Bağımlılık denildiğinde akla ilk uyuşturucu, alkol ya da sigara bağımlılığı geliyor. Nitekim bu üç “kimyasal” bağımlılık bizde yoksa kendimizin de bir bağımlılığı olduğunu hiç düşünmüyoruz. Sürekli cep telefonumuza bakmamızı, aklımızdan yediğimiz yemeklerin takibini yapmamızı, hoşlandığımız kişinin sosyal medya hareketlerini kontrol etmemizi, yaşamımızda kötü giden durumları kendimizi işe vererek maskelememizi normal buluyor veya göz ardı ediyoruz. Bize iyi gelmese de birer alışkanlığa dönüştürdüğümüz bu davranışlarımızın birer “bağımlılık” olabileceklerine hiç ihtimal vermiyoruz. Ama öyleler. Amerika’da kitapları çok satanlar listesinde yer alan Uzman terapist Dr. Carder Stout‘a göre bağımlılık eğilimi, dirayetimizden bağımsız olarak, hepimizin psişesinde; bilincinin ve bilinçaltının tamamında gömülü halde bulunuyor. İyi haberse bu eğilimimizin üzerimizdeki etkisini azaltmanın, bağımlılıklarımızı “yenmenin” etkili bir yolu bulunuyor. Nasıl mı? Egomuzu değil ruhumuzu besleyerek. Stout’un yeni çıkan kitabı “We Are All Addicts: The Soul’s Guide to Kicking Your Compulsions”un doğrultusunda bağımlılık nedir, modern zamanda hangi davranışlar bağımlılık sayılıyor ve nasıl iyileştirilebiliyor? Sizin için yazdık!
Bağımlılık nedir?
Bağımlılığın genetik bir hastalık veya çevresel etmenlerden dolayı oluşan bir davranış modeli olduğu söyleyen iki geleneksel görüşe bir üçüncüsünü ekleyen Stout için bağımlılık sadece bir enerjiden oluşuyor. Önce kendini bedende şiddetli bir özlem hissi ile gösteren bu enerji daha sonra zihni ele geçirerek takıntılı düşüncelere dönüşüyor. Bu düşünceler de bağımlılığı oluşturan o aksiyon gerçekleştirilene kadar susmuyor. Sonucun potansiyel olarak negatif olacağı durumlarda bile dürtülerimizi kontrol edemememize de bağımlılık deniyor.
Travmaların bağımlılıklar üzerindeki etkisi
Peki bağımlılıklarımızın tetikleyicisi ne oluyor? Stout’a göre çocukluk yıllarımızdan gelen çözülmemiş travmalarımız bağımlılıkların oluşmasında önemli bir rol oynuyor. Ebeveynler tarafından yeterince ilgi görmemek, terk edilmek, göz ardı edilmek duygusal travmalar açarak negatif kök inançlar geliştirmemize neden oluyor. Kendimizi “değersiz” görmemizi sağlayan bu negatif kök inançlarımız da ileri yaşlarda bağımlılık geliştirmemiz için ideal zemini hazırlıyor. Travmalar direkt olarak bağımlılıklarımızı oluşturmasa da neden oldukları kök inançlar aracılığıyla o negatif enerjinin bir parçası haline geliyorlar.
Bağımlılık nasıl enerjiden oluşuyor?
Stout’a göre psişemizi oluşturan iki yönümüz bulunuyor. Bunlardan ilkini spiritüel yanımız yani ruhumuz diğerini ise dış dünyaya yansıttığımız kimliğimiz yani egomuz oluşturuyor. Minnet, neşe, sevgi ve takdir gibi pozitif duygular, spiritüel yanımızı besliyor. İlk doğduğumuz anda aslında sadece ruhumuzla doğuyoruz. Zaman ilerledikçe, iyinin de yanında kötü deneyimler; reddedilmeler, korkular, kalp kırıklıkları yaşadıkça benliğimizin diğer yanı; egomuz da şekillenmeye başlıyor. İyi duygularla beslenen spiritüel yanımızın sesi, egonun büyümesiyle giderek kısılmaya başlıyor. Egomuz güçlendikçe bağımlılık geliştirmeye açık hale geliyoruz. Neredeyse tüm toplumu egosu güçlü spiritüel yanı zayıf insanlar oluşturduğu için bağımlılık hem kendi içimize döndüğümüzde hem de kafamızı çevirdiğimiz yerde gördüğümüz “insan olmanın ortak deneyimi” haline dönüşüyor.
Modern zamanda bağımlılık türleri
Kimyasal bağımlıklar bir yana birçok farklı bağımlılık türü bulunuyor. Spora, sağlıklı beslenmeye, kariyere, insan ilişkilerine karşı bağımlılıklar geliştirebiliyoruz. Ama bir tane modern zaman bağımlılığı neredeyse hepimizde görülüyor: Cep telefonu bağımlılığı.
Günlük hayatımızın önemli bir parçası haline gelen telefonlar hayatımızın her alanında bizimle ve çoğumuz bunun normal bir durum olduğuna inanıyoruz. Aslında bağ kurma arzumuzun bir sonucu olarak geliştirdiğimiz telefon bağımlılığı, amacının aksine insanlarla yüz yüze iletişim kurmakta zorlanmamıza sebep oluyor ve yakın çevremizle bile aramıza bir çeşit mesafe koyuyor. Yine de hiç birimiz telefon kullanma alışkanlıklarını ne değiştiriyor ne de bir alkol bağımlısının yapacağı gibi telefon kullanımıza limit getirmiyoruz.
Bağımlılıklar nasıl yenilebilir?
Cep telefonu örneği gibi her birimizin bir çeşit bağımlılıktan muzdarip olduğu zorlayıcı bir çağda yaşıyoruz. Dolayısıyla bağımlılığı olağanın çok dışında, korkunç takıntılar olarak görmeyi, tabulaştırmayı ve ötekileştirmeyi bir an önce bırakmamız gerekiyor. Aksine bağımlılığın varlığını kabul etmek hatta onunla “arkadaş” olmak bağımlılıklardan iyileşmemizin tek yolunu oluşturuyor.
Stout’un uzun yıllar boyu çok çeşit bağımlılığı tedavi ettiği klinik deneyimlerine göre bağımlığı oluşturan bu negatif enerjinin antidotunu iyi enerji veriyor. Bu iyi enerji de kabul etmekten, şefkat göstermekten, anlamaktan, kendimize ve desteğimizi isteyen kişilere önyargısız ve saygılı bir tavırla yaklaşmaktan geliyor. Bağımlılıklarımızı bi zayıflık olarak görmediğimiz, nefretle değil sevgi ve saygı ile yaklaştığımız zaman iyileşme süremiz başlayabiliyor. Kötü deneyimler sonucu açılan yaralarımızı ancak sevgi dolu bir enerji sarabiliyor.
Bağımlılıklarımızla arkadaş olmaya başlayabilmek için ilk önce ona bir isim vermemiz gerektiğini söyleyen Stout, onunla aynı bir arkadaşımızla konuştuğumuz gibi iletişime geçmemizi; saygı, şefkat ve sevgi ile yaklaşmamızı öneriyor. Hal ve tutumumuzdaki bu değişimin de egosu baskınlaşmış psişemize denge getireceğini, iç huzurumuzun ve barışımızın yeniden kurulacağını söylüyor.
Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!