Kadınlarda en sık görülen endokrin bozukluğu olan polikistik over sendromu (PKOS) neredeyse her 10 kadından 1’inde görülüyor. Yıllar boyu fark edilememe riski ise sendromun gerçek görülme sıklığını bu sayıların bile üzerine taşıyor. Kadınların bütüncül iyi olma halini ve yaşam kalitesini direkt etkileyen bu sistemik hastalığı Koç Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı bölümünden Prof. Dr. Gürkan Bozdağ anlattı.
Polikistik over sendromu nedir?
Polikistik over sendromu kadınlarda en sık gördüğümüz hormonal hastalıktır. Tüm toplumda üreme çağındaki kadınlarda yüzde 6-10 sıklığa sahiptir. Bu sendromun tanısı önemlidir çünkü; kıllanma, tüylenme fazlalığı, adet düzensizliği buna bağlı olarak gebe kalma problemleri, yumurtlamanın olmamasına bağlı olarak rahim içi bezlerinde kansere karşı yatkınlık, obezite, diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve uyku apne sendromu gibi önemli sağlık problemleriyle beraberlik gösterebilmektedir. Bilinen bu sağlık problemleri dışında anksiyete ve depresyon ile de sıkı bir ilişkisi söz konusudur. Ancak şunu vurgulamak gerekir ki bunca sağlık problemine rağmen bu hastaların beklenen yaşam sürelerinde herhangi bir azalma söz konusu değildir.
Polikistik over sendromu nasıl tanı alır?
Polikistik over sendromu tanısında üç kriter kullanılmaktadır. Bu üç kriterden iki tanesinin varlığı tanı için yeterlidir.
- Birinci kriterimiz, adet seyrekliği veya yumurtlamanın olmamasıdır. Burada bahsedilen 38 günden daha seyrek adet olunmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki düzenli gören bir kadında eğer kıllanma, tüylenme fazlalığı var ise yine de yumurtlama fonksiyonu olmayabilir.
- İkinci kriterimiz, özellikle vücudun orta hattında; dudak üstü, çene, göğüs ortası, göbek üstü, göbek altı, omuzlar, üst kol, kuyruk sokumu ve üst bacaklarda erkek tipi kıllanma artışıdır. Burada ifade edilen kıllanma-tüylenme artışı özellikle siyah renkli ve en az 5 mm’den uzun erkek tipi diye tabir edebileceğimiz karakterde olmalıdır. Kıllanma-tüylenme fazlalığı sübjektif bir algı olduğundan dolayı mutlaka objektif ölçümler kullanılarak ilgili uzman doktorlar tarafından değerlendirilmelidir.
- Üçüncü tanı kriterimiz için ise ultrasonografi ile yumurtalıkların incelenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda vajinal muayene ile yapılacak bir ultrasonografi ile yumurtalıklardan en az bir tanesinde 20 ve üzeri antral follikül dediğimiz küçük yumurtaların izlenmesi gerekmektedir. Yine bu hastalarda veya karından ultrason yapılması tercih edilen kişilerde yumurtalık hacmine bakılarak da karar verilebilir.
- Bu üç kriterlerimizden iki tanesinin varlığı dışında bu şikayetlere ulaşabilecek diğer sağlık problemlerinin dışlanması da önemlidir. Bu kapsamda tiroid fonksiyonları, süt hormonu fazlalığı, böbrek üstü bezinin aşırı çalışması ve androjen hormon salgılayan tümörler kontrol edilmelidir.
Polikistik over sendromu nasıl tedavi edilir?
Polikistik over sendromunun tedavisi kapsamında düşünüldüğünde kesin sebebini bilmediğimizden dolayı tüm tabloyu ortadan kaldırabilecek medikal veya cerrahi bir tedavimiz söz konusu değildir. Ancak hastanın şikayeti ne olursa olsun kilo fazlalığının hastanın tablosunu şiddetlendirebileceğini bildiğimizden dolayı kilo kontrolü, diyet, egzersiz ve oto kontrol mekanizmalarını içeren yaşam tarzı modifikasyonları sendromunun tedavisinde mihenk taşını oluşturmaktadır. Yine vurgulanması gereken bir başka husus ise bu hastalardaki kesin tanının genellikle 18 yaşından sonrasına bırakılması gerektiğidir. Çünkü fizyolojik olarak adet düzensizliği ve yumurtalıklardaki çok sayıda folikül izlenmesi zaten ergenlik yaşlarında sık olarak sağlıklı bireylerde görülmektedir.
Polikistik over sendromunun semptomatik tedavisinde adım adım ilerlersek adet düzensizliği olan bir hastada, eğer çocuk istemiyorsa, rahim içi bezleri karşılanmamış östrojenden korumak amacıyla düzenli doğum kontrol hapları ya da düzenli adet görmelerini sağlayan progesteron takviyeleri ile tedavi etmekteyiz. Burada karar verirken hastanın herhangi bir sağlık probleminin olup olmadığı, yaşı, sigara alışkanlığı, ilaca uyum yeteneği, kıllanma tüylenme fazlalığı şikayetinin eşlik edip etmediği, 40 yaşından önce kalp krizi, inme geçiren aile bireyinin varlığı gibi faktörler belirleyici olmaktadır. Adet düzensizliği genellikle otuz beşli yaşlara kadar devam ettiğinden dolayı hastanın bu süre sonuna kadar eğer aktif çocuk istemiyorsak düzenli aralıklarla kontrollerini yaparak izlenmesi uygun bir yöntemdir.
Çocuk isteyen hastalarda ise yumurtlamayı arttırıcı basit haplar, gerekirse günlük iğneler ve en sonunda tüp bebek tekniklerinden destek alınabilir. Burada yine hastanın yaşı, kaç yıldır çocuk isteminin var olduğu, ek infertilite nedeninin varlığı gibi durumlar tedavi tipleri ve silsilesi için belirleyici olmaktadır.
Kıllanma, tüylenme fazlalığı için ise doğum kontrol hapları genellikle ilk seçenektir. Burada doğum kontrol hapları hastalardaki serum androjen seviyelerini azaltarak ve aktif türevlerin serbestlik oranlarını değiştirerek etki ettiklerinden dolayı en az bir hatta iki yıllık kullanım süreçlerine ihtiyaç duyarlar. Özellikle tedavinin altıncı ayından sonra epilasyon yöntemlerinin eklenmesiyle hastalarda çoğunlukla yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Buna rağmen başarı elde edilemediğinde ise 3-6 aylık periyotlarla doğum kontrol hapına ek olarak anti androjenik ilaçlar verilebilir.
Meopozal dönemde PKOS
Menopozal dönemde polikistik over sendromu çoğu zaman silik bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu hastanın üreme çağında karşılaştığı kıllanma tüylenme fazlalığı ve metabolik riskler bu dönemde kendi yaşıtlarıyla aynı seviyelere ulaşmaktadır. Burada muhtemelen düşen androjen seviyeleri hastaya fayda sağlamaktadır. Bu yüzden hastalar diğer menopozal kadınlar gibi rutin yıllık muayenelerini aksatmadan hekimleriyle irtibat halinde olmalıdırlar. Ancak hayatın hangi aşamasında olursa olsun sendromun seyrinde ve şiddetinde kilo kontrolünün çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulamakta fayda vardır. Bu hastalar yaşıtlarına göre daha hareketsiz bir hayat tarzını benimsemektedirler ama aynı zamanda diyetlerinde riayet ederlerse polikistik over sendromu olmayan kadınlar kadar da başarılı oranlarda kilo verebilmektedirler.
Polikistik over sendromu konusunu toparlamak gerekirse, kesin nedenini bilmediğimiz ama muhtemelen fetüsün daha anne karnındayken maruz kaldığı farklı hormonal çevre bu tabloya yol açmaktadır ve sistemik bir hastalık olarak vücudun farklı hücre gruplarını etkilemektedir. Ancak kilo kontrolü ve semptomatik tedavilerle hastalar yaşam beklentilerinde herhangi bir kısalma olmaksızın normal üreme potansiyeline kavuşmakta ve kozmetik problemlerine çözüm bulabilmektedirler.