Sürekli bir şeylerle meşguluz. Aynı anda birkaç işi birlikte yaparken anı ıskalıyoruz ve başarıyı yakalayabiliyor muyuz, bilemiyorum. Akıllı cep telefonlarımız sayesinde çoğumuz multitasking yapıyor; yolda yürürken, araba kullanırken, sohbet ortamında, yemek yerken bile telefonlarımızla ilgilenebiliyoruz. Maillerimize cevap veriyor, sosyal medya hesaplarımızı kontrol ediyor, başkalarını izliyor, yorumlar yapıyor ve fotoğraflarımızı paylaşıyoruz.
Çoğu zaman bedenimizin olduğu mekan ile zihnimizin olduğu mekan aynı yerde değil. Bedenen toplantıdayız ancak zihnen tatilde… Anlatılanları dinlerken zihnimizin ne zaman gittiğini ve nasıl vardığını fark etmeden kendimizi Hawaii’de güneşlenirken buluyoruz.
Beden ve zihin ayrı telden takılmaya devam ederken bizler bu durumdan nasıl etkileniyoruz?
Diyelim ki akşam yemeğindesiniz, keyifle yemeğin tadını çıkarırken patronunuzdan e-mail geldi. Sabah ofiste yapmayı planladığınız raporu sabah 8’de masasında olmasını istediğini söyledi. Zihniniz artık endişe halinde, raporu ne zaman yapsam derdine düştü, öyle değil mi? Güzelim yemekten de hiçbir şey anlamadınız.
Aslında ihtiyacımız olan şey daha farkında yaşamak. Bunun için de tek yapmamız gereken kendimize alan yaratmak… Zihinden kalbe gelmek yani eleştirmeden, yargılamadan sadece anda kalıp yaşamak ve var olmak.
Anın farkında olmak için 5 yöntem
Bedeninizdeki sıkışıklıkları açtıkça nefes beden içinde daha geniş alana yayılıyor. Rahatlayan nefesin zihin ile karmaşası sakinleşiyor ve nefesin kurduğu köprü ile zihin anda kalarak beden ile bir araya geliyor. Tüm bunları yoga, nefes çalışması ve meditasyon ile yapmak mümkün. Eğer yogaya vaktim yok, meditasyon için meşgulum diyenlerdenseniz işte size günlük yaşamınızda rahatlıkla uygulayabileceğiniz mini pratikler!
1. Farkındalıkla yemek
Tüm dikkatinizi yediğiniz yemeğe vermenizden bahsediyorum. Yemek nasıl görünüyor, kokusu nasıl, ağzınızdaki tadı nasıl? Her lokmada bedeniniz nasıl tepki veriyor?
Yavaşça çiğneyin, yemeğin hissine ve tadına dikkat ederek yemeye özen gösterin. Yemeğiniz bitince de sadece oturun ve bir kez daha bedeninize olan etkisine bakın ve teşekkür edin.
2. Farkındalıkla yürümek
Zen Master Thích Nhất Hạnh: “Dünyayı ayaklarının altı ile öpüyormuş gibi yürü” diyor. Her adıma dikkatinizi vererek, attığınız her adımda bedeninizin hareketini izleyerek yürümeyi deneyin. Gökyüzüne bakın, toprağa, kuşlara, asfalta, betona, havanın tenindeki etkisine, binalara bakın. Beş duyunuz aktif olarak yürümeyi deneyebilir misiniz?
3. Farkındalıkla hazırlamak
Yemek yapıyorsunuz diyelim. Dikkatle seçin, kesin, ölçün, koklayın, dokunun, tadın. Sadece kendiniz için yapıyor olsanız bile özen gösterin. Bir yere giderken, sokağa çıkarken, detaylara dikkatinizi verin.
Saç tarayışınızdan dişlerinizi fırçalamaya kadar özenle hazırlanın. Sadece dikkatinizi hazırlanmaya verin, zihniniz dün yaşadığınız bir şeyle meşgulse fark edin. Hazırlanırken televizyon açık olmasın. Birini arayacaksanız işinizi tamamladığınızda arayın ve multitasking olmamaya gayret gösterin.
4. Farkındalıkla araba kullanmak
Zaman geçtikçe araba kullanmak da otomatikleşiyor. Müzik dinliyorsunuz, sohbet ediyorsunuz, yemek yiyorsunuz, telefonla konuşuyorsunuz hatta mesajlarınıza bakıp Instagram’da hikayeler paylaşıyorsunuz. Yani sadece araba kullanmıyorsunuz artık.
Bundan sonra koltukta nasıl oturuyorsunuz, trafik işaretleri neler, etrafınızdaki diğer arabalar neler gibi gözlerinizle görüp kulaklarınızla işittiğiniz ne varsa fark ederek kullanın.
5. Farkındalıkla beklemek
Hızlı yaşamlarımızın içinde trafikte veya sırada beklemek telaşlanma kaynağı. İronik olsa da beklemek aslında farkındalık için bir fırsat. Beklerken dikkatinizi nefesinize getirin. Nefesin bedene giriş ve çıkışına, bedenindeki akışına odaklanın. Her ne oluyorsa da çevrenizde olmaya devam etsin. Nefesiniz nasıl akıyorsa aksın. Hiç zorlamayın, değiştirmeyin, eleştirmeyin ve sadece izleyin.