YAZAN: ARZU ÖZEV

Nicola Tesla, “Evrenin sırlarını anlamak istiyorsanız, enerji, frekans, titreşim açısından düşünün” demiş. (Enerji, bir sistemin iş yapma kapasitesidir, titreşimler yoluyla yayılır. Frekans ise birim zamandaki titreşim sayısıdır ve hertz (Hz) ile ölçülür.) Sırları anlamak için bu şekilde düşünmek konusuna gelince, Einstein’ın sözlerini hatırlayalım: “Maddeyle ilgili olarak hepimiz yanıldık. Madde dediğimiz şey aslında enerjidir. Titreşimi, duyularla algılanabilecek kadar düşürülmüş enerji. Madde diye bir şey yoktur.”


Madde dahil her şey temelde titreşen enerji dalgalarıdır.

Aklınıza gelebilecek her şey; objeler, mekanlar, şehirler, ağaçlar, okyanuslar, dağlar, insanlar hatta ve hatta taşlar, hepsi enerjidir. İnsanları, bitkileri, hayvanları, canlı ve cansızı çevreleyen elektromanyetik alan, yani aura artık fotoğraflanabiliyor. 1939 yılında Simon Kirlian adlı bir Rus teknisyen, yüksek voltajlı bir alanda çalışan fotoğraf plakasına maruz kaldığında parmaklarından yayılan bir ışık gözlemliyor ve bu ışığı fotoğraflamak için Kirlian Kamera’yı keşfediyor.

Amerikalı bir bilim insanı olan Dr. David Hawkins ise düşünürken, duygulanırken veya yaratırken insan kalbinin morfogenetik alanından çıkan ses, ışık ve elektromanyetik dalgaları test etmenin bir yolunu buldu. “Hawkins Bilinç Ölçeği” adı verilen logaritmik bir ölçek (0-1.000 arası) oluşturarak kinesiyoloji biliminin ilerlemesinde rol oynadı.


Yandaki görselde duygu frekans ölçümleri üzerinden bilinç haritasını okuyabilirsiniz. Laboratuar çalışması, insan nüfusunun 200 veya daha düşük bir ölçekte kayıtlı olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Bu da çoğumuzun enerji tüketen bir gelişim düzeyinde sıkışıp kaldığı anlamına geliyor.


Yani yüzde 85’imiz suçluluk, utanç, suçlama, korku ve öfke zihniyetinden oluşan bir temelden hareket ediyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse, insanlık olarak enerjimiz düşük.

Duygu, düşünceler ve derinlerimize yerleşmiş kök inançlar bedenimizde yer ediyor ve elektromanyetik imzamızı belirliyorlar. Eskiden beynin değişmediği düşünülürdü. Oysa bugün bilim, beynin değişebileceğini söylüyor. Beynin yaşamı boyunca yeni sinirsel bağlantılar kurarak kendini yeniden düzenleme yeteneği olan nöroplastisite yeni bulgularla, davranışlarla birlikte nöronlar arasındaki bağların da değiştiğini ve yeni nöral ağlar kurulabileceğini ortaya çıkardı.

Bu demektir ki duygu ve düşüncelerimizi (elektromanyetik imzamızı) değiştirebilir, frekansımızı yükselterek düşük frekanstan yüksek frekansa, daha bilinçli bir gerçekliğe geçiş sağlayabiliriz.

Duygu günlüğü ve ortalama frekans belirleme egzersizi

Bir duygu günlüğü tutarak iki saatte bir kendinize “Şu anda ne hissediyorum?” diye sorun. Günün sonunda ortalama frekansınızı, bilinç haritası üzerinden hesaplayabilirsiniz.

Enerjetik arınma

Enerjetik arınma, enerjiyi yükselterek sistemimizi dengeye sokmayı, evrensel frekansla uyum içine girmemizi sağlar. Enerjetik arınma sonrasında hafiflemiş ve rahatlamış hissederiz. İsteksiz, yorgun, depresif, gergin, kaygılı, atıl, huzursuz, dağılmış, öfkeli, çıkmazda hissediyorsanız, enerji temizliğine özellikle ihtiyacınız var demektir.

Tüm negatif enerjilerden kısa sürede arının

“Ama beş yıldır yoga yapıyorsun neden hala sinirleniyorsun?” gibi sorularla karşılaşıyorsanız, “Çünkü insanım” diye cevap verebilirsiniz. Uzun vadeli enerjetik arınmaya yoga dilinde “karma yakmak” deniyor. Kadim geçmişin izlerinden ve ata genlerimizden bir anda kurtulamayız. Bunun bir süreç olduğunu ve sabırlı olmak gerektiğini de hatırlamamız gerek.

Yoga ve meditasyon inzivaları, aile dizimi, regresyon terapisi, iyi bir psikologla yapılan düzenli görüşmeler, ustalarla birebir çalışmalar, yolunuz hangi kadim öğretiden geçiyorsa o öğretiye dair günlük pratikler, öz bilgi ve daha pek çok metot bilinci yükseltip enerjiyi arındırarak bu derin izlerden zaman içinde özgürleşmeyi sağlar. Tüm bu çalışmaların yanı sıra enerji temizliği için yapabileceklerimizi ise şöyle sıralayabiliriz:

Fiziksel alanınızı temizleyin

Çalıştığınız ve yaşadığınız alanın enerjisi sizin enerjinizi de etkiler. Gereksiz eşya ve giysilerden kurtulun. Temiz, toplu ve havadar mekanlarda bulunmaya özen gösterin. Doğru ışık kullanın. Bulunduğunuz yerleri sık sık adaçayı, defne ve doğal tütsülerle tütsüleyin. Mumlar yakın. Bitkiler de enerjiyi temizler.

Aromaterapiden yararlanın

Aromaterapi, özellikle de Ayurveda’da çok kullanılan, binlerce yıllık iyileştirici bir bilim dalı. Nefes açıcı okaliptüs yağından, mışıl mışıl uyumak için lavantaya, enerjinizi yükseltmek için narenciyelerden sindiriminizi güçlendirmek ve başınız ağrıdığında şakaklarınızı ovmak için acı nane yağına, bağışıklığınızı güçlendirmek için biberiyeden, cildinizi pırıl pırıl yapması için gül yağına kadar evinizde minik bir yan etkisiz ecza dolabı yaratabilirsiniz.

Doğal taşlar kullanın

Yüzyıllardır şifa olarak kullanılan, odaklanma, dinginlik ve ruhsal dengesizlik üzerine de iyileştirici etkileri olan kuvarstan selenite, ametistten kehribara, piritten yeşime, tüm doğal taşları enerji temizliğinde kullanabilirsiniz. 

Doğada vakit geçirin

İngiltere’nin Exeter Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ağaç ve yeşilliklere yakın yerlerde yaşayan insanların anksiyete ve depresyona yatkınlıklarının daha düşük olduğu ve zihinsel sağlıklarının evlilik veya zam almak gibi mutluluk verici haberlerin getirdiği kısa süreli mutluluklardan daha uzun süreli olduğu belirlenmiş.

Spiritüel rutinleri eksik etmeyin

Yoga, nefes, meditasyon, mantra, mudra, enerji çalışmaları ve size iyi gelen teknikleri günlük rutininizin bir parçası haline getirin.

Ses ve müzikle şifalanın

Antik çağlardan beri kullanılan sesle şifa terapisi zihinsel, fiziksel ve ruhsal hastalıkları tedavi edebilir. Ayrıca dinlediğiniz müzikler doğru frekanstaysa enerjiyi arındırıcı etkiye sahiptir.

Egzersiz, dans, hareket

Düzenli hareketin önemini artık hepimiz biliyoruz. Dans ve hareket, artık sağlığı iyileştirmek amacıyla duygusal, sosyal, bilişsel ve fiziksel bütünleşmeyi teşvik etmek için psikoterapötik olarak da kullanılıyor. Ayrıca sanat terapilerini de araştırabilirsiniz.

Çevrenizdeki insanlar ve konuştuğunuz konular hakkında seçici olun

Jim Rohn, “En çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalamasısın” diyor. Şikayetin, sürekli sorunları konuşmanın ve dedikodunun da yaşam enerjisini düşürdüğünü unutmayın.

Sağlıklı beslenin

Koyu yeşiller, mevsim sebze ve meyveleri, tam tahıl ve bakliyatlarla beslenmenin yaşam enerjimiz üzerindeki etkisini artık çoğumuz biliyoruz.

Öz şefkat ve minnet pratikleri yapın

Öz şefkat üzerine bilimsel araştırmalar yapan bilim insanı Kristin Neff, öz şefkatin stresi azalttığı, depresyon ve anksiyete seviyelerini düşürdüğü, mutluluğu artırdığını söylüyor. Ayrıca, araştırmalara göre şükran duygusuna odaklanmak genel yaşam kalitesi ve mutluluk halini önemli ölçüde etkiliyor.



Arzu Özev

1983 yılında İstanbul’da doğan Arzu, Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra University of Massachusetts Amherst’te psikoloji okuduğu yıllarda, Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanıştı. Hindistan başta olmak üzere, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD ve Almanya’da kişisel gelişim ve yoga konusunda birçok eğitim alarak, sertifikalı eğitmen oldu. Dünya çapında 150...



BLOOM SHOP