Günümüzde çoğu insan yanlış beslenme, hareketsiz yaşam ya da genetik faktörler sebebiyle kalp ve damar hastalıklarıyla karşı karşıya kalıyor. Dünya Kalp Günü’ne özel olarak kalp ve damar hastalıklarına dair merak edilen her şeyi; hastalıkların belirtilerini, tetikleyici faktörlerini, kalp ve damar sağlığı adına yapılması gerekenleri Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut’a sorduk!
1. Kalp ve damar hastalıklarının sebepleri nedir? Sedanter (hareketsiz) yaşam tarzının kalp hastalıkları üzerindeki etkileri neler olabilir?
Kalp ve damar hastalıkları gelişiminde doğrudan etkili olan faktörlerin başında genetik, çevresel faktörler ve yaşam tarzı gelir. Bu hastalıkların temeli çocukluk döneminde atılır.
Özellikle damar sertliği, çocukluk döneminde yanlış beslenmeden hareketsizliğe kadar pek çok yanlış davranış nedeniyle başlar. Damar sertliği her kişide farklı bir ilerleme potansiyeline sahiptir ve gelişiminde birçok etken mevcuttur. İlerlemesi halinde kalp krizi ve felç gelişimi ile sonlanarak ölüme yol açabilir. Kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada bir numaralı ölüm sebebidir.
Ailede kalp hastalığı olması, erkek cinsiyet, ileri yaş, şeker hastalığı, hipertansiyon, böbrek yetersizliği, kolesterol değerlerinin yüksek olması, sigara ve tütün ürünleri, aşırı alkol alımı, şişmanlık, sedanter (hareketsiz) yaşam, dengesiz beslenme, uykusuzluk, depresyon ve stres, damar sertliği gelişimini tetikleyen en temel risk faktörlerini oluşturur.
Risk faktörleri içerisinden her öğenin damar sertliği gelişimine katkısı farklı orandadır. Özellikle hareketsiz yaşamdan hareketli ve canlı yaşama adım atan kişilerde damar sağlığı üzerinde belirgin bir fayda sağlanacaktır. Düzenli egzersiz damar üzerinde oluşturduğu olumlu etkinin yanında, insülin direncini kırıp şeker düzeyini düzeltmesi, kan basıncı değerlerini dengelemesi, kolesterolü iyileştirmesi ile birçok risk faktörününün önüne geçmektedir.
2. Kalp hastalıklarının belirtileri nedir?
Kalp hastalıklarının üçte biri gizli seyredebilir ve ilk bulgu kalp krizi olabilir. Bu nedenle risk faktörlerine sahip kişilerin şikayet ortaya çıkmadan muayene olmaları önem arz eder.
Kalp krizinin bazı belirtileri:
- Göğüs ağrısı,
- Göğüste
sıkıntı hissi, - Nefes darlığı,
- Çarpıntı,
- Kol ve sırt
ağrıları, - Terleme,
- Halsizlik,
- Bulantı,
- Kusma,
- Baş dönmesi,
- Baygınlık,
- Ani bilinç
kaybı.
Geçici görme kayıpları, konuşma bozuklukları, kol ve bacakta uyuşma ve güçsüzlük, baş dönmesi gibi bulgular da felç gelişiminin ilk belirtileri olabilir.
3. Kalp sağlığını korumak için nasıl bir yaşam tercih edilmeli?
Kalp ve damar sağlığı için dengeli ve sağlıklı bir yaşam şekli benimsenmeli, mevcut risk faktörleri ile tek tek mücadele edilmelidir. Hareket, yaşam tarzımızın merkezinde yer almalı, günde 30-60 dakika egzersiz yapılmalıdır.
İdeal kiloyu muhafaza etmek önemlidir. Akdeniz diyeti dediğimiz tahıl ve sebze ağırlıklı beslenme şekli seçilmeli, özellikle trans yağ içeren ürünler ve işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalıdır. Sigara ve tütün ürünleri ile aşırı alkol tüketiminden uzak durulmalıdır.
Hayatımızdaki stres yükü en aza indirilmeli, stresten uzak kalınacak aktiviteler yapılmalıdır. Kaliteli uyku vücut detoksu için önemlidir. Kolesterol, şeker, tansiyon gibi hastalıklarla mücadele etmek ve aynı zamanda da gizli seyreden bir kalp hastalığını ortaya çıkarmak için düzenli doktor ziyaretleri yapılmalıdır.
İlginizi çekebilir: Hastalıklardan Koruyan Mucize Besinler
4. Kalp ve damar sağlığını iyileştirmeye dayanan beslenme düzeni nasıl oluşturulur?
Damar sağlığını korumak, şeker, tansiyon ve kolesterolü kontrol altına almanın önde gelen şartlarından biri sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamaktır. Bunun için; sıfır trans yağ, doymuş yağlardan ve tuzdan olabildiğince kaçınmak, meyve, sebze ve lif yönünden zengin besinlere yönelmek gereklidir. Doğru rejimin az miktarda hayvansal protein içermesi, bu proteinin ise balık, kümes hayvanları ve etten dengeli biçimde alınması önerilmektedir.
Pratik beslenme önerileri şu şekilde sıralanabilir:
Tahıl, meyve, sebze ve salata daha çok tüketilmeli.
Beyaz ekmek yerine kepekli, çavdar veya yulaf ekmeği tercih edilmeli.
Kabukları ile yenebilen meyveler kabuğuyla birlikte tüketilmeli.
Meyve suları yerine meyvenin kendisi yenmeli.
Beyaz pirinç pilavı yerine esmer pirinç ve bulgur pilavı tercih edilmeli.
Protein içeriği yüksek kuru baklagillere beslenmede haftada 2-3 kez yer verilmeli. Günlük et tüketimini ortalama günlük 100 gr civarında tutmalı.
Haftanın 2 günü balığa yer verilmeli.
Tatlı tüketmek istenildiğinde ağır şerbetli hamur tatlıları yerine protein ve kalsiyum içeriği yüksek sütlü tatlılar veya bitter çikolata tercih edilmeli.
Sayacağımız besinlerin tüketimi en aza indirilmelidir: Sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek, işkembe, dil v.b), kabuklu deniz hayvanları (karides, midye, kalamar v.b), tam yağlı etler, sucuk, salam, sosis, pastırma, tavuk ve hindi derisi, yağlı gıdalar (kaymak, krema, mayonez, katkılı çikolata, şekerleme ve yağlı soslar), yağda kızartma ve kavurmalar, içeriği bilinmeyen hazır gıdalar, yoğun alkollü içkiler, hazır meyve suları, meşrubatlar, kuyruk yağı, içyağı, margarin yağı, lezzet verici olarak kullanılan et suyu veya tavuk suyu, monosodyum glutamat katkılı hazır gıdalar, hazır pastalar.
İlginizi çekebilir: Sağlıklı Beslenme Hakkında Merak Edilen Her Şey
5. Kalp ve damar sağlığı odaklı egzersiz düzeni nasıl oluşturulur?
Fiziksel egzersiz, damarların esnekliğini artırmaya ve damar yapısını korumaya yardımcı olur. Hareketsiz bir yaşam sürdüren insanların sporculara göre hipertansiyona yakalanma riski yüzde 35 daha fazladır. Ancak yüksek tansiyonu olan kişiler, bir doktora danışmadan egzersize başlamamalıdır. Zira, bilinçsiz yapılan egzersiz kan basıncını daha da artırabilir. Araştırmalara göre fiziksel egzersiz, yüksek tansiyonu olanlarda tansiyonu kontrol altına almaya yardımcı olmakta ve ilaç gereksinimini azaltmaktadır.
Düzenli egzersiz sayesinde kalbe oksijen sağlayan sistem veya organlar güçlenir ve verimleri artar, toplam kolesterol düzeyindeki iyi kolesterolün oranı yükselir, kolesterolün zararı azalır. Stresin yaratabileceği olumsuz etkileri azaltarak kalbe zarar vermesini engeller. Kilomuzu kontrol altında tutmamız kolaylaşır.
Egzersiz vücudun oksijen gereksinimini artırmakta böylece, başta kalp ve kan dolaşım olmak üzere oksijen sağlayan sistemler güçlenmekte ve daha verimli çalışmaktadır. Egzersiz yaptıkça kas lifleri güçlenir. Tabii bu arada kalp kasları da güçlenir. Unutulmamalıdır ki fiziksel egzersizin yararlı olanı düzenli şekilde yapılanıdır.
İlginizi çekebilir: Egzersizin Önemi
Haftanın en az 4 günü egzersize vakit ayrılmalıdır. Hafif tempo yürüyüşlerde günlük 5000-15000 adım hedefi konulabilir. Tempolu yürüyüşlerde günlük 30-40 dakika yeterli olacaktır. Yürüyüş yanında yüzme, bisiklet ilk planda tercih edilen egzersiz grubudur. Egzersize keyif katmak isteyenler düzenli dans derslerine katılabilir.
Hem egzersiz hem de iş yapayım diyorsanız düzenli yapılan bahçe ve ev işleri egzersiz sınıfına katılabilir. Belli bir kondisyon kazanıldıktan sonra haftada 2-3 gün 20 dakika düşük kilolu ağırlıklarla direnç egzersizi mevcut programa eklenebilir. Egzersiz sırasında yeterli su tüketimi önem arz eder. Halı saha gibi yüksek tempo isteyen spor aktiviteleri ise hareketsiz yaşam sürenlere ve 40 yaş üzerine önerilmemektedir.
İlginizi çekebilir: Yaşa Göre Egzersiz: Hangi Yaşta Hangi Egzersizi Yapmalısınız?
6. Kalp rahatsızlıklarına sahip olan kişiler nelerden kaçınmalıdır ve nasıl bir yaşam standardı geliştirmelidir?
Kalp hastalığı tanısı konulan kişilerin yeni bir kriz ya da felç geçirme riski topluma oranla daha fazladır. Kalp sağlığı için önerilen egzersiz, diyet ve yaşam tarzı önerilerini kalp hastalığına sahip kişiler de uygulayabilir. Uygulanacak egzersiz şekli ve süresi hekim önerisine göre uygulanmalıdır. Akdeniz diyeti seçilecek beslenme yöntemidir.
Sağlıklı yaşam önerileri dışında, hekimin önerdiği ilaç tedavisi hastalığın ilerlemesini önlemek açısından önem arz eder. Damar hastalığına sahip kişilere ortalama 3-4 adet ilaç tedavisi önerilmektedir. Bu ilaçların hekime danışmadan bırakılmaması, yan etki gelişmişse bunun hekim ile paylaşılması ve bu ilaçların yararlı olacakları en etkin dozda verilmesi tedavi için önemlidir.