Neredeyse her kadının makyaj dolabında ne zaman aldığını hatırlamadığı far paletleri, lise yıllarından kalma dudak parlatıcıları, paketi açılmadan kurumuş maskaraları vardır. Bir gün gelir kullanırım diye atamadığımız, zamanında çok para harcadım diye vermeye kıyamadığımız ürünler dolaplarımızda birikirken, bir taraftan yeni ürünler almaya devam ederiz. Peki bu süreçte güzellik trendleriyle sürekli yeniden şekillenen tüketim alışkanlıklarımızın çevreye nasıl bir etkisi olduğunu hiç düşünüyor muyuz? Çevre dostu güzellik rutini aslında düşündüğümüzden çok daha önemli.
İlginizi çekebilir: Büyük Markaların İklim Krizine Çözümleri Neler?
Güzellik endüstrisinin ekolojik etkileri
Güzellik endüstrisi hem üretim hem de tüketim modelleri ile çevreye en çok zarar veren endüstrilerden bir tanesi. Çoğu güzellik ürününün metal ve kimyasal içermesi, plastik ambalajları ve araçları ile geri dönüştürülemez, hatta tekrar kullanılamaz olmaları ve fazlaca tüketilmeleri bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi.
Yine de güzellik ürünlerinin ekolojik etkisi göz ardı edilmeye devam ediyor.
Amerika’da yakın zamanda yapılmış bir araştırmaya göre bir kişinin ortalama 40 adet makyaj malzemesi bulunuyor. Buna rağmen sadece 5 tanesini düzenli olarak kullanıyor. Yani, hesaplamalara göre makyaj malzemelerimizin sadece yüzde 12,5’ini kullanıyoruz.
İhtiyacımız olmadığı halde 8 kat daha fazla güzellik ürünü alıyoruz. Bu durum çevremizi olduğu kadar yaşamlarımızı da kötü etkiliyor, bizi gereksiz harcamaya itiyor. Peki hem çevremizin hem de özel hayatlarımızın iyiliği için makyaj malzemesi israfının önüne nasıl geçebiliriz?
İlginizi çekebilir: 2020 Wellness Trendleri
1. Kullanmadığımız ürünleri tespit etmek
Dolaplarımızda yıllardır ellemediğimiz güzellik ürünlerini tespit ederek neleri sevdiğimizi, ihtiyaçlarımızı, gereksiz harcamalarımızı rahatça görebiliriz. Bu da bir sonraki güzellik alışverişimizde daha mantıklı ve farkında kararlar almamızı sağlar.
2. Sahip olduğumuz malzemelere öncelik vermek
Yeni bir rimel çıktığı zaman hemen onu almak yerine bir süredir severek kullandığımız rimelin bitmesini beklemek hem gereksiz harcamalarımızın önüne geçmemiz hem de daha az atık oluşturmamız adına etkili bir strateji olabilir.
3. Trendlere göre değil, ihtiyaca göre alışveriş yapmak
Sosyal medyada her gün karşımıza çıkan makyaj videolarında gördüğümüz çeşit çeşit ürünler kozmetik alışverişlerimizde kararlarımızı etkileyebiliyor. Alışverişlerimizde ihtiyacımıza göre değil de trendlere göre hareket etmemize ve sonuç olarak da makyaj çantalarımızın kullanmadığımız ürünlerle dolmasına neden olan bu alışverişleri farkında olarak düzenleyebiliriz. Kozmetik alışverişlerimizde de önceliğimiz her zaman kişisel tarzımız ve ihtiyaçlarımız olmalı.
4. Çevre dostu markaları tercih etmek
Giderek artan çevre duyarlılığı sayesinde temiz, vegan, lokal, geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilir malzemeler tercih eden güzellik markaları hayatlarımıza girdi. İhtiyaçlarımızı alırken çevre dostu markalardan alışveriş yaparak güzellik rutinimizi baştan sona değiştirebilir, karbon ayak izimizi büyük bir oranla düşürebiliriz.
İlginizi çekebilir: Plajda: Sürdürülebilir ve Doğa Dostu Ürünler
5. Tek kullanımlık ürünler yerine sürdürülebilir olanları tercih etmek
Bir kere kullanıp çöpe attığımız makyaj pamukları yerine koton makyaj bezi, tek kullanımlık makyaj silme peçeteleri yerine yüz temizleme jelleri ve kağıt maskeler yerine kavanozlarda satılan yüz maskelerin terch ederek banyomuzdan çıkan çöp oranını önemli ölçülerde düşürebiliriz. Böylelikle doğamızı geri döndürülemez biçimde kirleten plastik atık krizine olan etkimizi değiştirebiliriz.
6. Hijyen kurallarına uygun olarak paylaşmak
Hepimizin makyaj rutini birbirinden farklıdır. Bazımız görünüşümüz konusunda daha natürel bir tarza sahipken bazılarımız da kendini yoğun ve çarpıcı bir makyajla daha iyi hisseder. Bu güzel çeşitliliğimizi çevre adına da bir avantaja çevirebiliriz. Kullanmadığımız makyaj malzemelerini yakın çevremizle paylaşabilir, ihtiyacı olanlara dağıtabilir ve hatta ikinci el makyaj malzemesi ağı kurabiliriz.
7. Küçük adımlara değer vermek
Çevre dostu hayata geçiş yaparken en önemli şey elimizden gelenin en iyisini yapmaktır. Bir anda atıksız bir hayata geçmeye çalışmak yerine küçük adımlar atmak ve bu adımların her birinin ne kadar önemli olduğunun farkına varmak kendi üstümüzde gereksiz bir baskı kurmamak için oldukça önemlidir. Özel yaşamlarımıza en kolay uyacak adımla başlayıp ilerlemek ve bilinçli seçimler yapmaya devam edebiliriz.
İlginizi çekebilir: Plastik Kullanımı: Gezegenimiz İçin Büyük Bir Tehdit
Burcu Erbaş kimdir?
1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde değiştirirken, ulaşabildiği herkese de ekolojik yaşamı tüm yönleri ile tanıtmak istiyor.