RÖPORTAJ: BURCU ERBAŞ

Sürdürülebilir moda ile ilgilenen birçok kişinin uzun zamandır takip ettiği Nil Ertürk, moda sektörüne ilk olarak seneler önce kişisel bloğu ile giriyor ve Türkiye’nin ilk moda “influencer”larından biri oluyor. Daha sonraları kuruluşuna öncülük ettiği Frea ve Bey markaları ile sektör içinde bir anda tüketiciden üreticiye evrilen Nil, eş zamanlı olarak içinde bulunduğu düzeni sorgulamaya, kafasına yatmayanları araştırmaya ve öğrenmeye başlıyor. Sonucunda, moda sektörünün çevreye ve insanlara zarar veren yıkıcı yüzü ile karşılaşıyor. Çözüm aramaya başladığında ise yerel, adil ve çevre dostu üretimin umut veren, yapıcı tarafı ile tanışıyor. Pandemi döneminde tamamen kişisel tutkusu sonucu edindiği bilgi birikimini ve yerel, temiz kalpli üretici ağını Lokal Hareket adlı sosyal medya hesabında, daha sonraları ise Karaköy’de açtığı Lokal Mağaza ile herkesle paylaşmaya karar veriyor. Nil ile modanın olabilecek en güzel halini ve her alanda sürdürülebilir bir yaşamın hayalini kurduk.


İnsanlar kendi zihin sağlıklarına, üzerlerine bir sonraki alacakları ürün kadar yatırım yapmıyor.


İlk önce kendi bloğunuzla, daha sonraları da sosyal medyada influencer olarak girdiğiniz moda sektöründe sürdürülebilirlik ve etik üretim konuları ile ne zaman ve neden ilgilenmeye başladınız? Bir dönüm noktanız var mı?

Aslında bir dönüm noktası olarak tanımlayamam ama yıllar içinde süregelen bir beslenme ve deneyim aracılığı ile öğrenme süreci geçirdim diyebilirim. Ve karşılaştığım tüm durumların neticesinde sorgulamaya çalışan, öğrendikçe daha fazla meraklanan ve kafama yatmayan konuları araştıran biri oldum. Pandemi döneminde daha da tetiklendiğini gözlemlediğim hızlı tüketim baskısı ile de içselleştirdiğim bu düşünceleri Lokal Hareket’i kurarak herkesle paylaşmaya karar verdim.

Lokal olarak alışveriş yapmanın sürdürülebilirlikle olan ilişkisini açıklayabilir misiniz? Neden yerel üretimi desteklemek aynı zamanda çevre dostu? 

Öncelikle üreticisini ve nasıl üretildiğini bildiğiniz bir ürün sizde güven oluşturuyor. O ürünü daha uzun süre kullanmak adına daha iyi bir bağ kuruyorsunuz ya da başına bir şey geldiğinde lokal olarak ürünün ömrünü uzatabilme yolları çok daha fazla. Ayrıca bir ürünün size ulaşmadan önce okyanus ötesi bir ülkede üretilmesi, üretildikten sonra bir Avrupa şehrindeki merkeze gönderilmesi ve ordan da bizim ülkemizdeki bir mağazaya gelmesi süreci dünyada çok yüksek bir karbon ayak izi bırakıyor. Halbuki aynı şehir içinde üretilip, aynı şehir içimde tüketiciye satılan bir ürünün dünyaya zararı diğeriyle kıyaslanamayacak kadar az. 

Sürdürülebilir modanın yeni teknolojilerle desteklenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizi heyecanlandıran bir gelişme var mı? 

Tabii ki var; geri dönüşüm adına yapılan gerçekçi hamleler, atık su oranını minimize eden gelişmeler, kimyasal kullanmadan uzun ömürlü ürünler ortaya çıkartabilen teknolojiler oldukça heyecan verici ama çoğu başlangıç aşamasında. Umuyorum bu tarz üretimin zorunlu ve kaçınılmaz olduğu zamanlar en kısa zamanda gelir.

Tüketici alışkanlıklarının giderek daha bilinçli olduğunu ve sorumluluk alan markaların hem ön plana çıkmaya başladığını hem de satışlarının arttığını görüyoruz. Bu farkındalığı fırsata çevirmeye çalışan yani “green washing” yapan markalar/kişiler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tarz yanıltmaları nasıl tespit edebiliriz?

Green washing konsepti yine bilinçsiz ve de aslında bilmek de istemeyen sadece vicdanını rahat tutmak isteyen tüketici için yaratılmış bir kulp ne yazık ki. Tüketici ve marka arasındaki sessiz bir anlaşma gibi, bana yalan söyle ben de inanayım diyen ve tüketim çılgını olarak yaşamak isteyen insanların uyku öncesi masalı gibi.

Bunun karşısına geçebilmek için tek şansımız ise bilinçli olmayı tercih eden, araştırmasını yapan, doğru ve temiz ürün tüketmek isteyen, tüketmek için değil ihtiyaç için satın alan insanların bu süreçlerini konuşmaya başlaması ve yanlışları parmakla göstermesiyle aşılabilir gibi geliyor bana. Greenwashing’i tespit etmenin yolları oldukça kolay; markaları bir bütün olarak ele almak, sadece yapılan tek bir adımı değil bütün operasyonu incelemek, “yeşil” rengini imaj olarak kullandığı için değil, gerçekten var olan sertifikalara sahip olduğundan emin olmak.

Pandeminin moda sektörüne, özellikle sürdürülebilir modaya etkisi ne yönde oldu? 

Pandemi uluslararası sevkiyatların çevreye zararını, adil şartlarda çalışmayan insanların daha fazla görünür kılınmasını, insanların gözünü doyurmak için büyütülen koleksiyonların ne kadar gereksiz olduğunu ve sadece tüketmek için bazı şeyleri alıyor olduğumuzu gözler önüne serdi. Bu bir şekilde farkındalık yarattı diye düşünüyorum.

Ama gerçek etkilerini bence biraz daha zaman geçince görebileceğiz çünkü moda sektörü zaten 1 yıl önceden hesaplanan ve konularına karar verilen bir sektör olduğu için bu sürecin gerçek yansımaları, tasarımcıların bir sonraki adımlarında görünecek. Kimisi şimdiden artan kumaşlarıyla üretim yapmaya, eski koleksiyonlarını yeniden ortaya çıkartmaya ya da ileri dönüşüm çözümlerine başladı bile.

Sürdürülebilirlikten öte, moda sektöründe değişmesi gereken başka ne tutumlar, kalıplar var? 

Sürekli olarak yeni bir ürün almak, “yeni” gözükmek, hem markaları hem insanları birbirleriyle yarıştırmak ve “beğeni” üzerine kurulu sistemin direksiyonunu çevirip kilometre hızını düşürmek bence şart. Lüks tüketimin bile hızlı tüketim markalarıyla yarıştığı bir sistemde son sürat gidip duvara toslamamak imkansız. İnsanlar kendi zihin sağlıklarına, üzerlerine bir sonraki alacakları ürün kadar yatırım yapmıyor. İnsanın değerinin salt stil tercihi ve hangi “moda klübüne” üye olduğu üzerinden ölçülür olmasının değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

Moda dünyasında veya dışında yaptığı işlerle, ürünlerle veya kendi yaşam stili ile takip ettiğiniz kişi, marka veya bir organizasyon var mı? Varsa bizimle de paylaşabilir misiniz? 

Elise Loehnen‘in yaşam tarzını ve bakış açısını beğenerek takip ediyor ve ondan ilham alıyorum. Bu süreçlere önem veren markaları ise Lokal Hareket çatısı altında paylaşmaya, takip etmeye ve cesaretlendirmeye özen gösteriyorum. Takip ettiğim pek çok organizasyon var ama direkt moda ile alakalı olarak Fashion Revolution’ı takip etmenizi önerebilirim.

Özel hayatınızda çevresel etkinizi azaltmak için ne gibi tutumlar sergiliyorsunuz? 

Plastik tüketimini olabilen en aza indirmek, çöpleri geri dönüşüme uygun şekilde çıkartmak, ihtiyaçlarım dışında bir şey almamak, tek kullanımlık ürünler satın almamak ve çevremde bu konuları konuşarak farkındalık yaratmak yapabildiklerim arasında.

Lokal Hareket oluşumunun gelecek planları hakkında neler söyleyebilirsiniz? 

Lokal Hareket sadece bir mağaza olmanın dışında lokal ve yerelde temiz, bilinçli, araştırılarak yapılan ürünleri, bu bakış açısına sahip insanları ve bu konular hakkında öğrenmek isteyen insanları bir araya getirecek bir platform olma yolunda harika adımlar atıyor ve beni çok heyecanlandıran bir yere geliyor şu an. Herkese ait güvenilir bir kaynak olması için üzerinde yoğun olarak çalışıyoruz ve bir sonraki aşamasını herkesle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP