Sağlıklı bir uyku, sağlıklı bir bedenin olmazsa olmazlarından biri. Uyanır uyanmaz kendinizi yorgun hissediyor, gün içinde sık sık uyuklama ihtiyacı duyuyor, odaklanma problemleri yaşıyor ve hiçbir şey yapmaya enerjinizin olmadığını fark ediyorsanız, uyku düzeninizde bir problem var demektir.

Insomnia veya çok uyumak, aşırı ses, ışık ya da sıcaklığa bağlı olarak verimsiz koşullar altında uyumaya çalışmak, anksiyete ve psikolojik etkenler sebebiyle sık sık uykudan uyanmak gibi pek çok faktör uyku kalitenizi doğrudan etkiler. Bunların haricinde, ciddi sonuçlara yol açabilen uyku apnesi de uyku düzeninizi sekteye uğratan rahatsızlıklar arasındadır.

Uyku apnesi nedir?

Kaliteli uyku, sağlıklı bir yaşam sürmede kilit rollerden birini üstleniyor. İnsan ömrünün yaklaşık üçte birini uykunun oluşturduğu düşünüldüğünde uyku hastalıklarının da mercek altına alınması ve tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Toplumda yaygın olarak görülen uyku hastalıkları arasında “uyku apnesi” ilk sıraya oturuyor. Uyku apnesi; uyku sırasında düzensiz aralıklarla, istemsiz bir şekilde, nefes alıp verme eyleminizin duraksamasıdır. Normal bir uyku düzeninde, hava akışının düzenli olarak ağız ve burun yoluyla ciğerlere aktarılması beklenir. Ancak uyku apnesi problemi yaşayan kişilerde, uyku esnasında gerçekleşen bu düzenli hava akışı sekteye uğrar. Bu duraksama; horlama problemi, hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları, boğulma tehlikesi ve diyabet gibi pek çok sağlık sorununa yol açabilir.

Yapılan araştırmalara göre, uyku apnesine neden olan etkenler arasında fazla kilo problemi ve yanlış uyku pozisyonu tercihleri var. Bunların haricinde geniz eti, bademcik ve lenf bezi problemleri, üst solunum yollarında darlık, retrognati (çene problemleri) ve hipertansiyon da uyku apnesine neden olan etkenler arasında yerini alır.

Horlama ile uyku apnesinin nasıl bir ilişkisi var?

Uyku apnesi olan hastalarda ilk dikkat çeken bulgulardan biri horlama olarak karşımıza çıkıyor. Bu kişilerde horlama normalden 3-4 kat daha fazla, çok kaba ve gürültülü oluyor. Uyku apnesi sırasında solunum çabası sürse de, bir süre sonra daha da artan bu çaba beyni uyarıyor ve hava yolu açılıyor. Horlama sıklıkla kişilerde dil ve boğaz kaslarının yapısının gevşek olmasından kaynaklanıyor. Boğaz dokuları şiş ve kalın olan, yumuşak damak ve küçük dili normalden uzun, geniz eti ve burun eğriliği olan kişilerde de horlama görülebiliyor. Uyku apnesi ise solunumu durdurma noktasına kadar getiren horlama ile ortaya çıkıyor. Solunumu durana kadar horlayan kişi, gürültülü bir homurdanma ile yeniden nefes almaya ve horlamaya devam ediyor.

Uyku pozisyonu ile uyku apnesinin nasıl bir ilişkisi var?

Bu rahatsızlığa sahip olan hastalarda uyku pozisyonları farklı etkilerle kendini gösterebiliyor. Bazı hastalar uyku pozisyonundan etkilenmiyorken bazılarında yan ve sırt üstü yatışlarda apne sıklık ve derinlik düzenlerinde farklılık gözleniyor. Uyku apnesi olan hastalarda genelde sırt üstü yatış pozisyonu en tehlikeli pozisyon olarak tanımlanıyor. Bu durum, dilin ve yumuşak damağın geriye sarkıp, hava yolunun daralmasına yol açıyor. Bu nedenle de uyku apnesi olan hastalara yan ve yüz üstü yatılması öneriliyor. Tüm bunlara ek olarak hastalara özel, yatış pozisyonuna uygun olarak farklı basınç uygulayan cihazlar da bulunuyor.

Uyku apnesi ile kilo alımının nasıl bir ilişkisi var?

Kilo fazlalığı olan insanlarda bu hastalık daha sık görülüyor. Hatalı ve aşırı beslenme sonucu kilo artıyor ve kilo artımına paralel uyku apnesi riski de yükseliyor. Kilo alımıyla birlikte dil kökü, yumuşak damak ve yutak kısmında yağlamayla birlikte büyüme görülüyor. Buna paralel solunum yolu daralıyor ve uyku apnesi gelişiyor. Zayıflayarak, hastada tam düzelme sağlanmasa bile, tedaviye ihtiyaç azalıyor.

Tedavi edilmediği takdirde uyku apnesi vücutta ne gibi problemlere yol açar?

  • Baş ağrısı
  • Sinirli ve mutsuz ruh hali
  • Yorgunluk
  • Uyku sersemliği
  • Unutkanlık
  • Düşük iş ya da okul performansı, odaklanma problemleri
  • Çocuklarda hiperaktivite
  • Libidoda düşüklük
  • Ödem, bacaklarda şişkinlik
  • Ağız ve boğazda kuruluk, gerginlik, tahriş

Solunum sistemini etkiler

Düzensiz oksijen alışverişi, solunum sisteminin günlük rutinine müdahalede bulunarak olması gereken düzenin bozulmasına yol açar. Bu nedenle astım veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi problemler ortaya çıkabilir.

Endokrin (iç salgı) dengesini bozar

Uyku apnesi, insülin direncini arttırır bu nedenle hücreler insüline gereken cevabı veremeyecek duruma gelebilir. Hücreler gerektiği kadar insülin almadığında da kandaki şeker seviyesi artar ve tip 2 diyabet rahatsızlığı meydana gelir.

Sindirim sistemini yavaşlatır

Uyku apnesi problemiyle karşı karşıya kaldığınızda karaciğer sorunları yaşamanız olasıdır. Karaciğerde yağlanma, tahribat, karaciğer enzimlerinde normal dışı aktiviteler gözlemlenebilir. Aynı zamanda mide yanması ve reflü gibi sorunlara yol açar.

Kalp sağlığını tehdit eder

Fazla kilo ve yüksek kan basıncıyla ilişkilendirilen uyku apnesi, kalbi zorlayarak kalp krizi riskini arttırabilir. Uyku esnasında yaşanan kalp krizlerinin uyku apnesiyle olan ilişkisi oldukça yaygındır. Kalbin normal ritmini bozarak kalp sağlığında ciddi hasarlara yol açabilir.

Düşünce ve odak gücüne etki eder

Uyku apnesinin nörolojik etkileri de en çok görülen semptomlardan biridir. Uyku apnesi problemiyle karşı karşıya kalan kişi gün içerisinde odaklanamama, unutkanlık, uyuşukluk ve huzursuzluk gibi durumlarla karşı karşıya kalabilir.

Üreme sistemini sekteye uğratır

Libidoyu etki altına alan uyku apnesi aynı zamanda özellikle erkeklerde ereksiyon problemleri yaratarak cinsel hayata negatif geri dönüşlerde bulunur.

Uyku apnesi doktorlar tarafından nasıl teşhis edilir?

Uyku apnesi tanısında hem hastanın şikayetleri hem de yakınlarının gözlemleri belirleyici oluyor. Hasta öyküsü tam alındıktan sonra doktorlar sıklıkla polisomnografi adı verilen, halk arasındaki yaygın kullanımıyla uyku tetkiki isteyebiliyor. Bu tetkikin tamamlanması için hastanın bir gece hastanede yatması gerekiyor. Testte, hastanın beyin dalgaları, burun solunumu, göğüs hareketleri, göz ve kas hareketleri, kandaki oksijen düzeyi takip ediliyor. Tüm bu değerlendirmeler sonucunda hastaya uyku apnesi teşhisi konulabiliyor. İkinci aşamada ise uyku apnesinin hafif mi yoksa ağır bir düzeyde mi olduğunun saptanması gerekiyor.

Kimler risk grubuna girer?

Uyku apnesi, boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucu gelişiyor. Çocukluk döneminden itibaren yaşanan üst solunum yolu hastalıkları sonucu solunum yolunda meydana gelen yıpranma, fazla kilolu olma, büyük bademcikler ve geniz eti uyku apnesi risk faktörlerini artırırken kısa boylu kişiler de risk grubunda yer alıyor. Ayrıca uyku apnesinin sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da görülebildiğini unutmamak gerekiyor.

Uyku apnesinde tedavi süreci nasıl olmalı?

Hem zihinsel hem de fiziksel olarak son derece ciddi etkileri olan uyku apnesinin tedavi edilmesi kişinin uyku ve yaşam kalitesi adına önemlidir. Öncelikli olarak kilo vermek, sağlıklı ve dengeli beslenmek, problemin kaynağı psikolojik ise terapi sürecine başvurmak gerekir. Nazal dekonjestan adı verilen burun içi tıkanıkların giderilmesine yardımcı tıbbi ilaçların kullanımı da uyku apnesi probleminin tedavisinde sıklıkla önerilmektedir. Hava basıncı tedavisi, yüz ve burun maskesi gibi yöntemler gece boyunca burnun tıkanma eğiliminin önüne geçerek sağlıklı nefes alışverişini kolaylaştırır. Bir uzmana danıştıktan sonra sıkıntının kaynağı büyük bademcikler ve lenf bezleriyse veya soluk borusunda herhangi bir anormal durum tespit edildiyse ameliyata başvurarak uyku apnesinin olumsuz etkilerinden kurtulmak mümkündür.

Uyku apnesi sosyal hayatı etkiler mi?

Uyku apnesine bağlı olarak kişinin gün içerisinde yaşayacağı uyuklama hali, dikkat eksikliği ve bazı sağlık problemleri hem sosyal hem de özel hayata ciddi şekilde yansıyor. Sık sık esneme ve halsizlik sosyal çevreye tam uyum sağlanması ve sohbetlere katılımı engelleyebiliyor. Unutkanlık ve dikkatini toparlamakta zorlanma nedeniyle konuları algılama ve karşısındaki kişiyle iletişim kurmada zorluklar yaşanmasına yol açabiliyor. Gece boyunca süren horlama eşleri de olumsuz yönde etkiliyor. Horlama şikayetleri nedeniyle eşler odalarını ayırıp, ayrılık aşamasına kadar gelebiliyor.

Hayat tarzında yapılan değişikliklerle uyku apnesini önlemek mümkün mü?

Bu hastalığın tedavi edilmesinde hayat tarzından yapılacak birtakım değişikler ve alınacak önlemler kısmen fayda sağlayabiliyor. Zayıflamak, sigarayı bırakmak, akşam yemeklerinde aşırı tüketimden kaçınmak, çay-kahve içmeyi sınırlamak, gece tuvalet ihtiyacını daha aza indirmek için daha az sıvı içmek, egzersiz ve yürümeyi rutin hale getirmek hiç şüphesiz tıbbi tedaviye yardımcı olmada önemli paya sahip oluyor. Uyku apnesi bulgularını hafifletmek için sakinleştirici ilaç kullanımı ve aşırı yorucu hayat tarzından da uzak durmak gerekiyor. 

İlginizi çekebilir!





BLOOM SHOP