Arkamızda bıraktığımız 2020 senesinde Dünya çapında 82 milyonun üzerinde koronavirüs vakası görüldü. Hastalığın ulaştığı boyut ve sosyal hayata direkt etkisi, pandeminin başından beri heyecanla beklenen aşıların etkinliğini ve uygulanma sürecini daha da önemli kılıyor. Şu anda, süregelen araştırmalarla beraber, Dünya çapında 3. yani son fazı geçmiş ve insanlar üzerinde uygulanması beklenen 3 adet; Moderna, BioNTech, CoronaVac aşıları mevcut. Tarihte ilk kez bu kadar hızlı ve ileri teknoloji kullanılarak üretilen, bilim dünyasının en önemli başarılarından koronavirüs aşılarının getirdiği sevinç, çevremizde sıkça duyduğumuz yanlış bilgiler yüzünden gölgeleniyor.
Toplum olarak iyileşmenin, kişisel boyutta sağlıklı olmaktan daha önemli olduğu pandemi sürecinde, bilgi kirliliğinin önüne geçmek için Covid-19 aşısı hakkında tüm bilmeniz gerekenleri Virolog Dr. Ferhat Gürkan Aslan’a sorduk.
İlginizi çekebilir: Grip ve Zatürre Aşıları Covid-19’dan Koruyor mu?
Aşılama başladıktan sonra toplumsal anlamda, pandemi öncesindeki yaşantımıza dönebilecek miyiz? Eğer böyle bir iyileşme söz konusuysa, ne kadar zaman sonra gerçekleşecek?
Son bir yıl hepimiz için oldukça zorlu geçti. Dünya genelinde vaka sayılarının artması ve 11 Mart’ta ülkemizde de ilk vakanın bildirilmesi sonrasında hepimizin iş ve sosyal yaşamı maalesef değişime uğramak zorunda kaldı. Aylardır pandemi ile mücadele devam etmekte ve “Normale nasıl ve ne zaman döneceğiz?” sorusu hepimizin cevabını en çok merak ettiği sorulardan birisi haline geldi.
Özellikle aşı ile ilgili son gelişmeler hepimize umut oldu ve bu soruyu daha çok sorar olduk. Yaşadığımız salgında, etkene yönelik tam olarak etkili ve kesin bir tedavi olmadığından, kendimizi koruyabilmemiz için sosyal mesafe, maske kullanımı, sık el yıkama gibi hijyen kurallarına dikkat etmek çok önemli.
Bunların yanında, tıp tarihinin en önemli buluşlarından birisi olan ve aktif bağışıklık oluşturulmasında kullanılan aşı da önemli bir alternatif oluşturmakta. Bu nedenle pandemi başlangıcında hızlıca aşı çalışmaları başladı ve sağlanan desteklerle yıllar sürecek çalışmalar mümkün olan en kısa zamanlarda tamamlanmaya çalışılıyor. Artık üretilmiş ve ilgili kuruluşlardan onay almış olan aşılar, insanlığın hizmetine sunulmaya başlandı.
Gelinen nokta umut verici olmakla birlikte, her şeyin bir anda düzelmesini beklemek, ne zaman eski hayatımıza ya da diğer bir deyişle normal yaşantımıza döneceğimiz konusunda net bir şey söylemek şu an için çok mümkün değil. Bu konuda etkili birçok faktör bulunuyor. Öncelikle salgının önüne geçebilmek için, Dünya Sağlık Örgütü’nün de belirttiği gibi, toplumun yüzde 60-70’inin aşılanması gerekmekte. Bu oran ülke bazında önemli olmakla birlikte bunun dünya genelinde de sağlanması gerekli.
Bu durumda aşı firmalarının sağlayabileceği doz miktarları da önemli olduğundan, mümkünse her ülkenin kendi aşısını üretmesi süreçte çok önemli olacaktır. Bununla birlikte aşıların ne kadar etkili olacakları, koruyuculuk süreleri, virüste oluşabilecek mutasyonlar da izlenmeli.
Bu süreçte diğer fiziki korunma seçeneklerimize devam etmemiz gerekiyor. Şu anda söyleyebileceğimiz, bu kış ve baharda da sosyal mesafe, maske, el yıkama gibi önlemlere ciddi şekilde dikkat etmemiz gerekeceği. Dünya genelinde, aşı firmaları yeterli dozu ürettiği ve her şey yolunda gittiği taktirde, yaz ayları da toplumların aşılanması konusunda iyi değerlendirilirse eğer, gelecek kışta bir rahatlama olabileceğini düşünüyorum.
İlginizi çekebilir: Dr. Nazlı Şenyuva ile Covid-19’a Karşı Alınması Gereken Önlemler
Aşı olduktan ne kadar süre sonra bağışıklık kazanmayı bekleyebiliriz?
COVID 19 için kullanılmaya başlanan aşılar 2 doz halinde uygulanmakta. Ülkemizde uygulanmasına başlanacak olan inaktif aşı için yapılan çalışmalarda, her iki doz arasında 2 veya 3 haftalık süreler bırakılarak uygulamalar yapılmış.
Sonuçta aradaki süre 3 hafta olduğunda oluşan antikor yanıtının daha yüksek olduğu tespit edilmiş. Sağlık Bakanlığımız, iki doz arasında 28 gün olacak şekilde bir planlama yapıyor. İlk dozdan sonra vücut antikor üretimine başlayacaktır ancak etkili bir antikor üretimi için ikinci dozun da yapılması gerekiyor. Aşılama sürecinde, ikinci dozdan en az 10-15 gün sonra etkin korunmanın başlayacağını, yani bu sürede de maske, mesafe, hijyen gibi korunma önlemlerine sıkı şekilde devam etmemiz gerektiğini söyleyebiliriz.
İlk aşı ile ikinci aşı arasında özellikle almamız gereken önlemler var mı neler?
Özel ekstra bir önlem almak gerekmiyor. Oldukça nadir olabilecek, ciddi yan etkiler açısından dikkatli olunmalı ve yoğun alerjik reaksiyon görülmesi durumunda hekimin yapacağı değerlendirmeye göre ikinci doz için devam edilmelidir. Bununla birlikte, ilk aşı sonrası koruyuculuğun hemen başladığını düşünüp maske, hijyen ve sosyal mesafe kurallarından vazgeçmemeli, kendimizi ve çevremizi korumaya devam etmeliyiz.
Burada tekrar hatırlatmak faydalı olacaktır; şu an için, kişilerin aşı dozlarının ikisini de yaptırmış olmaları, tüm diğer korunma önlemlerini bırakıp bir anda eski yaşam tarzlarına dönecekleri anlamına gelmiyor. Daha önce de belirttiğim gibi, maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına, toplum bağışıklığı oluşana kadar, yani toplumun en az yüzde 60-70’i aşılanıncaya kadar devam etmeliyiz.
Aşıların bilinen yan etkileri var mı?
Aşılar toplumda kullanılmaya başlandıktan sonra da uzun dönem sonuçlar açısından izlenmeye devam edilir. Birçok aşı çalışması devam etmekle birlikte, şu ana kadar onay almış aşıların, diğer hastalıklar için yıllardır kullanılan aşılarda da görülen; aşı yerinde kızarıklık, kırgınlık, ateş gibi geçici yan etkiler dışında ciddi yan etkileri görülmemiştir.
Yine bildiğimiz ve rutinde uygulanan diğer aşılarda da görülebilecek, ağır alerjik ya da anaflaktik reaksiyonlar, milyonda 2 gibi çok nadiren görülebilen durumlardır. Daha önceden bu tür alerjik reaksiyon hikayesi olan kişilerde, özellikle dikkatli olunmalıdır.
Aşıların koruyuculuk süreleri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Maalesef bu konu da henüz tam olarak net değil. Şu an bir yandan salgınla mücadele ederken bir yandan da etkeni ve bağışıklık sistemimizin bu etkene karşı verdiği yanıtı anlamaya, öğrenmeye çalışıyoruz. Koronavirüs ailesi genel olarak kalıcı bağışıklık yanıtı oluşturmuyor. Hastalığı atlatan bireylerde de antikor yanıtının bir süre sonra kaybolmaya başladığını biliyoruz.
Antikorların kaybolma zamanı ile ilgili farklı süreler bildirilmekle birlikte, geçirilen enfeksiyonun şiddeti, bireyin yaşı, bağışıklık sistemi, cinsiyeti de etkili oluyor olabilir. Bunları yapılacak çalışmalar daha net gösterecek. Ancak şu anki görünüm, grip aşısı gibi belirli aralıklarla COVID-19 aşısı olmamız gerekebileceği şeklinde.
Aşı kimlere uygulanacak, kimlere uygulanmayacak?
Aşı ilk etapta riskli gruptaki kişilere uygulanacak. Yani etkenle karşılaşma riski yüksek ya da hastalığa yakalandığında daha ağır seyretmesi olası gruplara öncelik verilecek. Bu grupta; sağlık çalışanları, 65 yaş üstü, yaşlı, engelli, koruma evlerinde kalanlar, toplu yaşam ortamlarında bulunan kişiler sayılabilir.
Daha sonra, toplum işleyişi için kritik sektörde çalışanlar, 50 yaş ve üzeri olup en az 1 kronik rahatsızlığı olan kişiler aşılanacak. Üçüncü grupta, 50 yaş altı en az 1 kronik rahatsızlığı bulunanlar, genç yetişkinler, ilk iki grupta yer almayan sektör çalışanlarının aşılanması planlanıyor.
Dördüncü grupta ise, ilk üç grubun dışında kalan kişilerin tamamının aşılanması hedefleniyor. Şu aşamada çocuklara ve hamilelere aşı yapılması düşünülmüyor. Onlar diğer yetişkinlerin aşılanması ile korunacaklar.
İlginizi çekebilir: Prof. Dr. Metin Özata ile Bağışıklık Sistemi Üzerine