuyor. İşlenmiş, paketlenmiş, içerisinde bolca rafine şeker bulunan gıdalarla besleniyor, yetersiz kalan sağlık sistemlerimiz içerisinde aradığımız çözümleri bulamıyoruz. Bunun da üzerine yeterince hareket etmiyor, yeterli güneş ışığı alamıyor, kaliteli uyku uyuyamıyoruz. Hayat koşulları altında güçlü stresle başa çıkma metotlarımız yoksa anksiyete veya öfke ile boğuşuyoruz. Sonucunda da mitokondrilerimiz ihtiyaç duydukları koşulları bizlerden alamıyor. İlk olarak insülin direnci kendini göstermeye başlıyor, metabolizma sağlığı bozuluyor, diğer hastalıkların temeli oluşmaya başlıyor.
Bozulmuş metabolik sistemin 5 tane biyo-işareti bulunuyor: Açlık şekeri, trigliserid, HDL, tansiyon seviyeleri ve bel çevresi genişliği. Eğer bu 5 unsurdan birisi bile kötüye doğru kaymaya başladıysa, bu enerji metabolizmasının bozulduğunu gösteriyor.
Yavaş metabolizma nasıl düzeltilebilir?
Peki Casey’e göre bütünsel iyi olma halinin yapı taşı olan metabolizma sağlığı nasıl korunabiliyor? Aşağıdaki basit değişimler enerji üretimimizdeki tıkanıklıkları gidermeye yardımcı oluyor:
- Mümkünse organik, lokal ve mevsiminde sebze ve meyveler tüketmek.
- Mikro-besin, antioksidan ve lif açısından zengin, gerçek gıdalardan oluşan renkli ve bol çeşitli bir beslenme izlemek.
- Endokrin bozucu kimyasallardan uzak durmak için mümkün olduğunca doğal kişisel bakım ve ev temizliği ürünleri kullanmak.
- Sigara kullanmamak.
- Her gün mutlaka hareket etmek.
- Stres seviyelerini kontrol altında tutmak.
- Her gece kaliteli ve yeterli uyku almayı önceliklendirmek.
- Yapay ışık maruziyetini azaltıp güneş ışığı maruziyetini arttırmak.
- Anti-enflamatuar Omega-3 yağ asidi alımını arttırmak.
- Kandaki glikoz seviyelerini stabil halde tutmak.
Stabil glikoz seviyeleri, metabolizma sağlığını kontrol etmenin en basit yolu çünkü enerjinin ana kaynağını glikoz oluşturuyor. Mitokondrilerin görevi ise glikozu ATP’ye çevirmek. Eğer bedenimizde çok fazla glikoz olursa aynı miktardaki mitokondrilerimiz bu fazlalıkla başa çıkamıyor. Verimsizleşmeye hatta çalışmamaya başlıyor. Bu da türlü sorunları doğuruyor. Glikozu dengede tutmanın en basit yollarından birisi de rafine şeker ve karbonhidrat tüketimini azaltmaktan, yiyeceksek de mutlaka yağ, protein ve sebzeler ile beraber “giydirerek” tüketmekten geçiyor.
Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!