Gençliğinde Karaköy Amerikan Pazarı’nda, hayalindeki Levi’s 501’i dükkan dükkan arayanlardanım ben. Amerika’ya gidenden sipariş eder, bekler ve beklerdik… Hepimizin bedeni tek ölçeğe inmişti: Levi’s bel ve boyda kaç giydiğin… Altında 501’in varsa, üstüne ne giydiğin çok da önemli değildi. Bugün marka değeri olarak jean özünü yitirse de “Bir denim giyer çıkarım” kavramı hiçbir yere gitmedi.
Bir farkla…
Giydiğimiz jeanler reforma uğradı. Denim ceketler, gömlekler, pantolonlar, etekler; hepsinde yepyeni formatlar, karışık dokular, bozulup tekrar inşa edilmiş formlar, farklı desenler, kesimler görüyoruz. Jean Rönesans dönemini yaşıyor.
19. yüzyılın ortasında Amerika’da yaşanan “Altına Hücum” döneminde, işçilerin dayanıklı bir pantolona ihtiyacı oluyor. Bu çıkış noktası ile ilk jean pantolon 145 sene önce Jacob Davis and Levi Strauss tarafından tasarlanıyor, dikiliyor ve satılıyor.
Öngörü budur ki hemen patentini alıyorlar. Zorlu şartlarda iş gücü gerektiren bu meslek ile özdeşleşen jean, 1950’lerde topluma karşı “asi” duruş sergileyenler arasında sembolik bir popülerlik kazanıyor. Marlon Brando’nun “The Wild One”, James Dean’in “Rebel Without a Cause“ filminde jean ve deri ceket ile arz-ı endam etmesi de yangına körükle gidiyor.
Jean’in bu isyankar manifestosu onun okullarda, sinemalarda, restoranlarda giyilmesinin yasaklanmasına sebep oluyor. Bing Crosby’nin Kanada’da şık bir otele jean giydiği için alınmamasının ardından, Levi & Strauss ona özel jean’den bir takım elbise dikiyor. Ceketin içinde ise “Tüm otel çalışanlarının dikkatine!” diye başlayan, mizahi bir ültimatom barındıran etiket yer alıyor… Ve işte jean’i altlı üstlü takım olarak giymenin jargonu olan “Canadian Tuxedo” lafı da buradan geliyor!
Fiks dilemma: Jean mi demek lazım, denim mi?
Jean bir giyim grubu, denim ise onun kumaşı. Jean ailesinin kumaşını tarif etmekte kullanılan denim, ismini Nimes, Fransa’da üretilen “Serge de Nîmes” kumaşından alıyor. Jean’in ona has rengi Indigo mavisi ise orijinalinde Hindistan’dan gelen doğal ve özel bir mavi boya. Lakin maalesef günümüz jean’lerinde kullanılan indigo eski zamanlarındaki doğal boya değil seri üretime olanak veren sentetik versiyonu… Yoksa 56,200,000,000 $’lık global bir pazar nasıl döndürülebilirdi ki?
1940’larda 2. Dünya Savaşı ile Amerikan askerlerinin üstünde görülen jean’ler Avrupa’ya taşınıyor. Marilyn Monroe’nun çok severek giymesi ile de kadınlar arasında da yaygınlaşıyor.
1980’lerde 15 yaşındaki Brooke Shields’in “Calvin’imle arama ne girebilir bilmek istiyor musunuz? Hiçbir şey!” Calvin Klein Jeans reklamından sonra ise dur durak bilmiyor.
Geçen sezonlarda karşımıza çıkan jean’lerde “ona ait olan” isyankar tavrı görüyorduk: Sökük paçalar, abartılı yırtıklar, iki renkli jean’ler gibi. Bu sezon daha da uca gitmeye hazır mısınız?
Gelin ilk önce İlkbahar&Yaz 2018 defilelerine bakalım.
Lüks markaların internet destinasyonu Net-A-Porter’de birbirinden harika denim modelleri satışta. Hepsi de ters yüz edilmiş modeller, dışarıda düğmeler, bollaşan, kısalan paçalar… Binbir çeşit ile.
Bu trend olur da sokak modasına yansımaz mı?
Peki, mağazalarda ne bulabilirsiniz?
Mağazalardaki seçeneklerde gördüğünüz; düğmeleri dışarıda olan jean pantolonlar bence bu trend içinde en öne çıkan parça. Balenciaga’nınkine çok benzer versiyonlar Mango, Zara, Massimo Dutti, Bershka, Koton gibi birçok mağazada mevcut. Kolay giyilebilir, ulaşılabilir ve trendy!
Havalar hızlıca ısınıyor. Bunu göz önünde bulundurarak jean etekleri de sepetimize atalım.
Son olarak denim trendinin en tatlı versiyonu olduğunu düşündüğüm kısa salopet elbise önerilerinde bulunmak isterim. Hem çocuksu, hem kolay giyimli! İçine bir T-shirt veya gömlekle çok hoş.
Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:
