YAZAN: ALEYNA TEPE

Kuşaklar boyunca süren bazı travmalar, hayatınızın derinliklerine işleyen izler bırakır. Bu izler, siz farkında olmadan nesilden nesile aktarılır ve günlük yaşamınıza, ilişkilerinize, ebeveynlik tarzınıza yansır. Köklerinizden gelen travmaların farkına varmak ve bu döngüyü sonlandırmak, ebeveyn olarak kendi içsel huzurunuzu bulmanıza yardımcı olurken, sizden sonraki nesillerin bu travmaların izlerini taşımayan, sağlıklı bireyler olarak yetişmesine zemin hazırlar. Nesilden nesile aktarılan travma zincirini kıran ebeveyn olabilmek için kuşaklar arası travmanın ne anlama geldiğini, ebeveynlik sürecine nasıl yansıdığını ve bu kuşaklar arası travma zincirini nasıl kırılabileceğinizi sizin için araştırdık!


Kuşaklar arası travma nedir?

Kuşaklar arası, diğer bir adıyla nesiller arası travma, travmatik deneyimlerin bir jenerasyondan diğerine aktarılmasını ifade eder. Aktarılan bu travmalar yalnızca psikolojik olmaz; fiziksel ve davranışsal olarak da etkilerini gösterebilir. Savaş, istismar, ihmal veya baskı gibi geçmişte yaşanan olayların gölgesi, olaylar sona erdikten uzun süre sonra bile etkisini sürdürür. Bu travmalar, çoğu zaman onları deneyimleyen nesil tarafından tam olarak işlenemez ve iyileştirilemez. Bunun yerine, aile anlatısının bir parçası haline gelir ve sonraki nesillerin düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını fark ettirmeden etkiler. Bu da zaman zaman kendinizi neden yaptığınızı bilmediğiniz eylemlerin içinde bulmanıza sebep olur.

Aile anlatısıyla aktarılan travmalar ve travmaların taşıdığı duygusal yükler, ebeveynlik tarzınızı da şekillendirir. Dr. Gabor Maté’ye göre, ebeveynler taşıdıkları travmaların farkına varmadıkça, çocuklarına istemeden de olsa aynı acıları yaşatma riskini taşır. Bu da ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerini şekillendirir ve kuşaklar arası döngünün devam etmesine sebep olur. Dolayısıyla, çocuklarınızın duygusal ihtiyaçlarını tam olarak fark etmek ve karşılamak için ebeveyn olarak öncelikle kendi travmalarınızı çözmek ve nesillerdir taşıdığınız travmaları fark ederek onları serbest bırakmak çok önemlidir.

Kuşaklar arası travmalar ebeveynlik deneyimini nasıl etkiler?

Kuşaklar arası travmalar, ebeveynlikte öğrenilmiş davranışlar ve nesilden nesile aktarılan başa çıkma mekanizmaları aracılığıyla kendini gösterir. Örneğin, çocukluk yıllarında ihmal edilmiş veya duygusal olarak desteklenmemiş bir birey, ebeveyn olduğunda bu deneyimlerin izlerini kendi çocuklarına karşı olan tavırlarına yansıtabilir. Bu ebeveynler, çocuklarına aşırı katı, disiplinli veya duygusal olarak mesafeli olabilirler. Bu davranışlar, bilinçaltında “Çocuklarımı koruyorum” ya da “Onları en iyi şekilde yetiştiriyorum” düşünceleriyle meşrulaştırılsa da aslında derinlerde yatan kendi yaralarının birer yansımasıdır.

Diğer taraftan, bu travmaların farkında olan bazı ebeveynler, geçmişteki acı deneyimlerin telafisi olarak çocuklarına aşırı korumacı ve kontrolcü yaklaşabilirler. Bu tür aşırı koruma, çocuğun bağımsızlık geliştirme becerilerini ve onun kendi potansiyelini keşfetmesini engelleyebilir. Öyle ki her iki şekilde de denge kaybolmuştur. Elbette, bu kalıplar çoğu zaman bilinçsizdir. Birçok ebeveyn, asla tekrarlamayacağına yemin ettiği davranışları tekrar ettiğini fark eder ve sonradan bu döngüde sıkışıp kaldığını anlar. Bu durum, suçluluk, hayal kırıklığı ve çaresizlik duygularına yol açabilir. Ancak, bu davranışların sabit olmadığını, farkındalık ve çaba ile değiştirilebileceğini anlamak; kendinize karşı nazik ve anlayışlı olmak travma zincirini kırmanızı sağlayabilir.

Döngüyü kırarak iyileşmek mümkün mü?

Kim bilir kaç nesildir devam eden bu travmalar kaçınılmaz bir yük taşıyormuşsunuz gibi hissettirebilir ancak unutmayın travmalar sizi ya da ebeveynliğinizi tanımlamaz. Onlar size başka nesillerden aktarılmış, kabulü ve serbest bırakılmayı bekleyen yaralardır. Bu döngüyü kırmak ve travmalardan serbest kalmak, bilinçli bir çaba ve bağlılık gerektirir. Bu süreç, travmanın varlığını kabul etmek ve onun yaşamınızdaki etkisini anlamakla başlar.

Travmayı kabul edin.

Döngüyü kırmanın ilk adımı, travmanın var olduğunu kabul etmektir. Aile geçmişinizi inceleyerek aile üyelerinizin yaşadığı zorluklar ve travmaların sizin üzerinizde bıraktığı etkileri fark edebilirsiniz. Bazen bu çocukluğunuzdan beri size anlatılan bir anıda, ailenizde gözlemlediğiniz davranış kalıplarında ya da dillerden düşmeyen söz öbeklerinde gizlidir. Bu süreçte, kalıplaşmış söz ve davranışların kökenini araştırmak, geçmişte yaşanmış travmatik olayları görselleştirmenize ve bunların aile içinde nasıl aktarıldığını anlamanıza yardımcı olabilir.

Yeni bir hikaye oluşturun.

Aile geçmişinizde, travmatik deneyimlerin gölgesinde şekillenen birçok hikaye olabilir. Bu hikayeler, genellikle aile büyüklerinin nesiller boyu anlatımıyla aktarılır ve çoğu zaman düşünce ve davranışlarınızı etkiler. Bu anlatılar, “Bizim ailede hep böyle olmuştur” ya da “Biz bu şekilde başa çıkarız” gibi kalıplarla kendini gösterebilir. Aile hikayenizi, bu eski kalıpları sorgulayarak ve yerine daha sağlıklı, destekleyici ve olumlu hikayeler yerleştirerek değiştirebilirsiniz.

Profesyonel destek alın.

Çoğu zaman bu travmalarla kendi başınıza mücadele etmek zorlayıcı olabilir. Travmaları kabul etmek, anlamak ve işlemek için terapi almak çok değerlidir. Bir terapistle çalışarak travmanın kökenlerini keşfetmek, bastırılmış duyguları açığa çıkarmak ve daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmek için güvenli bir alan yaratabilirsiniz. İnsan kimi zaman kabul etmekte zorlandığı gerçekleri yok sayar, terapi yok sayılan bu gerçekleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkararak kabulü ve iyileşmeyi destekler.

Kendinizi gözlemleyin.

Düzenli olarak kendinizi gözlemlemek, eski davranış kalıplarına düştüğünüzde bunu fark etmenize ve daha sağlıklı bir tepki seçmenize yardımcı olabilir. Günlük hayatta karşılaştığınız stresli durumlarda nasıl tepki verdiğinizi gözlemlemek ve alternatif tepkiler geliştirmek için bir günlük tutabilirsiniz. Örneğin, bir tartışma sırasında öfkelendiğinizde ya da aşırı tepki gösterdiğinizde bunu detaylı bir şekilde yazmak, derinlerde yatan duygunun ya da öfkenin asıl kaynağını tespit etmenize yardımcı olabilir.

Yeni ebeveynlik stratejileri geliştirin.

Geçmişten gelen travmaların etkisini fark ettikçe bu etkilerin aslında sizinle, çocuklarınızla ya da şu an yaşadığınız durumlarla doğrudan ilişkili olmadığını fark edebilirsiniz. Kendi geçmişinizden bağımsız olarak, ebeveynliğinizi şekillendirme gücüne sahip olduğunuzu unutmayın. İlk defa ebeveyn olduğunuzu, bir ebeveyn perspektifinden bu durumu ilk defa deneyimlediğinizi fark edin ve kendinize bir şans verin. Bu sayede geçmişin izlerinden özgürleşebilir ve çocuklarınızla daha empatik, açık ve destekleyici bir iletişim kurabilirsiniz.

Araştırın ve öğrenin.

Davranışlarınızın kökenlerini anlamak, değişiklik yapma cesaretinizi ve kararlılığınızı güçlendirir. Geçmişten gelen travmaların veya öğrenilmiş kalıpların kökenlerine inmek, bu kalıpları yeniden şekillendirme yeteneğinizi artırır. Bu süreçte, travma bilinci ve ebeveynlik üzerine yazılmış kitapları okumak, seminerlere veya atölyelere katılmak bilgi birikiminizi genişletebilir. Kendi gelişiminize yatırım yapmak, sadece ebeveyn olarak değil, aynı zamanda bir birey olarak da büyümenize ve olgunlaşmanıza destek olur.

Kendinizi sevin ve kabul edin.

İyileşme yolculuğunun en önemli adımlarından biri, kendinizi sevmek ve kabul etmektir. Geçmişin izleri ve yaşadığınız travmalar, öz değerinizi tanımlamaz. Her insan gibi siz de hatalar yapabilir, zorlanabilir ya da kırılabilirsiniz. Bu zorluklar, insan olmanın bir parçasıdır ve büyümek için bir fırsatınız olduğunu hatırlatır. Geçmişin yüklerinden özgürleşmek için önce kendinize karşı anlayışlı olmayı öğrenmelisiniz. Bu, kendinize acımasızca eleştiri yapmak yerine, yaşadığınız her deneyimi bir öğrenme fırsatı olarak görmenizi sağlar. Bu süreçte kendinize zaman tanıyın ve her adımınızın bir ilerleme olduğunu kabul edin.

Gelecek nesiller için anlatıyı değiştirin.

Kuşaklar arası travma zincirini kırmak, sadece kendi yaşamınız için değil, çocuklarınız için de yeni bir anlatı oluşturmak anlamına gelir. Bu süreç, travmanın kaçınılmaz bir kader olmadığını, bilinçli bir seçimle dönüştürülebileceğini gösterir. Geçmişten gelen olumsuz kalıpları fark edip, bunları bilinçli olarak değiştirmeye niyet ederek, yalnızca travmaların etkilerini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda çocuklarınıza duygusal olarak daha güçlü ve sağlıklı bir ortam sunabilirsiniz. Bu, onların geçmiş yüklerden bağımsız olarak büyümesini ve gelecekte kendi çocuklarına da bu değerleri aktarmasını sağlar.

Siz yeter ki kararlı olun ve bu yolculuğa çıkarken yalnız olmadığınızı bilin. Birçok ebeveyn, kuşaklar arası travma zincirini kırmak için çabalıyor ve sizinle aynı yolda ilerliyor.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP