Zorlayıcı dönemlerden geçiyoruz. Pandemi, küresel ısınma, savaş gibi global sorunların yanı sıra ülkemizdeki deprem felaketi de dahil olmak üzere her sabah yeni bir haber ile uyanıyoruz. Hayatın gerçeklerini, yaşamın zorluklarını yok sayamayız. Bizim kontrolümüz dışında gelişen bazı olayları bireysel olarak değiştiremeyebiliriz ama hayatımızın kontrolü bizim elimizde. İç dünyamızda ne kadar güçlü, dengeli, sağlıklı olursak dışarıdaki olaylardan o kadar az etkileniriz ve çevremize faydalı olabiliriz. Havaların ısınması, doğanın renk değiştirmeye başlaması ile beraber yeni bir sezona girdiğimizi tekrar hatırlıyoruz. Doğa, tüm zorluklara rağmen nasıl kendini şartlara yavaş yavaş adapte ediyorsa biz de kendimizi korumalı, beden, ruh ve zihin dengemizi sağlıklı tutmalıyız. İlkbaharın gelişi hepimize içeriden dışarıya yenilenmek için ilham olabilir.
Mevsim geçişlerinde içten dışarıya yenilenmek
Ayurveda’ya göre mevsim geçişleri arınmak, yenilenmek için mükemmel zamanlardır. Ağaçların dökülen yapraklarını tekrar yeşertmesi, meyve vermeye başlaması gibi biz de bedenimizin yenilenmesine, çiçek açmasına destek olabiliriz.
Küçük değişiklikler büyük sonuçları beraberinde getirir. Büyük sonuç, illa herkes tarafından takdir gören büyük hedefler, büyük başarılar demek değildir. Başarı’nın 7 Spirituel Yasası adlı kitapta anlatıldığı üzere “Başarı, mutluluğun artarak devamı ve hayatta daha değerli amaçlar fark ederek ilerleme ve gelişmedir.”
Sağlıklı bir bedene, berrak bir zihne, sevgi dolu bir kalbe sahip olmak, hayattan haz almak, kendimizle ve sevdiklerimizle sağlam ilişkiler kurmak da hayattaki en değerli başarılarımızdır.
1. Kendine iyi davranmak ve kabul
Bu yazıyı okurken belki de “Hadi, nasıl yapacağız?” diye pratik öneriler arıyorsunuz. Tabii ki de bu yolculukta size yardımcı olabilecek birçok araç var ama hepsinden önce bir durup, gözlerini kapayarak ellerinizi kalbinize götürün ve gerçekten ne hissettiğinizi, neye ihtiyacınızın olduğunu fark edin. Bedeniniz ve kalbiniz sizin için en doğrusunu zaten biliyor. Kulak vermeniz yeterli.
Belki bugün sadece 5 dakika bile olsa meditasyon yaparak, kalbinizle ve nefesinizle bağ kurarak, sevdiğiniz bir şarkıyı dinleyerek, sevdiğiniz bir yemeği hazırlayarak ve tüm bunları yaparken anda kalarak küçük bir değişiklik yapabilirsiniz.
2. Mükemmel olmamanın hafifliği
Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Belki de mükemmellik diye bir şey olmadığını kabullendiğimiz zaman mükemmel olma yolunda bir adım daha atmış olacağız. Tüm kalbimizle yaşamak için ihtiyacımız olan şey kendimizi tüm kusurlarımızla tanımak, kabul etmek ve sevmek. Kendinize davrandığınız gibi bir arkadaşınıza hiç davrandınız mı? “Şişmansın, kilo aldın, çok zayıfsın, zaten sen bu işi beceremezsin…” gibi acımasız yorumları kendimize yaptığımızda kendimize ihanet etmiş oluyoruz. İçimizdeki çocuğa el uzatarak daha nazik olmak, onu mutlu yaşatmak için ne gerekiyor? Önce kendimizi kabullenmek ve sevmek!
3. Hizmet etmeyeni bırakabilmek
Anneannelerimizden gördüğümüz bahar temizliğini hatırlarsınız. Baharın gelmesiyle tüm ev alt üst edilir; tüm camlar açılır, ev havalandırılır; her yer sirkeli sularla yıkanır; kışlıklar kalkar, yazlıklar indirilirdi. Bahar temizliğini kendi bedenimize ve zihnimize de uygulamaya ne dersiniz?
Acı verici deneyimler hayatımızın bir parçası. Güzel anıların yanı sıra tatsız deneyimlerden, travmalardan da geçiyoruz ve geçmeye devam edeceğiz. Sadece güzel durumlara, olaylara odaklanıp acı veren duygu ve düşünceleri halının altına süpürmenin kimseye bir faydası olmadığı gibi zararı oluyor çünkü negatif deneyimler bedende ve zihinde toksinlere dönüşüyor. Eski yaraları sarmadıkça, gerçek benliğimiz olan neşe ve huzur halini deneyimlememiz ne yazık ki mümkün olmuyor. Ne kadar zor olsa da hislerimizin sorumluluğunu almak özgürleşme yolunda atacağımız ilk ve en önemli adımdır.
4. Hayat amacını bulmak
Sanskrit dilinde Dharma hayat amacı anlamına gelir. Dharma yasası ise bir amacı gerçekleştirmek için fiziksel bedende var olma tercihidir.
Hepimizin bir yaşam amacı vardır. Başkalarıyla paylaşabileceğimiz, fayda sağlayabileceğimiz özel bir yetenek. Bu yetenek, herkese hizmet etmeyebilir ancak ihtiyacı olana hizmetle harmanlandığı zaman kendi özümüzü deneyimleme imkanımız olur. Yeteneğini ortaya koymaktan korkmadan, özgürce kendini ifade edebildiğin sürece hayatın anlam kazanır ve huzurlu bir hayata sahip olursun. Unutma, sen eşsizsin ve eşsiz bir yeteneğe sahipsin.