YAZAN: BURCU ERBAŞ

İnsan olmanın özünde canlı ve güçlü hissetmek olduğunu söyleyen dünyaca ünlü yazar, psikolog ve Somatic Experiencing yaratıcısı Dr. Peter A. Levine‘e göre yaşadığımız travmalar elimizden bu gücü alabiliyor. Bizi kendi bedenimizden kopuk, uyuşuk, bitkin ve kötü bir ruh halinde bırakabilen, etkilerini yıllar boyu düşünce ve davranışlarımızda gösterebilen travmaların gerçek potansiyelimizin önünde durmaması için salınması gerekiyor. Peki nasıl? Bu alanda uzmanlaşan birçok psikolog gibi zihinsel ve ruhsal iyileşmenin çok önemli olduğunu belirten Levine buna bir de travmanın görünmez kurbanını; fiziksel bedenlerimizi ekliyor. Geliştirdiği ekolde de bedenlerimizi travmaların salınımında anahtar role koyuyor. Katıldığı The Goop podcast’inde travmatik hafızayı ve fiziksel etkilerini merkezine alan Dr. Peter A. Levine bedenimizi stres döngülerinden arındırmanın yollarını da paylaşıyor.


Dr. Peter A. Levine kimdir?

Psikolog ve yazar Peter Levine profesyonel yaşamını bir soruyu cevaplamaya adıyor: Nasıl oluyor da insanlar tüm hayvanlar gibi stresle karşılaştıktan sonra yaşadıkları korkutucu deneyimi üzerlerinden atamıyor, etkilenmeye devam ediyor hatta post travmatik stres bozukluğu yaşayabiliyorlar? Bizim stres ve tehditlere karşı bakış açımızı ve onları işleme biçimimizi bu denli ayrı kılan ne? Seneler boyu yürüttüğü çalışmalarda stres ve travmanın ruhsal ve zihinsel sağlık kadar fiziksel bedeni de negatif yönde etkileyebildiğini gören Peter A. Levine psikoterapi gibi ruhu onarmayı amaçlayan tedavi modellerine fiziksel bedenimizi de yerleştiriyor. Somatik deneyimlemenin yaratıcı ve öncülerinden olarak Somatic Experiencing pratiğini geliştiriyor ve Somatic Experiencing International topluluğunu kuruyor.

Travmanın beden ve hafızamız üzerindeki etkilerini incelediği kitapları Kaplanı Uyandırmak, Dile Gelmeyen Bir Sesle, Ağrıdan Kurtulmak, Travma ve Anı, odağına kendimizi nasıl yeniden canlı, güçlü, enerjik ve kendimiz gibi hissedebileceğimizi alıyor.

Travmatik hafıza nedir?

Travmalar hafızamızı derinden etkileyebiliyor. Levine’e göre hafızalarımız bir grup resimden oluşuyor. Bazıları soluk, bazıları ise capcanlı bir şekilde zihinlerimizde duruyor. Her biri birbirine bağlı şekilde bir deseni yani hayat hikayemizi oluştuyor. O yüzden de bir anının tam olarak nasıl, ne zaman, neden gerçekleştiğindense önemli olan o desen üzerinde yarattığı kötü izlerden kurtulmaya çalışmak oluyor. Levine’in travma salınımı pratiği bu nedenle en derin, en eski, en unutulmuş travmaları dipten çıkarmaktansa o izlerin bize yaşattığı utanç, korku, güçsüzlük hislerini üzerimizden atmayı hedefliyor. Travmaların neden olduğu bedenden uzaklaşışı bedene geri dönerek, bedende kalarak onarmaya çağırıyor.

Travmaların iyileşmesi için onları bilmemize gerek var mı?

Levine’e göre hem evet hem de hayır. Tüm detayları hatırlamamızın gerekli olmadığını hatta bazı durumlarda çok zorlamanın hafıza karışıklıklarına neden olabileceğini anlatan Levine ilk önceliğimizin gücümüzü, enerjimizi, canlılığımızı geri kazanmak olduğunu söylüyor. Kendi deneyimlerine göre gücün geri kazanılması kaybolan anıların da zihne geri dönmesine destek oluyor. Gücün kaybolduğu değil ama kazanıldığı noktadan geçmişe bakmak anılara daha nesnel şekilde yaklaşabilmeyi de getiriyor. Özellikle çocukluk anılarını -yaş gereği güçsüz ve savunmasız bir konumda yaşanan travmatik bir deneyimi- anlamlandırmadan hatırlamak beraberinde negatif ve yersiz duygular da doğurabiliyor.

Travmaların fiziksel yansımalarını iyileştirmek için neler yapabiliriz?

Levine’i bu yola sokan temel soru olan “Neden hayvanlar bizler gibi PTST (Post Travmatik Stres Bozukluğu) yaşamıyor?”, aslında doğanın işleyişinde cevap buluyor. Bizim aksimize hayvanların stresli durumlardan sonra bedenlerini yeniden rahatlatmak için içgüdüsel olarak yaptığı sallanma, esneme, titreme gibi fiziksel rutinleri bulunuyor. Biz insanlarda ise tam aksine yoğun stres hareketsizliği, donmayı, tıkanmayı getiriyor. Levine’e göre bizlerin de içgüdüsel olarak yapamıyorsak bile aynı diğer memeliler gibi stresi bedenimizden belirli rutinlerle atmayı öğrenmemiz gerekiyor.

1. Sekmek

Levine’e göre bedeni tıkanık, uyuşuk, rahatsız halinden çıkarıp yeniden enerjik ve canlı hissettirmenin en basit yolu sekmekten geçiyor. Küçükken yaptığımız gibi bir noktadan diğerine seke seke gitmek, olduğumuz yerde birkaç kere zıplamak tüm bedeni kısa sürede harekete geçiriyor. Harekete geçen beden daha çok enerji üretmeye başlıyor. Levine’e göre burada en önemli nokta enerji ürettikten sonra o enerjinin bedene oturmasına izin vermek oluyor. Zıplamanın bedenimizi soktuğu kısa süreli zorlu durumdan, enerjimizin ani sıçrayışından sonra durmak ve o enerjinin bedenimizde nasıl yayıldığını izlemek Levine’e göre bedenimizin strese karşı dayanıklılığını da arttırmaya yardımcı oluyor. Bedenimizi rahatlatmak için yaptığımız tüm hareketleri bu ritimde; yükselen enerji-yayılan enerji farkındalığında yapmamızı öneriyor.

2. Ses çıkarmak

Neredeyse her organımıza ulaşan bedenimizin en uzun siniri vagus, çevresel etmenlere karşı en hassas sinirimiz olarak da biliniyor. Duyusal etmenlere yani bizim çevremizde neler sezdiğimize bağlı olarak kasılıp gevşeyen vagus siniri her hareketinde bedendeki tüm sistemleri etkileyebiliyor. Çok sık yaptığımız ve vagus sinirinin kasılmasına neden olduğunu bilmediğimiz bir tepkimiz de strese karşı çıkardığımız sesler oluyor. Levine’e göre ne zaman haberlere “Ih, of” gibi sesler çıkarsak vücudumuz karşımızda aslan varmışçasına gerilebiliyor. Vagus siniri tüm duyumsamalarımızı bedenimizde arttırarak yansıtıyor. Levine’e göre bu etkiyi dengelemenin yolu da karşıt bir sesle, daha yüksek bir titreşime sahip bir ses ile yapılıyor. Şarkı söylemek, karından yüksek seste sesler çıkarmak, mırıldanmak, ilahiler, mantralar söylemek vagus sinirini yatıştırmaya yardımcı oluyor.

3. Somatik deneyimleme

Peter’ın kendisinin geliştirdiği somatik deneyimleme pratiği de travmaların deşilerek, açılarak, ortaya dökülerek değil, kötü his ve deneyimlerin yerine pozitif olanları yerleştirerek onarmayı amaçlıyor. Somatik yani bedensel ve zihinsel olan bu pratiğin özünde zihindeki kötü deneyimleri iyi olanlarla değiştirmek yatıyor. Hafızamızdan acılı anılarımızı tam anlamıyla silemeyeceğimiz için bu acının içinden geçerek süreçten daha güçlü, dayanıklı çıkmayı öğrenebilmemiz gerekiyor. Somatik deneyimleme travmatik deneyimlerin içinden geçerken güçlenmeyi sağlayan bir araç oluyor. İçerisinde çeşitli hareket ve sıkma-bırakma, sallanma, titreşim, ses, zıplama gibi fiziksel deneyimler bulundururken zihinsel olarak uyarıcı konuşmalar ve paylaşımlar da içeriyor. Terapi boyunca danışan bedenlerindeki hisleri ve duyumsamaları takip ediyor.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP