Uzun bir süredir cildimle ilgili kuruluk ve kızarıklık problemleri yaşıyordum. Önce soğuk havaların etkisi sonra da mevsim geçişlerinden dolayı bu problemlerin başladığını düşündüm. Ancak düzeltmek için kullandığım ürünlerin hiç biri tam olarak etkili sonucu ve beklediğim performansı gösteremedi.

Sabahları yüz yıkama jeli kullanılmaması konusunu bir süredir araştırıyordum. Ancak, alışkanlıklarımı değiştirmekten çok hoşlanmadığım için ve yüz yıkama jelini hayatından çıkaranların ciltlerinde yaşadıkları büyük problemleri gördüğüm için bunu denemekten biraz çekiniyordum.

Ancak 3 hafta yapacağım bir deneme olacağından ve zaten akşamları yüzümü yıkamaya devam edeceğimden dolayı -çok güvendiğim dermatologların konuyla ilgili tavsiyelerini ve açıklamalarını da okuduktan sonra- sabahları yüz yıkama jelini hayatımdan çıkarmaya karar verdim.

Sabahları sadece su ile cildimi temizlemeye, çok kuru veya yağlanmış olduğunu hissettiğim günler de ıslak konjac sünger kullanmaya başladım. Bu 3 haftalık deneyimimi hafta hafta paylaşıyorum.

1. Hafta

Açıkçası ilk hafta cildimde çok büyük farklılıklar hissetmedim. Her zamanki gibi akşam eve gelip makyajımı temizleyip, yüzümü yıkadıktan sonra tonik, serum ve nemlendirici rutinlerimi devam ettirdim. Sabahları ise, sadece su ile yüzümü yıkadım.

Aslında benim cildim karma. Yanlış bir ürün kullanmadığım sürece gün içinde ekstra parlama veya aşırı yağlanma yapmaz. Genel olarak sakin bir cildim vardır. Ama son zamanlarda aşırı kuru ve hassas bir cilt yapısına dönüşmüştü.

Sabah kalktığımda yüzüm çok fazla yağlı olmuyor hatta kuru oluyordu. Çünkü cilt geceleri, yüzeye koruma kalkanı örmek amacıyla ihtiyaç duyduğu yağı üretir. Benim cildimde kuruluk olması dolayısıyla, üretilen yağ ancak kendi açığını kapatabiliyordu.

2. Hafta

İlk haftaya nazaran cildim daha dolgun ve canlı olmaya başladı. Kuruluk nedeniyle oluşan kızarıklıklar ve pütürtüler azaldı. Sabahları cildim bir önceki haftaya nazaran biraz daha yağlı olmaya başladı. Su ile yıkamak yeterli olduğu için ilave bir ürüne ihtiyaç duymadım. Yüzümü su ile yıkayıp havlu kağıt ile duruladıktan sonra, normal nemlendirici ve makyaj rutinime devam ettim.

Makyajım normalinden farklı veya kötü olmuyordu. Hatta yüzümü jel ile yıkadığım zamanlarda kuruyor olmasından dolayı, makyajın doğal ve ince kalması için daha fazla nemlendirici sürmek, onun emilmesi için daha uzun süre beklemek zorunda kalıyordum. Bu anlamda zamandan tasarruf ettim de diyebilirim.

3. Hafta

Haftalık peeling ve maske uygulaması sırasında en büyük değişikliği yaşadım. Normal zamanda, peeling, üstüne de kil içerikli maske yapıp yıkadıktan sonra cildim geriliyor, burun kenarlarımda ve yanaklarımda kızarıklıklar oluşuyordu.

Üstüne birkaç kat nemlendirici serum ve krem sürerek cildimi yatıştırmam gerekiyordu. Ancak, sabahları yüz yıkama jelini kullanmayı bırakıp, cildimi kendi yağı ile beslemeye başladığım bu 3 haftanın sonunda, peeling ve maske uygulamaları sonrası cildimde herhangi bir kızarıklık ve gerilme oluşmadı. Maskeyi yıkadıktan sonra cildim temizlenmiş ve canlanmış oldu.

Sonuç

Endişe ederek başladığım bu süreci, normal bir cilt bakım rutinine dönüştürmeye karar verdim. Zaten yağlı olmayan cildimi günde 2 kere yıkayarak kuruttuğumu ve hassaslaştırdığımı bu küçük deney ile görmüş oldum.

Sabah ve akşam yüz yıkama jelinin kullanılmamasının doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü gün içinde hava kirliliği, ellerin yüze teması, klimalar ve gözeneklerin çevre faktörleri ile tıkanarak bakteri üretmesi hem cildin erken yaşlanmasına hem de akne oluşumuna sebebiyet veriyor.

Öte yandan, gereğinden fazla yıkayarak cildi kurutmak, yağ dengesinin sağlanması amacıyla daha fazla yağ üretimine yol açıyor. Akne probleminin ve dengesiz yağlanmanın veya kuruluğun oluşmasına sebebiyet verebiliyor. Bu nedenle, yüz yıkama konusunda önemli olan, cildi bakterilerden ve enfeksiyon oluşmasına neden olacak her türlü kirden arındırmak ve fazla yağı dengelemek.

Bu deneyimi uygulayıp benim gibi memnun kalacağınızı umarım. Mutlu ve sağlıklı günler dilerim!



Simge Kamacı

1991 yılında, Ankara’da doğdu. 2014 yılında, lisans eğitimini burslu olarak girdiği Başkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı. Mezun olduktan sonra, inşaat sektöründe hizmet veren Rönesans Holding bünyesinde 2,5 yıl çalıştı. Eğitim hayatı boyunca özellikle kimya derslerine fazlasıyla ilgi duydu. Kozmetik ve bakıma olan ilgisini, kimyaya, tepkimelere ve bileşimlere olan ilgisi...



BLOOM SHOP