Bikini Bölgesi Bakım Rehberi

Yaz döneminde birçoğumuzun odağına giren bikini bölgesi, en az yüzümüz kadar hassas bir ciltten oluştuğu için her mevsim, her işlem veya işlemsizlik(!) sonrası özel ilgi görmeyi hak ediyor. Her kadının kendi karakteri ve özgür iradesinin bir yansıması olan tüyleri alma veya almama kararı, doğru bir bakım rutini ile birleştiğinde ortak problemler; batık, tahriş ve hassasiyetten uzak, konforlu ve sağlıklı bir bikini bölgesi oluşturuyor. Tüm tüy alma işlemleri veya almama kararından önce ve sonra ne yapılması gerektiğini bikini bölgesi bakım rehberinde inceledik.

Tüyleri alma yöntemleri ve sonraki bakımı

Ağda

Bikini bölgesini en uzun süre pürüzsüz tutan tüy alma yöntemlerinden ağda, kılları kökünden çekerek işliyor. Orta derecede acı ve rahatsızlık hissine sebep olabilen bu işlem doğru önce bakım ile çok daha konforlu geçirilebiliyor. İşlem sonrası görülen hassasiyet ise rahatlatıcı bir sonra bakım ile minimize ediliyor.

Öncesi bakım:

Ağda işlemi için tüylerin belirli bir uzunluğa gelmiş olmaları gerekiyor. Bu nedenle, ister evde ister profesyonel bir salonda, ağda işlemi öncesi tüyleri kısaltmamak gerekiyor. Yüksek kalitede bir ağda seçmek veya doğal yöntemlerle; su, şeker ve limon ile evde ağda yapmak yaşanabilecek problemleri; batık, alerji, lekelenmeleri büyük oranda azaltıyor. Ağdanın tüylere iyi yapışabilmesi ve daha az acı vermesi için cildin temiz; hiç bir krem, losyon, yağ sürülmemiş olması önem taşıyor. Tüy almanın yanı sıra, ağda cildi ölü derilerden arındırdığı için işlem öncesi ve sonrası ortalama 3 gün fiziksel bir peeling yapılmaması gerekiyor.

Sonrası bakım:

Kalıntı ağdayı geçirmek ve hassasiyeti azaltmak için işlemden hemen sonra bölgeye doğal bir yağ uygulamak gerekiyor. Üzüm çekirdeği, jojoba veya susam yağı gibi cilt tarafından kolay emilebilir ve gözenek tıkamayan bir yağ ile antiviral özellikleri ile bilinen çay ağacı yağıyla beraber uygulanabiliyor. İşlemi takip eden 48 saat boyunca cilt UV ışınlarına ve bakterilere daha savunmasız olduğu için güneşlenmeden, aşırı terlemeden, havuz ve jakuzilerden, parfüm içeren kozmetik ürünlerden kaçınmak gerekiyor.

Öte yandan kısa süre içerisinde devamlı olarak ağda yaptırmak, cilde yarardan çok zarar verebiliyor. Yüksek ısısı nedeniyle cilt tonu eşitsizliği ve lekelere yol açabilen ağda işleminin bu etkilerini azaltmak için seanslar arasına en az 3-4 hafta koymak ve düzenli bir peeling ve nemlendirme rutini edinmek gerekiyor. Aynı zamanda sene içerisinde bir dönem 1, 2 aylığına ağda işlemine ara vermek, cildin toparlanmasına yardımcı oluyor.

Lazer

Lazer işlemi kıl köklerini yakarak bir daha tüylerin çıkmamasını sağlayan kalıcı bir tüy alma opsiyonu olarak biliniyor. İğneli, buz, ışık gibi birçok farklı türü olan lazerin efektifliği de kişinin yaşı, cilt tipi, hormon dengesi, lazerin uygulanma sıklığı ve türüne bağlı olarak değişiyor. Lazer yaptırmak isteyen herkesin profesyonel görüş alması ve uygun öneri ve direktiflerini takip etmesi önem taşıyor.

Jilet

Tüy alma opsiyonları arasında en pratik, ulaşılabilir ve acısız olan jilet, kılları cilt yüzeyinden keserek çalışıyor. Kökleri hala yerinde ve cilde yakın olduğu için ağdaya oranla daha kısa ömürlü olan bu işlem, doğru öncesi ve sonrası bakımı ile birleştiğinde istenilen sonuç daha uzun süre korunabiliyor. Aynı zamanda tüylerin uzama sürecinde hissedilen rahatsızlık minimize ediliyor.

Öncesi bakım:

Rahat bir jilet deneyimi için tüylerin çok uzun olmaması gerekiyor. Bir düzeltme makası ile eğer gerekiyorsa tüyleri kısaltmak ilk adımı oluştuyor. Daha sonra tüyleri sıcak su veya buharı yardımıyla yumuşatmak gerekiyor. Bu nedenle jilet işlemi için en ideal zaman duştan çıkmadan hemen önce oluyor. Cilt yeterince nemlendikten sonra fiziksel bir peelingi uygulamak cildi ölü derilerden arındırarak her tüyün jilet tarafından kesilebilir hale gelmesine yardımcı oluyor.

İşlem sırasında kullanılan jiletin kaliteli, keskin ve temiz olması büyük önem taşıyor. Tek bıçaklı metal jiletler veya kullan-at alternatifleri en iyi sonuçları veriyor. Batık oluşumunun önlenmesi için jilet işleminin kıl yönünün tersine doğru, yoğun baskı uygulanmadan minik hareketler ile yapılması gerekiyor.

Sonrası bakım:

Tüylerin alınması ile açılan gözenekler enfeksiyona, enflamasyona ve irritasyona daha yatkın hale geliyor. Bu nedenle cilt tabakasını ilk olarak anti-viral ve antibakteriyel bir etken madde ile dengelemek daha sonra da nemlendirmek gerekiyor.

Tüy almama

Tüylerin ne şekilde kullanılacağı; alınması veya uzatılması sadece o kişiyi ilgilendiriyor. Bir başka deyişle, kimsenin kimsenin bedeni üzerinde bir söz hakkı ve istenilmediği halde yorum yapma şansı bulunmuyor.

Bununla beraber, her kültür ve çağda kadın bedeninde bulunan tüylerin varlığı veya yokluğu kişisel bir karar olmaktan çıkarılıp, toplumsal bir olgu olarak değerlendiriliyor. Antik Mısır’dan itibaren izi sürülebilen tüy tarihi, modern yaşamdaki neredeyse tabu olarak görülen formuna 1915 yılında; Gilette markasının kadınlara yönelik çıkardığı reklam kampanyası ile ulaşıyor. 1970’lerde feminizm ve hippi kültürü ile tüylerini almamayı yeniden benimseyen kadınlar, moda sektörünün ve daha sonraları medyanın yükselişi ile yeniden tüysüz olma baskısı altında bırakılıyor. Günümüzde ise artan farkındalık ve değişen kültürel dinamikler ile birçok kadın yeniden tüylerini almamaya başlıyor.

Anatomik olarak vulva ve vajinayı korumakla görevli tüylerin alınmaması bikini bölgesinin tüysüz tercih edilmesinden daha az bakım gerektiriyor. Yine de daha konforlu bir kullanım için bir bakım rutini edinilmesi fayda sağlıyor.

Tüylerin istenilen uzunlukta korunması için kaliteli bir düzeltme makası ile düzenli olarak kısaltma işlemi yapılması gerekiyor. Tüylerin yumuşak ve kolay kontrol edilebilen bir yapıda olması için duştan sonra üzüm çekirdeği yağı gibi gözenekleri tıkamayan ve cilt tarafından kolay emilebilen doğal bir yağ ile beslenmesi öneriliyor. Hem kimyasal hem de fiziksel bir peelingin beraber kullanılması ise tüylerin sağlıklı uzamasına destek oluyor.

Düzenli peeling

Bikini bölgesi işlem fark etmeksizin peelinge yani ölü derilerden arındırmaya ihtiyaç duyuyor. Hem kimyasal hem de fiziksel peelingleri düzenli olarak uygulamak tüylerin çıkış yönüne doğru, rahatsızlık vermeden uzamasına ve istenilen forma daha kolay sokulmasına yardımcı oluyor.

Nasıl bir peeling kullanılacağı ve ne sıklıkta uygulanması gerektiği ise cildin hassasiyet seviyesine göre değişiyor. Kızarıklığa ve iritasyona yatkın ciltler için kuru fırça yeterli olurken daha güçlü kıl köklerine sahip kişiler granüllü bir peeling tercih edebiliyor. Kimyasal peelingler ise her cilt tipinde kullanılabiliyor. Fiziksel arındırma işleminin ardından cilt tipine uygun, nazik bir etken maddenin uygulanması etkili sonuçlar veriyor. Uygulama sıklığı ciltten cilde değişirken haftada 3 kere ideal sıklıklığı oluşturuyor.

Batık tedavisi

Daha önceden alınmış kılın tersine; derinin altına doğru uzaması batık oluşumuna neden oluyor. Cildin altında enflamasyona sebep olan batıklar, cilt üzerinde akneye benzer kırmızı, minik tümsekler şeklinde görülüyor ve kaşınma, acı, rahatsızlık hissine sebep olabiliyor. Kıl kökünün üzerinde biriken ölü derinin gözeneği tıkaması batık oluşumunu tetikliyor. Düzenli olarak tüyleri almak da batıkların artmasına neden olabiliyor.

Batık tedavisinde cilt tabakasını delmekten kaçınmak, bir başka deyişle cımbız veya bir iğne ile oynamamak gerekiyor. Sadece bir profesyonele bırakılması gereken kılın çıkarılma işlemi, evde etken maddeler yardımı ile iyileştirilebiliyor. AHA+BHA asitleri gözeneklerin tıkanmasının önüne geçerken, yeşil çay ağacı yağı gibi anti viral ve antibakteriyel içerikler enflamasyonu iyileştiriyor ve olası enfeksiyonların önüne geçiyor.