Kaygı bozukluğuna sahip olan kişileri nasıl tanımlarsınız? Sürekli tırnaklarını kemiren, yorganının altına saklanan ya da dünya ile bağlantı kuramayan? Bu tanımlardan herhangi birine sahip olmadığınız halde kendinizi kaygılı hissettiğiniz zamanlar oluyor mu peki?
Gerçek olan şu ki, kaygı insan doğasının bir parçası. Ancak kaygı seviyesi yükseldikçe hayat kalitesi önemli ölçüde düşüyor. Elbette çözümü var, ama öncellikle kaygılı olup olmadığınızın farkına vararak hayatınızı yeniden tasarlamanız gerekir.
Kaygılı olduğunuzu gösteren 3 belirti nedir?
1. Kafanız hep meşgulse
Kaygı aklınıza gelmeyen bir kavramsa, “meşguliyet” size daha tanıdık gelebilir. Aklınızdan geçenleri durdurmakta zorlanıyor ve bu durum sonunda kendinizi bitkin, yorgun hissediyorsunuz.
Kaygılı kişiler ya uyumakta zorluk çeker ya da zihni hep meşgul olduğu için yorgunluktan çok çabuk uykuya geçer. Her iki şekilde de sabah uyandıklarında çok yorgun hissederler çünkü uykudayken bile gergindirler. Zihninizin meşguliyetini görmenize yardımcı olacak bir diğer belirti ise odaklanmada sorun yaşamaktır. Bir kitabı okuyorken 5 dakika sonra ilginizi yitirmeniz gibi…
Meşgul zihniniz sizin takıntılı bir şekilde yaptığınız son konuşmayı, gönderdiğiniz son maili düşünmenize neden olur. Gerçekten, yoğun zihinleri olan birçok kişi, kendilerine mükemmeliyetçilik olarak da bilinen yüksek standartlar belirlerler. Hatalarınızla ya da sadece kuruntu yaptığınız olaylarla meşgul olduğunuzda, gerçekten önemli olan insanlar ve olaylarla ilgilenemezsiniz, bu durum da suçluluk ve vicdan azabı çekmenize neden olur.
2. Bedeninizi fark etmiyorsanız
Beden-zihin bağlantısı yeni öğrendiğimiz bir konu değil. Bedeninizi fark ederek kaygılı olup olmadığınızı anlayabilirsiniz.
Olabildiğince az yer kaplamak için vücudunuzu topladığınızda ne hissettiğinize bakın. Gerginlik? Atalarımızın geçmişte kendilerini korumak için saklandığı anlarda hissettikleri bizlere kalıtsal yollarla geçiyor. Beyniniz bedeninize adrenalin salgılaması için sinyaller yolluyor, bu da stresli ve kaygılı olmanıza neden oluyor.
En yaygın meşgul beden belirtisi karın bölgesinde hissedilir. Yani vücudun üçüncü çakra merkezinde. Geçmiş gelenekler bu çakra merkezini kendi gücümüzle ilişkilendirir ve kaygıyı da gelecekle ilgili belirsizliğin yarattığı gerginlikle. Kaygı bozukluğu sebebiyle panik ataklar geçirmeniz olasıdır.
Panik ataklar kalp çarpıntısı, çok sıcaklamış hissetme, hızlı nefes alıp verme, organ titremesi ile baş gösterir ve kişi sürekli olarak kendi hakkında yanlış düşüncelere kapılır. Fiziksel bir karmaşa içinde kaldıklarını hissederler. Panik atak, aslında size hayatınızı değiştirmeniz gerektiğini söyler.
3. Alışkanlıklarınızda aşırılık varsa
Evden çıkarken camları kapadığınızı ya da ocağı söndürdüğünüzü kontrol etmek normaldir. Fakat bu kontrolleri abartmak akıl sağlığınızı bozmaya sebep olur. Zamanınızı, enerjinizi harcarsınız ve bir noktadan sonra kendinize güvenmemeye başlarsınız. Takıntılı davranışlar gösterirsiniz.
Aşağıdakilerden size tanıdık gelenler var mı?
- Fazla sorumluluk alma ihtiyacı
- Tehlikeleri fazla ciddiye alma
- Mükemmeliyetçilik
- Belirsizliğe dayanamama
Kimse kaygılı olduğunu kabullenmek istemiyor. Hata da burada başlıyor. Kaygılı olduğunu gören kişiler hayatlarında değişikliğe gitmeyi seçerlerse, stresten, kaygıdan, huzursuzluktan kurtulmak için bir adım atmış olacaklar. Buzdolabınızdan son kullanma tarihi geçmiş gıdaları atıyorsanız, hayatınızdan da kaygıyı atabilirsiniz.
Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:
- Kaygıyla Başa Çıkma: Direnmeyin, Kısa Bir Süreliğine Dost Olun!
- Stres: 4 Adımda Onunla Başa Çıkmayı Öğrenin
- Modern Yaşamda Meditasyon Neden Daha Önemli?
Kaynak: Mayo Clinic, Medical News Today, Time.com