“Hayatın keyfi güzel bir kitap ve lezzetli bir kahve ile çıkar!” diyenlerin severek takip ettiği 1Kitap1Mekan, yeni tatları ve edebiyatı bir araya getiren Duygu Özdemir tarafından hayata geçirilen takip edilesi bir platform. İlhamını İstanbul’un sokaklarından, birbirinden farklı, gizli saklı mekanlarından alan Duygu, Fransız Dili Edebiyatı ve Kültürel İncelemeler okuduğu eğitim geçmişini, edebiyata olan tutkusunu gördükleri, tattıkları, deneyimledikleri ile birleştirmeye karar vermiş. “Nisan demek bahar demek, yenilenmek demek.” diye düşünen Duygu, içinde yaşadığımız pandemi dönemine umutla bakabileceğimiz, sevgiye ve doğanın gücüne sığınabileceğimiz 6 kitap önerisinde bulundu. İşte 1Kitap1Mekan’ın nisan ayı kitap önerileri!
Ağaçlar – John Fowles
Yazdığı her alanda fazlasıyla başarılı bulduğum Fowles’un Ağaçlar kitabı, başucumdan eksilmeyenler arasına girdi. Doğayla aramızdaki o kırılgan bağı güçlendiren bir metin. Unuttuklarımız, hatırlamaktan korktuklarımızla yüzleştiğimiz bir kitap.
Gezegendeki diğer bütün türlerle zoraki birlikteliğimizin özünde bir çeşit soğukluk, daha ziyade durgunluk, boşluk diyeceğim bir şey var. Richard Jefferies bunun için bir deyim türetmiş; insan olmayan her şeyin insanüstülüğü… Bizden yana ya da bize karşı değil, bizim dışımızda ve ötemizde, gerçekten yabancı bir şey. Paradoks gibi görünebilir ama -bilgilerimiz, aç gözlülüğümüz ve kibirimizle- doğadan yabancılaştırılmamız, bizler onun bizden bilinçaltı yabancılaşmasını kabul edene kadar bitmeyecek.
Tokyo’nun Son Çocukları – Yoko Tawada
İsimsiz bir felaketle beraber Tokyo’da değişen yaşam düzeni, hayatın tüm noktalarında uygulanan izolasyonu anlatan ve pandemi sürecinde okunduğunda yaşadıklarımıza paralel birçok noktaya değinen bir kitap Tokyo’nun Son Çocukları. Kitapta hem sosyal hem kamusal alanda uygulanan değişimler, bizi şu an yaşadıklarımıza dair ikilemlerle yüzleşmeye bırakıyor. Özellikle artık dışarıda piknik yapamayıp evin duvarlarını gökyüzü gibi boyama önerileri, bana yaşadığımız bu süreci sorgulattı. İlk kez dışarıdan bu duruma bakıp, yaşadığımız tüm güzel anlar için bir “iyi ki” bıraktım.
Hayalperestler – Patti Smith
Çocukken ne mutluyuzdur. Işık, mantığın sesiyle nasıl da körelir. Bu hayatta taşı düşmüş yüzükler gibi dolanıyoruz.
Şiirsel anlatımı ile zaman zaman açıp tekrar okuduğum bir kitap, Hayalperestler. Çocukluk anılarının kırıntıları, satır aralarındaki hayallerle kesişiyor ve yeni bir kendini bulma yolculuğuna çıkarıyor. Tüm buna Patti Smith’in kendine has, bir yanı samimi bir yanı büyülü anlatımı ekleniyor ve kendinizi iyi hissettirecek kitapların başında Hayalperestler geliyor.
Yaşam Sanatı – Zygmunt Bauman
Başkalarının hayata bakışı bazen bize de hayatı farklı bir gözle deneyimleme fırsatı sunar. Bauman’ın hayatı yorumlama tarzı benim için, hem hayatın hem de sayfaların arasına sıkıştığımda, tam bir çıkış noktası. Hızla akan ve her şeyi tüketerek yolumuza devam ettiğimiz modern çağda, “mutluluk” kavramına odaklanan Bauman, günlük hayatta görmezden geldiğimiz detayların bile aslında hayatımızın tümünü nasıl etkilediğini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir.
Bir Zaman Hayat Bizimdi – Marian Izaguirre
Sıcacık bir hikaye; içinde hayatımıza dokunan tüm duyguları barındırıyor. Yazarın dili, kitabın kurgusu gerçekten çok güzel. İspanya İç Savaşı’nın yaralarını sarmak isteyen bir hikayeye, aşka duyulan saygıya ve birbirinden güzel tesadüflere ortak oluyorsunuz!
Gerçeklik, hele ki size sırtını döndüğünde, çok ama çok kırılgan bir şeydir.
Her Şey Darmadağın Olduğunda – Pema Chödrön
Bazı kitapların en çaresiz hissettiğiniz zamanlarda ruhunuzun derinlerine dokunduğu oldu mu? Pema Chödrön benim için böyle oldu. Hayatımın bazı dönemlerinde başucumda olmasını istediğim bir kitap kendisi. Çıkmaza girdiğinizde, her sorununuzun size ait olduğu gibi çözümünün de sizin içinizde olduğunu anlatan “keşke” demeyen bir deneyimden sıcacık notlar…
Gerçekte kendi karmaşamız dışında hiçbir şey hiçbir zaman bize saldırmaz.