Dünyanın durmasına neden olan Koronavirüs salgını karşısında hepimizin hayatları etkilendi. Kontrol altına henüz alınamayan bu salgının etkisinin daha ne kadar süreceğini bilememek, halihazırda oluşmuş olan belirsizlik ortamını güçlendirerek üretken kalabilmeyi de zorlaştırıyor. Tüm haberler, yazılar, öneriler ve konuşulanlar bu virüs ve etkileri hakkında. Korkularımızı güçlendiren bu süreçte ne yapacağımızı bilemeyip evlerimizde elimiz kolumuz bağlı bir şekilde gündemin durulmasını bekliyoruz. Peki bu şartlar altında üretken kalabilmek mümkün mü?

Dünyaca ünlü şair ve yazar William Shakespeare’in, Kral Lear adlı eserini veba salgını sürecinde karantina altında kaldığı zamanlarda yazdığını unutmayalım.

Değiştiremediğimiz durumları kabullenmek ve süreç boyunca üretken kalabilmek bizi hem ruhsal hem de fiziksel olarak olumlu etkiliyor. Odağımızı pozitif tarafta tutarak tatmin olmamızı sağlıyor ve akıl sağlığımızı destekliyor. Kısacası gündem ne olursa olsun, günlük hayatımızı elimizden geldiği kadar sürdürmeye çalışmak ve üretken kalmak bu süreçte önemli.

Üretkenliğimizin azalmasının nedenleri:

Vücut stres altındayken kortizol ve adrenalin hormonlarını salgılamaya başlıyor. Vücudumuzun “kaç ya da savaş” tepkisi uyarılıyor. Stres günlük hayatımızın bir parçası haline geldiği zaman maruz kaldığımız kortizol miktarı yukarı doğru tırmanıyor. Bunun sonucu olarak odağımız stresin nedenine doğru daralıyor ve düşüncelerimiz stresin kaynağına kanalize oluyor. Odağımızın elimizdeki işten uzaklaşıp bize stres yaşatan faktörlere ve bunların nedenlerine yönelmesi, yaratıcılığımızı ve üretkenliğimizi kaybetmemize neden oluyor.

Uzun bir süre boyunca günlük maruz kalınan stres zamanla yorgunluk, endişe, uyku bozukluğu ve tükenmişlik hissi gibi sonuçlar meydana getiriyor.

İlginizi çekebilir: 6 Kristal Taş ile Negatif Enerjiden Arınma Yolları

Endişelerin üstesinden gelmenin yolları:

Zaman zaman bizi düşünemez hale getiren bu stres ve endişeler için günümüzde pek çok tedavi yöntemi var. Bu yöntemler motive olmamızda ve hayata karışıp elimizden gelenin en iyisini yapmamamızda çok büyük bir role sahipler.

İşte gün boyunca tetiklenen ve zihnimizi ele geçiren endişeleri kontrol altında tutmanın ve üretkenliğimizi arttırmanın 3 alternatif yolu!

1. Kabullenip odağı değiştirmek

Endişeli ruh halini deneyimlemiş olan bireyler çok büyük ihtimalle “derin bir nefes al, sakinleş ve düşüncelerini toparla” öğütlerini de duymuştur. Fakat Harvard Business School’dan Dr. Alison Wood Brooks bu görüşe katılmıyor.

“Kaygıları yeniden değerlendirmek” adını verdiği yaklaşımıyla sakinleşmeye çalışmak yerine hissedilen duygulara yeni bir açıdan bakmayı ve bu güçlü duyguları başarılmak istenen konuya ve üretkenliğe yönlendirmeyi öneriyor.

Bunu yapmaya başlamak için öncelikle endişe yaşadığınızı kabul etmenizi, sonrasında ise düşüncelerinizi kontrolden çıkartmaya çalışan duygularınızı yaptığınız işe yönlendirmenizi öneriyor. Bu şekilde sakinleşmeye harcayacağınız eforu üretmeye harcayabileceğinize inanıyor.

2. Endişelere zaman ayırmak

Endişeli ruh hali esnasında ortaya çıkan duygulardan belki de en baskın olanları “köşeye sıkışmışlık ve zaman yok” hisleridir. Bu hisler ortaya çıktığı zaman kendinize bu konuyu daha sonra – daha berrak bir zihinle – düşüneceğinizi hatırlatın.

En basit haliyle bu yaklaşım, endişelenmek için ajandanızda kendinize bir boşluk yaratmanız gerektiğini söylüyor. Odağınızı daraltan bu düşünceleri, gün içinde ayırdığınız “endişe zamanında” irdelemek, gün içinde bunları zihninizden uzaklaştırmanıza yardımcı oluyor.

“Endişe zamanı” geldiğindeyse sadece bu düşüncelere odaklanarak endişeleri üretken ve pozitif aksiyonlara dönüştürmek kolaylaşıyor. Farkındalıkla ve tek seferde tek bir düşünceye odaklanarak yapılan bu egzersiz, hem endişeleri derinden incelemeye yardımcı oluyor hem de üretkenliği arttırıyor.

3. Pozitif alternatifler oluşturmak

Zihin yapısını daraltma eğiliminde olan endişe ve benzeri duygular kişiyi bir döngünün içine hapseder. Bu döngüyü kırmak için yapılması gereken endişe kaynağı olan düşüncelerden en fazla öne çıkanları belirlemek ve bunları üretken alternatiflerle değiştirmektir. Bireyin kendini telkin etmesi yaşanan endişeli düşünce sürecinin kırılmasına yardımcı olur.

Burada yapmaya çalışmanız gereken şey, endişe ve korku gibi negatif duygular hissetmeye başlayınca bunları pozitif alternatifleriyle değiştirmeniz. Bu şekilde beyin duyguları pozitif düşüncelerle ilişkilendirmeye başlıyor ve siz negatif düşünce kalıplarınızdan kurtulmuş oluyorsunuz.

İlginizi çekebilir: Neden Sınır Koyabilmek ve Hayır Diyebilmek Önemli?



Sıla Bakır

1993 yılında doğan Sıla, lisans eğitimini 2017 yılında Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü’nde tamamladı. Lisansüstü eğitimine devam etmeye karar vererek Politecnico di Milano’da Stratejik Tasarım Master’ı yapmaya başladı. Sağlıklı ve dengeli hayat tarzı konusundaki merakı sonucunda bol bol araştırma yapmakta, karşısında çıkan yeni fikirleri denemekten ve bunları paylaşmaktan büyük keyif...



BLOOM SHOP